Nur Hanım sabırsızlıkla oturduğu koltukta huzursuzca kıpırdandı. Ve iç geçirerek tekrar doktorun yaklaşık 3 dakikadır değişmeyen ekranına baktı. Bu hasta çıkınca sıra ona gelecekti ama zaman bekledikçe geçmek bilmiyordu. Tam o sırada kapının açıldığını farkedip ayaklandı. Emin olmak için ekrana baktığında bu sefer onun adı yazıyordu. "Nur Korkusuz". Hızlı adımlarla kapıyı çalarak "gel" sesini beklemeden içeri girdi. Genç doktor eldivenlerini çıkarıp masasına oturup Nur'a baktı ve
-Hoşgeldiniz tekrar, dedi.
Nur heyecandan cevap veremeyerek sadece
-Sonuçları göstermeye gelmiştim Selinay Hanım, diyerek bir çırpıda konuşuverdi. Doktor gülümsemesini soldurmadan Nur'un elindeki sonuçları aldı ve kaşlarını çatarak büyük bir ciddiyetle incelemeye başladı. Başını kaldırdığı sırada Nur'u hala ayakta beklerken görünce tebessüm edip,
-Heyecanınızı anlıyorum ama lütfen ayakta beklemeyin, oturun. Dedi.
Genç kadın farkında bile değildi ayakta beklediğinin. Doktorun karşısındaki koltuğa oturdu ve meraklı aynı zamanda sabırsız gözlerle beklemeye başladı. Genç doktor sonuçları bir süre daha dikkatle inceledikten sonra yüzünde kocaman bir gülümsemeyle genç kadına bakıp:
-Hadi gözümüz aydın, 8 haftalık hamilesiniz, Dedi.
Genç kadının sevinç gözyaşları akmaya başlarken doktoruna yaklaştı ve sanki kırk yıllık dostlarmış gibi sıkıca sarıldı. Nur Hanım'a aynı şekilde sıkıca sarılan doktor en az bu kadın kadar seviniyordu bu duruma. Hakkını yememek lazımdı. Onun uyguladığı tedaviler sayesinde ve Allah'a ettiği duaların kabul olmasıyla bu bebek olmuştu.
"Çok teşekkür ederim Doktor Hanım. Allah ne muradın varsa versin. Allah sizden bin kere razı olsun. Hakkınızı helal edin. Emeğiniz o kadar cok geçti k" diyerek tekrar sarıldı. Selinay Hanım "Duymamış olayım Nur Hanım, biliyorsunuz benim görevim bu. Asıl ben size teşekkür ederim bu kadar riskli bir tedaviyi kabul edip bana güvendiginiz için. Hakkım yoktur ama varsa helal olsun, sizde helal edin. Ve artık gözyaşlarınızı silin lütfen, yoksa miniğimiz hisseder ve üzülür. Bundan sonra anneye ağlamak yasak" diyerek tekrar kocaman gülümsedi. Genç kadın gözyaşlarını sildi ve "Bundan sonra dediklerinizi harfi harfine uygulayacağım ve ağlamayacağım bunlar benim mutluluk gözyaşlarım" diyerek cevap verdi.
Tekrar teşekkür edip odadan çıktığında mutluluktan dans etmek istiyordu. Eve gidince bunu yapacağına dair kendine bir söz verdi ve hızlı adımlarla arabasına doğru yürümeye başladı. Arabasına binip arabayı çalıştırdığında ne kadar zor günler geçirdiğini düşündü. Eşi onu defalarca sakinleştirmeye çalışsada birçok kez sinir krizleri geçirmişti. Hele bebeklerinin olmama ihtimalini duyduğunda dünyası başına yıkılmıştı. Ve her çocuk görüşünde de bu dünya defalarca başına yıkılıyordu. Sonra birgün öğle arası yemekteyken en yakın arkadaşı Merve ile konuşurken laftan çıktığından Merve ona bir doktor önermişti. Merve, Nur'un canım dediği küçüklükten beri en sevdiği kardeşi bildiği dostuydu. Şimdi de aynı hastanede doktor olarak çalışıyorlardı. Sadece iki fark vardı arada birincisi Merve pskiyatri, Nur ise genel cerrahtı. Diğeri ise Nur başhekim yardımcılığı yapıyordu.
Nur arkadaşının tavsiye ettiği doktora başvurduğunda bu doktorun ona iyi geleceğini hissetmişti. Bu kadın da farklı bir enerji vardı. Hemen ilk muayeneden sonra diğer doktorlar gibi olumsuz konuşmamıştı. Denemekte fayda olduğunu fakat bu tedavinin riskli ve uzun bir süreç gerektirdiğini anlatmıştı. Nur ise bu kadının güler yüzüne ve enrjisine hayran kalmış, tedaviyi ise hiç düşünmeden kabul etmişti. "Bu kadını karşıma Allah çıkardı" diyordu her tedavi sonrası. Namazlarını hiç aksatmadan kılmaya başladı. Her gece Rabb'ine dua edip yalvarmaya ve aynı zamanda şükretmeye başladı.
Bir gece ansızın başlayan ve onu haftalarca takip eden mide bulantıları ardından gelen sık sık baş dönmeleri onda şüphe uyandırmaya başlamıştı. İçini saran merakı gidermek için soluğu hastanede aldı. Ve işte bugün sonuçlar beklediği gibi çıkmıştı. Defalarca şükretti içinden Allah'a. Düşüncelerden sıyrıldığı sırada evinin önüne geldiğini farketti ve arabayı garaja park edip kapıyı kitledikten sonra adeta uçarak kapıya doğru ilerlemeye başladı.
Neyseki bugün izin almıştı hastaneden de işe gitmeyip biraz dinlecek sonra namaz kılıp eşine bu haberi nasıl vereceğini düşünecek ve ona sürpriz yapacaktı. Hatta önce abdest alıp namaz kılmalıyım diye düşündü. Eşarbını ve pardesüyu çıkardıktan sonra banyoya doğru yürümeye başladı.
Bir yandan yürüyor diğer yandan eşi Selçuk Bey'e müjdeyi nasıl vereceğini düşünüyordu. Çünkü oda en az Nur kadar istiyordu bir bebekleri olmasını. Hicbir zaman şikayet etmemişti karısından. Her zaman destek olmuştu ona. Sonuçta iyi günde kötü günde diye söz vermişlerdi birbirlerine.
Selçuk bir inşaat şirketinde genel müdür olarak çalışıyordu. Gelir durumları iyi olmasına rağmen israf etmeden yaşıyorlardı. 2 katlı, iki kişiye yetecek derecede kullanışlı bir evleri vardı ve bu onlara yatiyordu.
Namazını bitirip selam verdikten sonra içine dolusan huzurla mutfaktan bir bardak su alıp düşünmeye başladı. Ansızın aklına gelen fikirle birden gözleri parladı ve akşamki sürpriz için hazırlıklara başlamak için ayaklandı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Acılar Biter Mi?
General FictionHayat hep güldürmezdi. Acılar tadardık. Herşey güzel giderken birden tepetaklak oluverirdik. Kırılırdık. Paramparça olmak bir yana parçalarımız tekrar bulunması imkansızmışcasına etrafa saçılırdı. Değil toplamaya adım atmaya mecalimiz kalmazdı. Ve b...