-2-

11 1 0
                                    

Sabah uyandım. Bugün okul vardı. Akşamdan ütülediğim okul formalarımı yatağımın üzerine koydum. Saate baktığımda 8.37 idi. Ders 9'da başlıyordu. Hızlıca bir duş aldım. Ve içime beyaz iç çamaşırlarımı giydim. Onun üzerine gömleğimi giydim. İyiki gömleğim mat bir renkti. Altına da okul eteğimi giyip kravatımı taktım. Tipik bir öğrenci havasındaydım. Saçlarıma maşa yaptım. Makyaja gerek duymuyordum. Çünkü dikkat çeken bir tip değildim. Okul çantamı alıp komidinin üzerindeki kulaklıklarımı aldım. Aşağıya inip beyaz converselerimi giydim. Anahtarlıktan anahtarlarımı aldım. Ve çantamın en önünde olan küçük göze koydum. Evden çıkıp kapıyı kapattım.

İleride bir simitçi vardı. Ondan bir simit alıp okula kadar bitirdim. Okulumuz gerçekten çok kalabalıktı. Dolayısıyla kantinde sıra gelmiyordu. O yüzden kahvaltı ihtiyacımı geç kalırsam simitle geçiriyordum.

Okulun tanıdık, büyük, metal kapısından içeri girdim. Her zamankinin aksine bugün bahçede kimse yoktu. Bunu fırsat bilerek sınıfıma yönelmiştim ki herkesin bir yere toplandığını gördüm. Demekki tüm sakinlik bu yüzdendi. Aslında merak etmiyordum. Ama sitem için önemli bir haber olabilirdi. Yanlarına gidip zıplayarak arkalarından bakmaya çalıştım. Ah hadi ama ! Hiçbirşey görünmüyordu.

O sırada biri arkadan 'kenara çekilin' diye seslendi ve öne geçti. Daha dikkatli baktığımda bu....Ege'ydi. Fırsattan istifade hemen broşürde yazılı olan şeyleri okudum.

'Sayın Doğa Koleji öğrencileri;
Okulumuzun her sene yaptığı gibi bu sene de yapmış olduğu kamp gezisine davetlisiniz. Bu gezi 7 gün sürecek, yarın sabah 9.45'de yola çıkılacaktır. Güvenliğiniz adına tüm tedbirler alınmış ve sizin için çadırlar kurulmuştur. Çadırlarda kız erkek olmak üzere 2 kişi kalıcaksınız. Kalıcak kişiler yarınki kurada belli olacaktır. Hepinize iyi tatiller...

-Okul müdürü Levent ÇAĞLAYAN. '

Aslında kampa gitmek istemiyordum. Çünkü genellikle geziler ve akşam konuşmalar olurdu. Sıkıcı konuşmalar. Aramıza öğretmenler de katıldığından eğlenceli hale gelirdi. Ama ben pek eğlenmezdim. Çünkü herkes arkadaşlarıyla gülüp oynaşırdı. Bense bir kenarda olan biteni dinler ve sitemde yayınlardım. Zaten sırf bu konuşmalar için gidiyordum kamplara. Çok güzel manşet olacak konular çıkıyordu.

Ege haberi okuyunca önce güldü. Sonra cool hareketlerle saçlarını savurdu. Şimdiden çogu kızın 'ay!' deyişini duyuyordum. Bunda bu kadar etkilenicek ne vardı cidden. Zengin züppe.

Bu düşünceler içinde sınıfa doğru ilerledim. Her zamanki gibi sınıf bomboştu. Bende sırama geçip çizim defterimi çıkardım. Sıkıldıkça çizerdim ve pek çirkin olduğu da söylenemezdi. Kulaklıklarımı da takıp 'BTS - Butterfly' dinleyerek bir kelebek resmi yapmaya karar verdim. Önce onu hayata tutunduran kanatlarını.... Sonraysa antenlerini diye düşünürken kendi kendime gülüyordum. Şarkıya kendimi o kadar kaptırmıştım ki sınıfın dolduğunu bile farketmemiştim. Kulaklıklarımı çıkarıp çantama attım.

"Güzel çizmişsin." diyen kişiyle korkudan zıplayarak arkama döndüm.

"U-umut ? "

"Deniz." dedi gülerek. Sonra yanıma geldi. Defteri eline aldı ve diğer çizimlerime baktı. İncelerken yüzünde bir gülümseme oluşuyordu. Bu benimde istemsizce gülümsememe neden oluyordu. Hemen toparlanıp onu izledim.

"Bu...bunun anlamı varmı?" dedi 3 gün önce çizdiğim gülü göstererek.

"Aslında...bir anlamı yok. İçimden geldiği için çizmiştim. Ama illa ki bir anlam yüklemek gerekirse... Gülleri kadınlara benzetiyorum." dedim gülerek. Bana baktı. Gözlerimin içine bakıyordu.

"Peki neden ?"

"Mm..." önce gülün yapraklarını gösterdim. "Yaprakları...her bir yaprak etrafındaki değerli kişileri temsil eder. Ne kadar çok yaprağın varsa..değer verdiğin çok kişi vardır..." Dikenlerini gösterdim sonra. "Dikenleri güçlerini temsil eder. Bir kadın olarak ne kadar dikenin varsa o kadar güçlüsündür. Eğer güçlerin, özgüvenin, cesaretlerin, kısaca dikenlerin kırılırsa bir gül olamazsın..." Son olarak gövdeyi gösterdim. "Ve gövde... Gövde de seni temsil eden şeydir. Onun sayesinde bir gül olursun. Seni ayakta tutan odur. Eğer seni bağlandığın yerden koparırlarsa....hayat damarın kopmuş demektir.." dedim ve ona baktım.

Çok duygulu bakıyordu. Sanki bişey bulmak ister gibi. Sanki....sanki bir anlam arıyormuş gibi.

"Sen...bunları düşünücek kadar ne yaşadın berfin ?"

"Hiç birşey.... Zamanı gelince... Herşeyi öğrenirsin elbet." dedim ve elinden defterimi aldım. Çantama koyarken hala bana bakıyordu. Kapıyı işaret ettim.

"Hoca geldi.. Yerine geçmelisin umut."

"İstemiyorum." dedi. Kolunu sıraya yaslayıp elini yanağına koydu.

"Biraz daha anlatsana..."

----
Evvet !! İkinci bölümle geldim..
Bu arada evet gül şeysini ben yarattım tamamen kendi üretimim. Canım arkadaşımın zeynep'in de dediği gibi akşam ilham geliyor .s.s.

Herneyse... Vote ve yor ellerinizden öper....

-S.

GİZLİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin