Evde bebek olduğu için alarm kurmuyorduk. Fakat şu an duyduğum ses çok rahatsız ediciydi. Gözlerimi yavaş yavaş araladım. Kolum düne göre daha az ağrıyordu. Elimde yastığın altında olduğunu hissettiğim telefonu bulmaya çalıştım. Ekranına baktığımda bunun alarm olmadığını anladım. "Efendim ?" diyerek açtım telefonu. "Ya iki saattir kapıdayız kızım niye açmıyorsun kapıyı ?" dedi Asya. Uyku sersemi olduğumdan ilk söylediğinde pek anlamadım. Daha sonra yerimden doğruldum. Berkay'a doğru döndüğüm Selim'inde yanımıza uyuduğunu gördüm. Telefondaki kişinin Asya olduğunu ve kapıda olduklarıyla yüzleşmek çok acı vermişti. "Geliyorum." diyip telefonu kapattım. Yataktan çıkıp Selim'i dürtmeye başladım. Gözlerini açtı ve ağzında birkaç laf geveledi. "Ya uyansana be adam. Asya kapıdaymış." dedim fısıltıyla ama bırak uyanmayı gözlerini tekrar kapattı. Su döksem ? Berkay var yanında, olmaz. İğne batırsam ? Çığlık atar, hem Berkay hemde Asya duyar, olmaz. Kolundan tuttum ve kendime doğru çektim. Sırt üstü yere düşünce gözlerini açtı ama gözlerinin içindeki öfke evi yakacak türdendi. Yere eğildim. "Bak Asya kapıda. N'olur saklan." dedim yerden kalkmasına yardım ederken. Selim ayağa kalktığında "Peki ben kilere gideyim." dedi sinirli sinirli. Bende hemen ev botlarımı giyip Berkay'ın üzerini örttüm. "Hoşgeldin." dedi Selim. Olduğum yerde kaldım. Şaka yapıyordur diye düşünerek girişe doğru gittim. Asya ve Şilan kapıda duruyordu. Selim kapıyı açmıştı. "Bize anlatmak istediğin birşeyler var sanırım Bia." Şilan'ın sitem dolu sesi üzerine Selim'e yaklaşıp bir tane vurdum sırtına. "Berkay'ın yanına git." dedim utançla gülerek. Asya bu halimize hayretle bakarken, Selim kıkırdayarak gitti yanımızdan. "Aslında ben size anlatacaktım ama..."
"Ama ne ?" diyerek sözümü kesti Şilan. "Biz senin en yakın arkadaşlarınız Bia. Ne zaman söylemeyi düşünüyordun ?" sesindeki sitemle karışırık siniri hissedebiliyordum. Onun bu haline dayanamayıp ikisine birden sarıldım. Açıkcası sarılmayı sevmiyorum ama bu tür bir durumda işe yarar diye düşündüm. "Yaa çok özür dilerim." dedim küçük bir çocuk gibi. "Lan bu Selim öğretmen." dedi Asya fısıltıyla. Ve sarılmak çok fazla işe yaramıştı. Çünkü Şilan beni yavaşça itekledi ve suratındaki sinirli hal kaybolmuştu. "Bizim gönlümüzü almak için istemediğin şeyler yapma." dediğinde beni çok iyi tanıdığı için mutlu olmuştum. "Biz okula gidiyoruz. Çabuk hazırlan sende bizimle geliyorsun." dedi Şilan. Bende kabul edip odama koştum. "Oğlunu annene bırakırsın ben kızlarla okula gidiyorum." derken formalarımı alıp banyoya girdim. "Ne demek kızlarla gidiyorum ? Gidemezsin." diyerek banyonun kapısına parmağıyla vuruyordu. "Sana sormadım zaten." dedim banyodan çıkarken. "Evet sana sormadı. Okula geldiğin günden beri birşeyler vardı sende. Gözüm üzerinde öğretmen bey." dedi Şilan. Selim'e baktığımda şaşkın şaşkın ona bakıyordu. Asya ellerini bir anda ağzına götürdü. "Hocam ? Eşim dediğiniz..." diyerek beni gösterdi. Bu sefer Selim sırıtıyordu. Belimden tutup kendine çekti. "Evet." dediğinde onu itekledim. "Hadi ordan." derken çantamı yerden alıp evden koşar adımla çıktım. Kızlar peşimden geliyordu ama Asya kahkaha atarak geliyordu. Şilan Asya'ya uyarı dolu bakışlarını gönderse de onu dikkate almadı. Arabaya binip yola koyulduk. "Kızım resmen okula gelir gelmez trend topic oldun ya." dedi. "Bu olayı sadece biz bileceğiz Asya." dedi Şilan. "Lan ben onu mu diyorum ? Dün Ares üzerine düştü ya. Hatta hastaneden geldikten sonra konuştunuz falan, ondan diyorum kızım." dediğinde o salakla anılmaktan rahatsız olmuştum. Sessizliğimi koruyordum. Zaten çok sürmeden okula da gelmiştik. Okula birlikte girerken birkaç kişiyi bana bakarken yakaladım. "Bia." biri bana seslenince durdum ve sesin geldiği yöne doğru döndüm. Dün beni yanına çeken kızdı bu. "Merhaba." dedi utangaç bir tavırla. Başımı salladım. Şilan ve Asya kıza öldürücü bakışlarını yolluyorlardı. "Şey dün için kusura bakma seni öyle çekmemeliydim." dediğinde aslında beni çekmeseydi kavganın ortasında kalırdım. "Ama o zamanda kavganın ortasında olmaz mıydım ?" dedim hafif bir tebessümle. "O da doğru ama yine sanki benim suçum gibi hissediyorum." dediğinde omzuna dokunup "Teşekkür ederim." dedim öyle hissetmemesi için. Bana gülümseyerek bakmaya başladı. Kızı bir anda tutup kendime çekmeye çalıştım ama çok beceremedim. Öküzün biri ona omuz attı. "Kız sen ne geziyorsun orda ?" dedi çocuk dalga geçerek. Bu çocuğu tanıyordum. Gerizekalı Ares'in arkadaşından fazla birşey de beklenmezdi zaten. "Ooo yeni kız. N'aber ?" dedi gevşek insan. "Bir daha gözünün önüne bakarak yürü gerizekalı." dedim. Ben konuştuktan sonra Asya ve Şilan da yanımıza geldi. "Ben sana çarpmak için bilerek bakmıyordum." dedi. Gülümsedim ama gerçeklikten çok uzaktı. "Bahis için ortaya ne koymuştun ?" dediğimde yüzündeki sırıtış birden silindi. Cevap vermedi. Daha sonra "Arabamı." dedi ama sesi neredeyse fısıltı gibi çıkmıştı. "Giray'a ver o zaman anahtarları." dedim. Elimi kızın omzuna atıp okula girdik. Sınıfa doğru çıkarken kız durdu. "Sen hangi sınıftasın ?" dediğimde Şilan kızı elimden aldı. "Aynı sınıftayız. Ben sana o şerefsizlere karşı durmayı öğreticem, gel." dedi ve birlikte gittiler. Asya bana bakarak dudaklarını büzdü. Güldüm ve sınıfa girdik. Hiçkimse yerinde değil ayaktaydı. "Bomba haberlerim var." diyerek bir kız içeri girdi. "Bugün Karaborsa'da parti var gençler !" dediğinde Asya sinirle kıza döndü. Asya'nın neden sinirlendiğini anlayamamıştım. "Abi kardeş coşturacaklar bizi desene." dedi adının Beyza olduğunu öğrendiğim, hatta Asya'nın sürtük dediği kız. "Sana o kardeşle bir koyarım coşarsın." diyerek Beyza'nın üzerine yürüdü Asya. Kolundan tutup kendime çektim. Gözlerinin içine bakıyordum. Olayı hala anlayamamıştım ama Asya'nın bu tavrı üzerine sanki herkes beni yeni fark etmiş gibiydiler. Beni inceliyorlar ve aralarında birşey konuşuyorlardı. Asya'nın gözleri dolmuştu. Benim minik kız kardeşim hep böyleydi. Sinirini göz yaşlarından çıkartıyordu. Emre sınıfa girdiğinde Asya gözlerini silip arkasını döndü. "Ne oldu burda ?" dediğinde bilmediğimi beden dilimle belirttim. Emre Asya'ya yaklaştı ama sonuç alamadı. Emre geldikten sonra kızlar gözden kayboldular. "Canım bugün bizim mekanda parti veriyor abim." dedi Emre. "Ha senin konuyla bir alakan yok ? Öyle mi ?" dedi Asya sinirle. "Yok." dedi ellerini kaldırıp teslim olduğunu belli ederek. "Herkes davetli. Tüm okul orda olacak." dedi. Asya sinirini yutuyordu ve bunun sebebini de biliyordum. O partiye gitmeyi düşünmüyorum ama Asya şimdiden bana köpek yavrusu gibi bakmaya başlamıştı. "Emre." dedi Ares. Bize baktı ve Asya'ya gülümsedi. "Kızlar parti konseptli olsun dediler. Bende istediğiniz bir karakterin şeklinde gelebilirsiniz dedim." dedi. Asya ellerini birbirine vurup bana döndü. Hatta üçü de bana bakmaya başladı. "Ne var ?" dedim. "Gideriz değil mi ?" dedi Asya. Emre ve Asya bana istekle bakarken, Ares beni inceliyordu. Vücuduma bakıp duruyordu. Yerimde biraz kıpırdandım ve bakışları yüzümü bulabildi. Sonunda. "Gidersiniz." dedim gülümseyerek. "Ben onu bunu bilmem sende geleceksin." dedi Emre. Ona hayretle baksam da iki sevgilide aynı fikirdeydi. "Gelmek istemiyorsa zorlamayın." derken gözlerini devirdi. "İlk defa Ares'e katılıyorum." dediğimde Ares bana hızla döndü. "Aras." diyerek beni düzeltti. "Ya of." dedim bu düzeltmesine. "Neyse siz gidin ben hallederim." dedi Asya sinsice sırıtarak. Emre ile Asya romantik bir şekilde vedalaşırken, Ares beni öldürecekmiş gibi bakıp sınıftan gittiler. "Yaa Bia." dedi Asya ama duymamış gibi yaptım. "Ben ikinci ders okula geleceğim şimdi küçük bir işim var." derken çantasını omzuna atıp koşarak sınıftan çıktı. Bende peşinden gittim ama yetişemedim. Şilan'ın sınıfına girdiğimde sınıfta öğretmen olduğunu gördüm. "Hocam Şilan'a birşey sorabilir miyim ?" dediğimde adam eliyle içeri girmemi işaret etti. Orta sırada oturan Şilan'ı n yanına gittim. "Asya kaçtı." dedim. Şilan hiçbir tepki vermedi. "Ne olucak ? Emreyle gitmiştir belki." dedi gözlerini kaçırarak. "Birşey saklıyorsun ? Gözlerimin içine bak." derken hoca sesini düzeltir gibi boğazından bir ses çıkarttı. "Teneffüste gel yanıma." diyerek beni kovaladı. Kendi sınıfıma gidip hemen yerime oturdum. Aklımı derse vererek bizimkileri düşünmemeye çalıştım. Küçük küçük notlar alarak derse katıldım. Bugün Selim'le karşılaşmamıştık. Zil çalar çalmaz koşarak Şilan'ın yanına gittim. "Oha kızım. Yavaş ol." dediğinde "Ne demek yavaş ol ? Siz bir planlar birşeyler çeviriyorsunuz ? Bak bak yine kaçırdın gözlerini. Ben bilmez miyim seni ? Ne saklıyorsun benden ?" dedim. Derin bir nefes alıp verdi. "Ama kızmak veya ani ve aşırı bir tepki vermek yok." dediğinde kurduğu cümledeki karmaşada kaybolmak üzereydim. Başımı aşağı yukarı salladım. "Şimdi durum ciddi. Asya yine bizi zorlayacak ve biz yine karşı koyamayacağız. Artık Şirin de bizimle birlikte." derken sabah konuştuğumuz kızı gösterip konuşmasına devam etti. "Partiye çiftin olmadan gidemiyormuşsun." dediğinde ayağa kalktım. "Ben o partiye asla gitmiyorum." dedim. Şilan bana salak mısın der gibi bakmaya başladı. Tekrar yerime oturdum. Şirin de bizi dikkatle dinliyordu. "Asya'ya hayır diyebilecek misin ?" dediğinde durdum ve dudaklarımı büzdüm. Hayır diyemiyordum. "Öğle arasında yemekhanede buluşalım." dedi. Kafamı sallayıp sınıfıma gittim. Sınıftan pek arkadaşım yok. Sadece birkaç kızla mecbur kaldığım zamanlarda konuşuyoruz. Ders zili çaldığında yerime geçip oturdum. "Ben geldim." dedi Asya fısıltıyla. "Nerdeydin ?" dedim bir anne havasıyla. "Kostümlerimizi hazırladım." dediğinde başıma gelecekleri tahmin etmeye çalışıyordum. Asya bu, beni maymun bile edebilir yani. Dersler klasik bir şekilde geçti ve öğle arasına girdik. "Ben Emre'nin yanına gidiyorum. Gelmek ister misin ?" dedi Asya. "Yok yemekhanede buluşuruz." diyip yolladım onu. Sınıfta kimse kalmamıştı ve bende sessiz bir ortam bulmuşken bunun tadını çıkartmak istiyordum. Yaklaşık on dakika boyunca boş boş tahtayı izledim. Daha sonra kapı açıldı ve içeri Ares girdi. Ona bakıp kafamı çevirdim. O salakta arsız gibi gelip yanıma oturdu. İkimizde konuşmuyorduk. Onu yok sayarak sessizliği dinlemeye devam ettim. "Beni sevmediğini söylemişsin." dedi bir anda. Evet onu sevmiyordum