✖️X✖️

2.3K 208 46
                                    

Sence Jungkook sorun etmeyecek mi? Yazarken bile garip hissettiren soru üstüne yanından gelen kısık kıkırtılara kaşlarını çattı.

Sanmıyorum. Bu da demek oluyor ki bugün bize katılıyorsun. Jungkook'la aralarında herhangi bir özel konuşma ya da başka bir şey geçmeyeceğini biliyordu yinede heyecanlanmıştı Taehyung. Ona yakın olacak olmak bile dizlerini titretiyordu çünkü.

~~~~~

Jimin'le yemeklerini alıp oturacakları masaya yaklaşırken heyecandan avuç içlerinin terlediğini hissediyordu Taehyung. Jungkook orada oturmuş sıkkınca yemeğiyle oynarken onların geldiğini Jimin yanına oturduğunda fark etmemişti bile. Taehyung, Jungkook'un karşısındaki sandalyeye geçip dikkatlice ona baktı. Bir şeye canı sıkılmış olmalıydı fakat sormak için fazla çekingendi.

"Hey, Kookie~ bir şey mi oldu?" Jimin elini Jungkook'un omzuna koyup rahatlatmak istercesine sıkarken çocuk başını kaldırıp dolu gözleriyle Jimin'e baktı.

"Jimin, birinin kalbini fazlasıyla kırmışım gibi hissediyorum. Nasıl düzelteceğimi bilmiyorum. Ne yapacağımı bilmiyorum. Neden bu kadar önem verdiğimi bile bilmiyorum." Jungkook gözlerindeki yaşları geri göndermeye çalışırken son cümleyi içinden söylemişti. Derin bir nefes aldı. Bakışlarını Jimin'in yüzünde gezdirirken sakinleşmeye çalışıyordu.

"Daha önce kimsenin kalbini kırmamış gibi konuşuyorsun." Taehyung'un ağzından çıkan kelimeler üzerine Jongkook kafasını çevirip ona baktı. Sanki orada olduğunu yeni fark ediyordu. Ağzını bir şeyler demek için açtı fakat bir şey diyemeden kapattı. Bakışları Taehyung'u deli etmek üzereydi.
"Sadece... O bunu hak etmemişti." diyebildi sonunda. Gözlerini ellerine çevirdi. Aklına geldikçe kendine kızıyordu.
Uzun bir sessizlik sonunda Taehyung kendini kötü hissetti.
"Bak, Jungkook, ne olduğunu bilmiyorum ama sana değer veriyorsa affedecektir." Tekrar gözleri birleşti ve Taehyung küçüğünün gözlerindeki ışıkları gördü. Minik bir gülümseme dudaklarına yayılacak gibi olduysa da birden kayboldu.

"Artık bana değer verdiğini sanmıyorum." Gözleri tekrar dolarken dudağını ısırdı Jungkook. Jimin onu sakinleştirmek istercesine elini sırtında gezdirmeye başladığında Taehyung bakışlarını onlardan çekip yemeğine odaklandı tekrar.

"Bence soğumadan tekrar yemelisiniz." dedi ağzı doluyken. Jimin gülümseyerek ona baktı ve ikisi de sözünü dinleyerek yemeklerine devam ettiler.

Yemekleri bittiğinde boğucu yemekhaneden çıkıp soğuk havaya rağmen beraber okulun bahçesinde yürümeye başladılar. Jimin ve Jungkook el ele geziyordu ve aralarında konuşup gülüşüyorlardı, Taehyung ise onları sessizce takip ediyordu. Bir süre sonra Jimin ona döndü ve gülümseyerek yanına geldi. Elini omzuna atarken Jungkook çoktan Taehyung'un diğer yanına geçmişti bile. İki sevgilinin arasına girmiş gibi hissediyordu Taehyung kendini ya da tam olarak öyleydi fakat bunun olmasına mutluydu.

"Pekala Taehyung. Gözüne kestirdiğin bir kız var mı?" Jimin'in gülerek sorduğu soru üzerine kaşlarını çattı ardından omuzlarını silkip o da gülümsedi.
"Kızlar ilgi alanıma girmiyor Jimin." Aldığı yanıt üzerine Jimin tatmin olmuşçasına gülümsemesini daha da büyüttü ve elini geri çekti.
"Oh." dedi şaşırmışçasına. "Sınıftaki çoğu kızın senin hakkında konuştuğunu duyuyorum."

"Ben mi?" parmağını göğsüne bastırıp adımlarını duraksattı.

"Hı, hı." Jimin başını sallayıp Taehyung'un kolundan tuttu ve tekrar yürümesini sağladı. "Ne kadar yakışıklı ve farklı olduğundan falan konuşuyorlar işte." Taehyung kaşlarını kaldırdı ve inanmadığına dair bir şeyler söyledi kulaklarına kadar çıkan sıcaklığın bir an önce geçmesini umuyordu. Sonra fark ettirmeden Jungkook'a bir bakış attı. O ise Taehung'u es geçip Jimin'e bakmaya çalışıyordu. Gözlerinde biraz hayal kırıklığı biraz da kıskançlık vardı. Sonunda vaz geçip bakışlarını uzağa çevirdi. Yüzü tamamen düşmüştü. Taehung derin bir iç çekti. Onun yanındayken böyle olmasını istemiyordu. Hala kolunda duran elden kendini kurtardı ve adımlarını durdurdu.
"Artık sizi yalnız bırakayım." dedi sesini neşeli tutmaya çalışarak. "Sizin yapacaklarınız vardı." Hiçbir şey demelerine izin vermeden arkasına dönüp okula girdi. Ona bu kadar yakın olmak da şimdilik yetebilirdi değil mi?

***

Taehung eve giderken oturduğu yerden dışarı seyreden Jungkook'a baktı inene kadar. Bugün Jimin'le küçük bir kavga ettiklerini, sonraki teneffüs barıştıklarını ve hemen sonrasında öpüştüklerini görmüştü. Kafası fazla karışıktı. Tek istediği şey eve vardığında kendini yatağa atıp yarına kadar kalkmamaktı.
Soğuk hava yavaşça ceketinin kollarından süzülürken adımlarını hızlandırdı. Eve varana kadar soğuk çoktan tüm bedenini sarmıştı. Titreyen elleriyle kapıyı açıp odasına koştu. Çantasını hızla bir kenara atarken yatağına ulaştı yavaş adımlarla.

Bir saat kadar uzanıp tavana baktı Taehyung. Aniden aklına gelen telefonuyla doğrulup çantasına ilerledi. İnternetini açarken aklında Jungkook'tan başka hiçbir şey yoktu.

taesty_-_95: Hey
taesty_-_95: Jungkook, senden fazlasıyla klişe bir şey isteyebilir miyim

Telefonunu elinden bırakmadan tekrar yatağına dönüp cevap beklemeye başladı. Önce görüldü oldu sonra beklediği mesaj geldi.

kookie: ah hyung
kookie: mesaj atmamamı isteyeceksen lütfen bunu yapma çünkü kendimi gerçekten kötü hissediyorum
taesty_-_95: Hayır Kook öyle değil
taesty_-_95: sadece
taesty_-_95: seni arasam olur mu
kookie: oh pekala
kookie: işte numaram ****

Taehyung derin bir nefes aldı ve aramak için tuşa basmadan önce kendini toparlamaya çalıştı. Tabiki de numarasını gizliye almayı unutmamıştı. Telefon bir kez çaldıktan sonra açıldı. Taehung son derece gerilmişti. Sertçe yutkundu.

"Hyung" çocuğun korkak sesi kulaklarına dolarken istemsizce gülümsedi.
"Merhaba Kook." ikiside uzun süre bekledi ne konuşacağını bilemeden.

"Kook bu gün ikinizi gördüm." Taehyung aniden ağzından kaçırdığı şeyle kendine sessiz bir küfür savurup çocuğun tepkisini beklemeye başladı. Acaba telefonu yüzüne mi kapatacaktı?
"Ne?" diyebildi çocuk sadece
"Jimin ve seni. Öpüşürken gördüm. Öyle... iyi hissettin mi Jungkook?" Jungkook bir an kendini karşıdaki çocuğun boğuk, kırgın sesine kaptırdı. Her kelime dudaklarının arasından bir melodi gibi dökülüyordu fakat dediği şeyler buz kesmesine neden olmuştu. Telefonu diğer eline alıp oturduğu sandalyesinde arkasına yaslandı.
"Hyung..." Sesi acı çeken ya da yalvaran birine ait gibiydi. Zaten telefonu açtığından beri birkaç kelimeden fazlasını konuşamayacak gibi hissediyordu kendini. Tekrar bir sessizlik çöktü.
"Bana şarkı söylesene Kook." dedi Taehyung gözlerindeki yaşları akmasına izin vermeden elinin tersiyle silip. "Sesinin güzel olduğunu biliyorum. Genelde kütüphanede kimse olmadığını sandığın zaman kısık sesle söylediğin şarkıları dinlerdim. Sesin beni rahatlatıyor." Jungkook utandığını hissediyordu. Kızaran yanaklarıyla başını yere eğdi. Aklına gelen ilk şarkıyı mırıldanırken Taehyung ona yabancı olan bu melodiyi gözlerini kapatarak dinliyordu.

Fakat göz kapakları yaşları durdurmuyordu.

Merhaba dkckdk bu bölümün bu kadar geç gelmesini beklemiyordum ben bile ckclsm yazdığım bölüm çok saçma olmuştu sildim tekrar yazdım falan ondan böyle biraz (bu bölüm de farklı olsa) Kocaman ÖZÜR DİLERİM. Her neyse umarım iyisinizdir Sizi seviyorum 💖💖

Trust Me \\Vkook//Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin