Dans etmek için tekrar kalktık. Kızlarla dans ettiğimiz sırada durmama neden olan birşey oldu. Belimi iki el sarıyordu.
°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°
Hemen arkamı dönüp o kişiyi kollarından ittim.
- NE YAPIYORSUN SEN?
Onu tanımadığımı farkettim. Gözlerini güçlükle açık tutuyordu. Ondan bir tepki bekliyordum fakat yüzüme bakmaktan başka birşey yapmıyordu. Benim bağırmamı dikkate alan birkaç kişi susup bizi izlerken Pelin, "Ne oluyor Hale? " diyerek elini omzuma koydu. Birşey demeden onu izlemeye devam ettim. Karşıdan bize doğru gelen kişiyi tahmin edebilirsiniz. Doğru, Erdem. Buraya geliyorsa ne yapacak? Neden geliyordu? Beni koruyacakmıydı? Yok ya, hiç sanmıyorum. Beni neden korusun ki?
-Yine sorun mu çıkardın?
Şaşırmamıştım. Bilmediği halde beni suçlayacaktı tabii. Öyle düşünmese de sinirlerimi bozmak için öyle davranacaktı.
-Senlik bir durum yok. İşine bak.
-Haklısın. Görüşürüz.
Arkasını dönüp ilerlemeye başladı. Gerçekten bu sefer şaşırdım. Rahat bırakmayacağını düşünüyordum. O çocuğun yanından geçerken eğilip, normal bir ses düzeyinde "İstediğini yap, hoşuna gidiyor." dediğini duydum. Bu gerçekten fazlaydı. Cümlesini bitirdikten sonra arkasına bakmadan ilerlemeye devam etti. Hiç düşünmeden peşinden gitmeye karar verdim. Bu konu böyle kapanamazdı. Hızlanıp ona yetiştim. Omzundan tutup yüzünün bana dönmesini sağladım. Beklemeden yüzüne bir tokat attım. Çıkan sesle birlikte rahatlamam bir oldu. Aynı zamanda etrafımızdakiler dans etmeyi, konuşmayı, eğlenmeyi bırakıp bizi izlemeye başladı. Erdem, ciddi ve korkunç bir şekilde bana bakıyordu. Sinirle gelen cesaretle hareket ederken bunları düşünmemiştim. Şimdi ne olacaktı? Erdem aniden bileğimi tutup çekti. Ne kadar engellemeye çalışsam da gücüne karşı koyamadım. Sürekli olmayacağını bildiğim halde bırakmasını söyledim. Hiçbirşey söylemeden beni bardan çıkardı. Ne yapacağını tahmin edemiyordum ve korkuyordum ama kesinlikle belli etmemeye çalışıyordum.
Pelin'in ağzından:
Hale'nin bu cesareti nereden geliyordu anlamıyordum. Bir süre arkalarından gittim. Kalabalık bunu biraz zorluyordu. Çok kişi vardı ve buraya yabancı olduğum için onları kaybettim. Etrafımda dönüyordum fakat onları göremiyordum. Telefonumu çıkarıp aramaya karar verdim. Bu sırada oturmak, kalabalıktan uzaklaşmak için ilerledim. Açmıyordu. Karşımda bir süredir ortalıkta olmayan Büşra duruyordu. Fakat yalnız değildi. Uğurla sarılıyorlardı. Büşra hâlâ beni farketmemişti. Kulağımda duran telefonu şaşkınlıktan ancak indirebilmiştim. Onları rahatsız etmek istemiyordum. Büşra'nın kararı bu. Daha sonra onunla konuşmak üzere onlardan uzaklaştım.
Pelin Demir