Bir kız...
Bir de ses...
Hayalet bir ses...
Ama gerçek. Biraz da doğa üstü...
《Korku kitabı değildir.》
Derin, sürekli derinlerden duyuyordu ismini. Korkuyordu. Varlığını bilmediği bir ses sürekli onunla iletişime geçiyordu.
Biraz zaman korktu. Bira...
Gözlerimi açtım ve tepemde beni izleyen Egemen'e gülümsedim.
Nasıl uykuya dalmıştım bilmiyorum. Ama içimdeki korku yavaştan çekilirken gülümseyişim yüzümde soldu. Egemen benim rızam olmadan beni öpüyor bana dokunuyor muydu uyurken? Bu his kalbimi burkarken buna iznimin olacağını düşündüren hareketlerde bulunduğum geldi aklıma. Doğru muydu bu?
Ona yakın olmak istemiyordum sebepsizce.
"Günaydın. " diye fısıldadım.
"Gün karardı ama sana aysın bakalım." dedi.
"Annemi bu zamana kadar aramadığım için endişelenmiştir "
Yatakta doğrulup kalkmaya çalıştım.
"Hande anneni arayıp uyduğunu söyledi. Annen gelip seni almak konusunda ısrar etse de Hande ikna etti. Birazdan arar iyi olduğunu söylersin. Bu akşam burada kalıyorsun yani."
Hande çoktan gelmiş olmalıydı. Burada kalmak istiyor muydum ben? Eve de gitmek istemiyorum ki...
"Sen iyi misin biraz daha?"
İyiydim. Gayet iyi hissediyordum hatta. Çünkü onun varlığı yoktu, sesi yoktu. Deli olduğumu bana hatırlatacak hiçbir şey yoktu.
"Çok iyiyim ama sanırım biraz açım. " İkimiz de güldük. Yataktan kalkıp elini bana uzattı.
"Gel bakalım annem ne yemek yapmış?" Elini tutmadan ayağa kalktım. Bu hareketime anlam veremedi sanırım ama bozulduğunu belli etmemeye çalıştı.
"Annen burada mı? Geldi mi? "
Annesiyle bir kere karşılaşmıştım Hande ile vakit geçirdiğimiz zamanlardan birinde.
" Gelmedi annem sabah yemek yapıp gider genellikle. "
Birlikte odadan çıktık.
Mutfağa gittiğimizde Hande'yi gördük.
"Ben nereden bileyim yemeğin hepsinin ısıtılmayacağını. Ekşirse ekşisin banane Hayse ya. "
Olduğum yerde mıh gibi kaldım.
"Yine kendi kendine mi konuşuyorsun Hande?" diye sordu Egemen.
Benim gözlerim doldu. İkimiz de deliriyorduk ama Hande bunu normal karşılıyordu.