" Merhaba. Uzun bir süre bölüm yazamadığımız için özür dileriz. Bazı sebeplerden dolayı yazamadık ve bölümü şimdi tamamlayabildik. Beğenmezi umut ediyoruz. Hepinize iyi okumalar:):)"
"Anne kurtarsana beni. Kim bu adam?" Korkuyorum... burası çok tanıdık geliyor. Sanki buraya daha önce gelmiştim. "Anneni mi istiyorsun? Neden hala anneni istiyorsun ki? O seni terk edip gitmedi mi? Sen ne kadar güçsüz zayıf bir kızsın böyle... Seni bırakıp gidenlere muhtaçsın. Yazık..." Yine bu ses. Kimdi bu? Benimle derdi neydi? Amacı beni üzmek miydi? "Sen kimsin? Yeter artık. Kim olduğunu söyle yalvarırım." Yüzünü göremiyordum ama sesi o kadar tanıdıktı ki daha önce bu sesi duyduğuma emindim. "Beste... Beste sen benim her şeyimi elimden aldın. Beni unutmaman gerekiyordu." Nasıl bir oyunun içindeyim? Neler oluyordu? Kimdi bu? Ya da neden ben? "Eğer beni unutmasaydın Beste sana o kayıp bir yılını geri verebilirdim. Ama sen beni unuttun ve sen hatırlayana kadar sana hiçbir şey anlatmayacağım. Ya da bir dakika belki bu bir şeyler hatırlamana yardımcı olabilir." Dedi ve ben daha ne olduğunu anlamadan bir iki adım bana yaklaştı. " Ne yapıyorsun sen be?" Diye aniden çirkefleştim. Nedenini ben dahi bilmezken... "Bak Beste" dedi ve bileğinde ki bilekliğini gösterdi. Tüm bunlar ne demek oluyordu? Nasıl bir kargaşanın içindeyim ben? Benim bilekliğim aynısından onda nasıl olabilirdi? Nasıl kurtulabilirdim burdan? Karanlık beni iyice boğmaya başlıyordu. Burdan acilen çıkmam gerek. Korkuyorum... Karanlık bana ürkütücü geliyor. Yavaş yavaş titremeye başlıyorum. Denge mi sağlamakta güçlük çekmeye başlıyordum ki bir anda annemin sesiyle kendime geldim. "Gidiyorum ben kızım. Beni artık arama sorma."
" Hayııııırrrrr. Hayır anne gidemezsin. Hayııııırrrrr.""Beste iyi misin? Ne oldu? Neyin var ?" Uras ne zaman gelmişti? Peki ya o gördüğüm rüya neyin nesiydi? Ben bunu nerden tanıyordum? İkimizde de nasıl aynı bileklik olabilirdi? Bu rüyalar da neyin nesiydi? Neler oluyor? Kimi hatırlamam gerekiyor? Ya da tüm bunlar beynimin bana oynadığı bir oyun mu?
"Beste neyin var diyorum sana?" Çok garipti tüm bu olanlar. Çok farklı... hayatıma kimler girip çıkmıştı. Neler oldu? Hiçbir şey bilmiyorum. "Beste neyin var? Geldiğimde titriyordun. İyi misin sen? Hadi kalk hastaneye gidiyoruz."
"Gerek yok Uras. Hadi git. Uyumak istiyorum ben. Yorgunum da zaten."Uras bir şey demeden odadan çıktı. Galiba O'nu kırdım. Ama bu düşünceler beynimi çok yormaya başlamıştı. Uras'ın gönlünü yarın alabilirim.
Artık uyumaya korkar oldum. Neden böyle rüyalar görüyorum? Kim o ? Benim neyi unutmamam gerekiyordu? Aklımda bir ton soru birikmeye başladı. Hafızamı biraz zorlamalıydım. Ne olmuştu 17. Yaşım da ?
En son hatırladığım şey doğum günü partim. Ya başka hiçbir şey hatırlamıyorum.. Çıldırmak üzereyim. Neden ben ya neden? Nasıl hatırlayacağım ben o koskoca bir yılı? Nasıl? Tüm bu yaşananlar benim için çok ağır. Bu toz pembe hayatıma fazlasıyla siyah... Ben hiçbir zaman siyahı seven biri olmadım. Siyah hep benim içimi kararttı. Aklıma kötülüğü getirdi. Siyah karanlıktı benim için... Karanlık ise tüm korkularım.. Karanlıkta kalamıyorum. Karanlık beni ucu bucağı bilinmeyen bir boşluğa sürüklüyor. Ve ben o boşlukta kaybolup gidiyorum. Her Karanlıkta kaldığım da o boşluğa bir adım daha yaklaştığımı hissediyorum... Ben hiçbir zaman siyah olmadım. Siyahı sevmedim. Siyahı istemedim. Ben pembeydim sarıydım mordum maviydim. Ben siyah dışındaki her şeydim ama siyah hiç olmadım. Belki de rengarenktim ben. Yağmur yağdığında o gökyüzünü kaplayan rengarenk gökkuşağıydım...
Hayatımda birçok kötü şey oldu ama bunların hiçbirini dıştan belli etmedim. Ailem beni terk etti hemde hiçbir şey söylemeden... Hiç düşünmeden bırakıp gittiler. Ama ben yine bendim. Rengarenk ben. Siyahı hayatına almayan umut dolu ben... Elbet bir gün ailemi bulacağım ve onlara tüm bunların hesabını soracağım.