ve bunu söylemekten de çekinmiyordum. "Neyse bu benim için pek birşey ifade etmiyor. Fakat bana karşı bir duygu besliyor olman hoşuma gitti." diyerek bana döndü. "Seni ciddiye bile almıyorum ben." dedim tek kaşımı kaldırarak. "Öyle olsun. Hadi yukarıda bekliyorlar bizi." diyip yerinden kalktı. Birlikte yemekhaneye çıktık. Giray, Emre, Asya, Şilan, Şirin ve sanırım Kerem bir masada oturuyordu. Asya bizi görünce mahallenin girişinde oturup gelen gideni süzen teyzeler gibi baktı. Gözlerimi kısınca önüne döndü. Ares sandalyeyi çekip eliyle oturmamı işaret etti. Gülümseyerek yanındaki sandalyeyi çekip oturdum. Şimdi herkes oturuyordu. "Evet gençler. Bu masadaki herkes partiye geliyor." dedi Emre. "Hemde çift olarak." diye devam etti Asya. "Şimdi konuyu daha fazla uzatmak istemiyorum ve kesinlikle itiraz hakkınız yok." dedi Asya. Zaten öyle birşey yapsakta dinlemezdi ki. "Emreyle ben." diyip durdu. "Şirinle Kerem." tekrar durdu. "Girayla Şilan." dedi. "Ben partiye gitmiyorum." dedim sözünü keserek. "Bu kadar oyun bozan olmak zorunda mısın ?" dedi Ares bana dönerek. Yerimden kalktım ama Ares sert bir şekilde beni tekrar oturttu. "Bia ve Arasta birlikte gider." dedi Asya. Ama bana korkuyla bakıyordu. "Ben çocuk bakıcısı değilim. Özelliklede şımarık zengin züppeleriyle hiç uğraşamam." dedim. "Bia abartıyorsun !" dedi Emre. Sinirliydi doğal olarak. Abisine o kadar laf söylüyorum. "Ya Bia lütfen. Beni seviyorsan." dedi Asya. Yerimden yine kalktım. "Sen beni seviyor musun Asya ? Gerçekten Emre'nin doğum gününden beri bundan şüpheliyim." dedim ve yemekhanenin çıkışına doğru gittim. Merdivenlerden inerken biriyle çarpıştım. Kolumun ağrısıyla durdum. Selim bana dik dik bakıyordu. "Bir sorun mu var ?" dediğinde gülümsedim. "Lavaboya yetişmem lazım." dedim. O da gülümsedi ve önümden çekildi. Aynı hızla devam ettim. Sınıfa gidip çantamı topladım. "Bia." dedi Şirin. Ona döndüm. "Tek değilsin. Bende gitmek istemiyorum." dediğinde durdum. "Bizimkilere söylersin. Öğleden sonraki derslere girmeyeceğim." diyip yanından geçtim. Selim'e veya kızlara görünmeden okuldan çıkmak istiyordum ve başarmıştım. Hızla en yakın taksi durağına gidip bir taksiye bindim. Selim'in annesinin evinin adresini verip geriye yaslandım. Telefonumdan mesaj ve zil sesi yükselmeye başlayınca telefonumu kapattım. Yaklaşık yirmi dakika sonra evin önünde durduk. Taksiciye beklemesini söyleyip indim aşağı. Berkay'ı alıp taksiye tekrar döndüm. Bu sefer evin adresini verip Berkay'la ilgilenmeye başladım. Minik ellerini yanaklarıma koydu ve tutunarak ayağa kalkmaya çalıştı. Belinden tutarak ona destek oldum. Fazla dengede duramadan tekrar oturdu. Hava kendini yavaş yavaş topluyordu. Eskisi kadar soğuk olmaması iyiydi Berkay için. Eve yaklaştığımızda cüzdanı elime aldım ve parayı çıkarttım. Durduğumuzda adama parayı verip indim. Berkay'ın uyku saati gelmek üzereydi ve zaten şimdiden esnemeye başlamıştı. Eve girip direkt odama gittim. Berkay'ı yatağa bırakıp üzerimi değiştirdim. Küçük insan baş parmağını ağzına götürüp kendini yumuşak yastığa bıraktı. Bende yanına uzanıp onu izlemeye başladım. Çok sürmeden kendini uykuya teslim etti. Onu izlemeye devam ederken gözlerimin kapanmasıyla bende küçük insanın yanında uyudum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tanrı ve Tanrıça
Teen FictionGözyaşları belli olmasın diye yağmur altında yürüyen her kadın birer deniz kızıdır. Fakat ben Tanrıçayım.