✖️✖️

2.2K 133 89
                                    

kookie: tatlı rüyalar~

Taehyung elindeki telefonu yere bırakıp gözlerini kapatmadan önce kendi kendine gülerek fısıldadı.
"Nasıl da biliyor rüyamda onu göreceğimi."

Ağzına bir lokma daha atarken gülümseyip karşısındaki küçüğüne baktı Taehyung. Rüyada olup olmadığını anlamak için parmaklarını yaklaşık on kez saymıştı bile.  Gözleri Jungkook'un tabağına takıldığında anında kaşları çatıldı.

"Az yiyorsun." Diye mırıldanıp kendi yemeğinden biraz daha koydu Jungkook'un tabağına. Küçük olan şaşırıp itiraz edecek gibi olduysa da Taehyung'un bakışlarıyla vaz geçip teşekkür etti. Utangaçça son lokmalarını çiğnerken karşısında oturan büyüğüne dikti bakışlarını. Yutkundu.
"Bu akşam birkaç arkadaşımla dışarı çıkacağız bize katılmak ister misin?" Kendisine yaptığı iyiliklerin ardından bunu hak ettiğini düşünüyordu. Taehyung anında ilgili bakışlarını ona yöneltti. Sesindeki çocuksu heyecanla ve merakla sordu. "Kimler gelecek?"
Cevap vermeden önce biraz düşündü Jungkook, gelen herkesi tam olarak tanımıyordu fakat isimlerini oldukça fazla duymuştu.
"Tanıyorsundur, Yugyeom..." parmaklarıyla saymaya başlarken, Taehyung ona tanıdığını belli edercesine başıyla onay verdi. "...Yugyeom'un birkaç arkadaşı: Kunpinmook -daha kolay olması için Bambam diyebilirsin- Youngjae ve Jaebum. Bir de üst sınıflardaki Hoseok ve okul dışından tanımadığım birkaç arkadaşı daha." Derin bir nefes verirken bir kez daha unuttuğu birisi olup olmadığını anlamak için kendi içinden saydı tüm isimleri. Sonunda cevap bekleyen bakışlarını Taehyung'a çeviri.

"Eğlenceli olacağa benziyor. Fakat gelebileceğimden emin değilim." Üzgün bir ifadeyle söylediği sözleri üzerine Jungkook hayal kırıklığıyla başını salladı.
"Yine de fikrin değişirse bekliyor olacağız." Taehyung'un içinde tepinen yaratıklar bir süre sonra boynunda hissettiği ürpertiyle duraklarken gözlerini etrafta gezdirdi. Aniden görüş açısına giren ve uzakta, yanında birkaç arkadaşıyla oturan Park Jimin tüm keyfini kaçırmaya yetmişti. Tekrar Jungkook'a döndü.
"Eğer yemeğin bittiyse kalkalım mı? Dışarıda dolaşırız." Tepsilerini bırakıp dışarı çıkarken Jimin'in gözlerini hala üzerlerinde hissedebiliyordu fakat amacının ne olduğunu anlayamıyordu.
...

Taehyung sınıfa ilerlerken kendinden başkasının kalmadığını koridorda yankılanan ayak seslerinden anlamıştı. Profesöre uyduracağı yalanları düşünürken ismini duymasıyla duraksadı. Yanına ulaşan adım sesleriyle rahatsızca homurdandı ve yanındakini umursamadan yürümeye devam ederken ağzından kaçan kısık sesli küfürü duymamasını umdu. Fakat Park Jimin kolundan tutup onun kendisine dönmesini beklerken yüzüne bir yumruk geçirmeyi çoktan düşünmüştü.

"Bana kızgın mısın?" Taehyung olduğu yerde dikilirken duyduğu soruya cevap vermemeyi seçti.
"Tabii ki kızgınsın... sonuçta sevdiğin çocuğun kalbini kırdım değil mi?" Taehyung duyduğu soruyla afallayıp Jimin'e döndü. Dalga geçtiğini düşünüyordu fakat yüzündeki ciddi ifadeyi görünce gözleri son derece büyük bir şekilde açıldı ve söyleyecek hiçbir şey bulamadı.
"Öyle bakma, belli ediyorsun. Sadece... bildiğin gibi Jungkook fazla saf." Taehyung hala ne diyeceğini bilemezken Jimin içtenlikle gülümseyince daha da şaşırdı.

"Onu üzmek istememiştim Taehyung. Neden bu yola başvurdum bilmiyorum ama onun kalbini kırdığım için gerçekten fazlasıyla pişmanım. Sana karşı da bir aptal gibi davranmış olmalıyım." Park Jimin'in gözleri mi dolmuştu yoksa Taehyung deliriyor muydu? "Sevgine karşılık alamamanın ne demek olduğunu artık daha iyi anlıyorum." yutkundu ve gözünden bir damla yaş düşüp Taehyung'un ona karşı olan ön yargılarını da beraberinde götürürken son sözlerini söyledi. "Jungkook'a hak ettiği sevgiyi verebileceğini biliyorum Taehyung. Ona iyi bak."

"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Trust Me \\Vkook//Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin