'' Kimsin Sen ''

334 52 28
                                    

Dudaklarımı yaladım , ismimi bu kadar güzel fısıldamak zorundamıydı bu , resmen kalbim teklemişti. Gülümsedim '' Teşekkürler hırka için ama gerek yok ayrıca yorulmak değil endişem, genelde yorulmam '' dediğim de o güzel gözleriyle gözümü delip geçiyordu bakışları, hırkayı tam üstümden çıkarıp ona verecektim ki '' Kalsın '' diye fısıldadı , '' En azından sana beni okula alıştırman konusunda bir karşılık vermiş olurum ha nedersin ? '' dediğinde gülümsedim. Menfaat ilişkilerini sevmezdim ama maalesef bu ilişki türü bütün dünyayı sarmıştı ve ben  sadece iyilik olsun diye bir şeyler yapabilen insanları hiç görmemiştim, tabi iyi ki o güzel romanlar vardı bazen kitapların benim dünyam olduğunu düşünüyordum. Ian'a dönüp gözlerine baktım benden bir cevap bekliyordu gülümsedim o sıra telefonum titreşmeye başladı, eğilip telefonumu çantamdan aldığımdan çalıştığım kafenin müdürünün aradığını gördüm. Tam o sırada zilin çalması beni rahatlattı yavaşça telefonumu açtım acaba bugün ne yumurtlayacaktı şişko gıcık bencil herif '' Efendim Bay Calcilus '' dediğimde sesim en duygusuz ruh tonunda çıkmıştı. Ian ise yanımdan kalkmış ve sınıftan çıkmıştı nedense onun yanımda olması benim sağlıklı düşünmem açısından sorun yaratıyordu. Pis müdürümün iğrenç sesini duyduğumda kendimi bombok bir hayatın içine geri çekilmiş halde buldum '' Lanet kız seni geçen buraları paspaslarken suyun içine koyduğun lanet şey temizleyici değil mısır yağıymış ve senin yüzünden birsürü müşterimiz kayıp düştü ne kadar zararım var haberin  var mı aptal kız ? Artık geceleri çalışıp bu zararını ödeyeceksin ve geceleri çalıştığın için ekstra bir ücret talep edemeyeceksin aptal '' dediğinde gözlerimi kapattım. Karanlıkta görmemiştim o gün 4 sınavım vardı ve 5 sunumum ve 49 saat uyumamıştım lanet olsun diye kafama vurdum '' Özürdilerim efendim tabi ki telafi etmeye çalışacağım tekrar özürdilerim efendim '' dediğimde gerçekten üzgündüm o kadar insanın benim yüzümden düşmüş olması beni üzmüştü. '' Kes sesini aptal ve tam saatinde burada ol '' deyip telefonu suratıma kapattı.  

Ayağa kalktım sınıftan çıkıp tuvalete girdim ve elimi yüzümü yıkadım bu bugün 2. kez tuvalete girişimdi hiç alışkın değildim. Tuvaletten çıktığımda koca bir bedenle çarpıştım Ian karşımda ayı gibi dikiliyordu ve yanlış görmüyorsam elinden tutan bir esmer vardı. Çocuğun sevgilisi olmayacakta senin mi olacak Leana derken pardon deyip Ian'ın tam tersi istikamete döndüm sonra durdum Ian'a döndüm gülümsedim '' Sevgilin sana okuluda, kuralları da ve daha bir çok şeyi öğretir sormak istediğiniz bir şey olursa bana asistan öğrenci odasından ulaşabilirsiniz ve bunun içinde '' deyip Ian'ın hırkasını gösterdim ve üzerine attım '' teşekkürler '' deyip arkamı döndüm bütün millet bana bakıyordu lanet olsun neden bu kadar sert çıkmıştım. 

Ben normalde yürüyüp giderdim neden ona karşı bu kadar serttim, sınıfa girdiğimde çantamı aldım bugün derslere giremeyecektim çünkü kalbim fena derecede ağır geliyordu bana ve kesinlikle ağlamak üzereydim. Çantamla sınıftan çıktım ve sekreterlikten izin kağıdı alıp okuldan hızla uzaklaşmaya başladım yağmur deli gibi yağıyordu ve ben sırılsıklam olmak için yaratıldığıma inanmaya başlamıştım. Bu da yetmezmiş gibi salak bir spor araba yanımdan geçerken üstüme çamurlu suyu serpmişti yavaşça durdum yerden kocaman bir kırılmış kaldırım taşını aldım ve kırmızı ışıkta duran siyah spor arabaya fırlatmak için havaya kaldırdım. Tam atacaktım ki aklıma hayallerim geldi aldığım her hangi bir ceza beni hayallerimden edebilirdi ve gururum hayallerimden daha önemsizdi taşı hızla yere attım. Ara sokağa döndüm gözlerimden damlıyordu ama ben o kadar sık ağlamazdım ki noluyordu bana dudaklarımı ısıra ısıra kanatmıştım. Dalgın dalgın yetimhanenin sokağına döndüğümde önümde beni ıslatan o siyah spor araba beni ezmesine ramak kalmışken durdu. Elimi kalbime götürüp hala yaşayıp yaşamadığımı merak ettim arabanın kapısı açıldığında içinden görmeyi bir daha beklemediğim o adam indi - annemin beni terkedip evlendiği adamın oğlu üvey abim , adalet buydu belkide ben burda sırılsıklamken onun karşımda heykel gibi güçlü durmasıydı. Tam 10 yıl öncede görmüştüm onu annem beni yanına istediğinde görmüştüm ve yine bakışları beni böyle korkutmuştu. Bana gülümsedi ve ağzından o aptal sözcükler çıktığında hıçkırıklarım şimşeklerle kapatılmıştı ;

'' Leana , annen ve babam öldü bütün aptal mirası ise senin gibi bir aptala bıraktılar ama önemli nokta ne biliyor musun ufaklık sen 18'ini doldurana kadar miras ve sen benim himayemdesin şimdi o aptal sümsük halini üstünden atıp eşyalarını topla ve üstünü değiştirip aşağı in bekliyorum.''  

Gülümsedim '' Nereye imza atmam gerekiyorsa atabilirim Brondan ben ne seninle ne o pis ailenin mirasıyla ilgilenmiyorum mirasta özgürlükte senin olsun beni rahat bırak hiçbir şeyinize ihtiyacım yok '' dediğimde dokunmatik bile olmayan telefonum cebimden suyun içine düştü. Brondon ukalaca beni süzdü '' Emin misin Leana sanırım telefonun tarih öncesi ilk çıkanlardandı sahi Graham Bell'in yaptığı telefonun bir kaç model üstü gibi '' Gülümsedim ''Sana ihtiyacım olup olmadığını eğer telefonumdan anlıyorsan Brondon gerçekten beynine baktırmanı öneririm ben paraya değer vermem hele paraya değer veren aptallara asla değer vermem o yüzden defol hayatımdan '' deyip hızlıca yurda girmeye çalıştığımda kolumdan tutup sertçe sıktı kulağıma eğilip üstümüzden akan sulara aldırmadan;

 '' Eğer şimdi buradan benimle kendi rızanla çıkmazsan seni polis zoruyla götüreceğim seçim senin hızlı ol yoksa olacak şeyler belkide temiz cv' ne de yansır, eminim bunu istemezsin değil mi Leana '' diye fısıldadığında gözümden bir damla yaş süzülmüştü. 

Hayat bazen sizi en son zerrenize kadar zorlamaya bayılır ve ben tam olarak ağlayıp kusmak ve ölmek istiyordum, neden yaşadığımı bile bilmiyordum. Neden yaşıyordum ben ?

AŞKA GELEN YABANCIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin