BÖLÜM 2
*Hera Çakır*
Gözler miydi ceheneme azap olan? Yoksa bakışları azabıma cehennem miydi?
Kalbim attığı yeri sevmemiş, atacaklar yerler aramış. Ey vicdansız neden açtın kalbini? Neden izin verdin seni sevmeme? Umutsuzca oradan oraya savrulan yeller gibi savruluyorum.Soğuğu iliklerimin de derinlerinde, sıcağı yakıcılığında üstünde.Gözlerimi kapatsam derin bir soluk çeksem içime sonra içimde çicekler açsa, gülümsesem sahte değil ama bu sefer gerçek. Sonra sen gelsen. Tutsan elimden. Koklamaya kıyamadığım kokunu doldursan ciğerlerime. Bahar havası içinde oradan oraya dalgalansak özgürce. Tutsan ellerimden. Bırakmasan.Hayaldi bunlar. Gerçeğe sırtını dönmüş aldatmaca hayaller. Kalbim onun için atsada o bilmeyecek. Ciğerlerim onun için yansa da o hissetmeyecek.
Hisler ölümsüzdü belki,
Gerçekler yalandı belki,
Hayat sahte,
Hayal gerçek,
Ne fark vardı.
Hayallerde , hayatlarda kalbe hançer saplar ağlatırdı yüreğini.Sessizdi yüreğimdeki tüm parçalar. Mum gibi söndüler çünkü onun rüzgarında. Kattı kavurdu yüreğimi , susturdu şarkılarımı, cümlelerimi. Bir tek aşkını canlandırdı yüreğimde.Aşk alengirli bir rüzgardı bize düşense o rüzgarda kuru yaprak misali savrulmaktı."Hera, yine hangi denizlere daldın?" Beynimdeki düşünceler en derin denizlere dalarken Gökyüzü'ne döndüm.
"Hiiç öylesine dalmışım işte." Gökyüzü bana yemezler bakışını atarken onun inandırmak için sıcacık gülümsedim ve Derin'in anlattığı olaya kahkaha attım. Acaba ne anlatıyordu?
Gece'nin mal mısın der gibi bakışlarına anlamsızca baktım. Yine neyi yanlış yapmıştım acaba?
Derin tek kaşı kalkmış bir şekilde bana bakıyordu.
"Hera benim Ateşle kavgalarım sana göre komik mi?" Eyvah!Lanet olsun ya. Yine ne için kavga ettiler de ben onu komik buldum acaba.
"Yok yani mmm öyle değil.." konuştukça batmak deyimi bulsa olsa gerekti.
"Dinlemedin ve yine onu düşündün değil mi?" Diye soran Geceye yönelttim bakışlarımı.
Onu düşünmediğim bir an bile yok ki. Demek istedim. Diyemedim.
"Dalmışım pardon, çok özür dilerim." Anlayış dolu bakışlarını gözlerime diktiler.
'Onu düşünüyorum' demesem de hemen anlamışlardı.Her seferinde anlamaları bende 'Bu kadar çok mu belli ediyorum' diye düşüncesini uyandırıyordu.Ama unuttuğum bir şey vardı.Onlar beni benden bile daha iyi tanırdı.
Dışardaki sahte maskemin içindeki kırık kanatlı siyah kelebeğimin acı dolu feryatlarını bir onlar duyardı.Duymasalar bile hissederlerdi. Kardeşlik böyleydi işte. Kardeşinin acısını kendi acınmış gibi yaşamak, kardeşinin sorunlarını kendi sorununmuşcasına benimsemek.Burukça gülümsedim.
"Anlatmak ister misin narin kelebek?" Dedi içimi ısıtan gülümsemesiyle Gökyüzü. Anlatıcak bir şey var mıydı ki? Onunla yaşadığım anılar bir elin parmak sayısı geçemicek kadarken ne anlatabilirdim ki ben onlara.
"Anlatıcak bir şey yok ki. Her zaman ki şeyler."
Anlayışlı gülümsemeleri içimde ki kırık kanatlı kelebeğime bir nebze iyi gelirken her zaman benim için hazır olan kollara bıraktım kendimi.Derin'imin kollarına.. Gökyüzüm ve kara gecemde etrafımıza kollarına dolladılar.
Kardeşlik ne olursa olsun vazgeçmemekti.
Kollarımı Derin'den ayırırken yavaş yavaş birbirimizden ayrıldık.
"Eee Derin'cim sen ne anlatıyodun kanka?" O Ateş olucak herif yine Derin'imin canını mı yakmıştı yoksa?
O zaman Gece neden bu kadar sakindi?
"Boşver be siyah kelebek her zamanki şeyler hallederiz biz."
******
Yürüme mesafesinde olan okuluma küçük adımlarla ilerliyordum. Kızları nedense beklemek istememiştim. Yalnızlık ruhuma iyi gelebilecek tek ilaçtı şu an.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK BİR KAHKAHA
Teen FictionBaşkaları tarafından değil bir tek o beni sevsin istemiştim. Sevmedi. İmkansızlık üzerimize tünerken yapabildiğim tek şey gözümde ki yaşlarla gülmsemek oldu. Belki yalancı kahkaham yankılandı boş sokaklarda. Aşk bir kahkahaydı. Fakat ne kadar gerçek...