3

571 61 10
                                    

Selvi selvi çalıların,
kaçışan yerlilerle dolu bir kalbin arasından
yeşermiştin sen

Ağzından dökülen kelimeler
damarlarından akanlar
Asit tadı veren dilin,
beni sana sen aşık ettin

Her hamlen,
her bükülen bileğin ve kasılan iliklerin
adının damgalandığı her fiskos,
ben oradayım
Buğday arpalarının battığı herbir nokta,
omzuna ulaşmış herbir tel,
eline değmiş herbir el,
ben oradayım

Damağındaki yara,
ağzını değdirmeye korktuğun şurup kaşığı
Dokunsan kırılır sandığın, içinde yaşadığın o kavanozun duvarları
ve sana eşlik eden kurtçukların derisi
ben oradayım

Buğulu bir yaz akşamı,
berrak bir aynadan yansımıştın sen
Berrak bir ilkbaharda,
buğulu bir günbatımında doğmuştun bu toz bulutuna sen
Aldığın ilk nefes,
ciğerine yapışan ilk toz,
ben oradayım

Bana bela diyecesin,
üşüştüğüm başından savacaksın
Darüsselam'ın en soğuk gecesi olsa bile,

gündüzünden geceye kovsan da beni
ben oradayım,
Darüsselam'ın en soğuk gecesi olsa bile,






y/n:
ne halt yediğimden bihaber (bildiğim kadarından da biçare) olduğumu nasıl da belli ediyorum

bu bir yardım çağrısı

i was made of sand (you were made of flatus) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin