BÖLÜM 6
*Gökyüzü Uluhan*Okulun yakınlarında bulunan otobüs durağına yürümeye başladım.Normalde bir yerlere giderken tek gitmeyi sevmesem de bugün tek başıma gitmek istiyordum.Gece'nin buna izin vermeyeceğini bildiğim için son derse girmemiştim.Sanırım aynı sınıfta olmadığımız ilk defa işime yaramıştı.
Otobüs durağına az bir mesafe kaldığında otobüsün çoktan gelmiş olduğunu farkettim.Eğer koşmazsam yetişemez ve bir sonraki otobüse binmek zorunda kalırdım.Ne yazık ki bir sonra ki otobüse yarım saat sonra anca geliyordu.
O zaman ne yapıyorum?Koşuyorum.
Çantaya ağırlık yapmasın diye elimde tuttuğum edebiyat kitabıyla hunharca koşmak bana dışardan nasıl gözüktüğümü sorgulatıyordu.
Cevabı belliydi aslında.Kuyruğuna basılmış deli danalar gibi...
Otobüs daha kalkmadan binme sırasına girip arkamda 1-2 kişi bırakmanın verildiği mutluluk ile derin bir nefes aldım.
Koşarken tabiri caizse götümden nefes alıyordum da.Burundan almaya da ihtiyaç duyuyorum hani.Kentkartımın cebimde değilde sırt çantamda olduğu dank eder etmez çantamı tek omzuma asıp edebiyat kitabımı bacaklarımın arasına yerleştirdim. Ardından bacaklarımın birbirine bastırıp kitabın yeri boylamasına mani oldum. Çantamın büyük fermuarını açıp kitapların en dibini boylamış kent kartımı elime alıp fermuarı kapatmaya çalıştım.Arkamdaki daha otobüse binmemiş kişilerin homurdanmasını duysam da umursamadım.Fermuarı binbir zorlukla kapatıp bacaklarımın arasındaki edebiyat kitabımı elime aldım.Bu işlevleri yaparken önüme gelen saçlarımı tek elimle arkaya itip arkadaki boş yere doğru ilerlemeye başladım.
Az daha oyalansam şoför beni otobüsten kovacaktı herhalde.Bana attığı son bakış bunu doğruluyordu.Bende ona ay götüm bakışı atmıştım ve mutluydum.Tabi bu mutluluğum oturacağım yere bir başkasının oturması ile son buldu.
İsyağğnn...
Omuzlarım kendiliğinden düşerken yolculuğuma ayakta devam etmek durumdaydım.Loned -,-
Çantamda ki kulaklıkları binbir zorlukla çıkarttıp müzik listeden
Sezen Aksu'nun herkes yaralı şarkısını açtım.Sabah beri bir burgunluk hissediyordum tüm bedenim de, boşluk hissi....
Size hissettiklerimi anlatmak istersen sanırım şöyle anlattırdım:
Boşluktasındır hani.
Ne üzüntüyü ne mutluluğu hissedersin.Hissizsindir.
Boş boş bakarsın etrafına.Duygudan yoksun bir şekilde.Bir ağlama hissi gelir.Nedensizce...
O ağlama hissiyle baş başa kalırsın.Sen farkında olmadan teker teker dökülür göz yaşları.Silmeye bile mecalin kalmaz.Durdurmak için uğraşmazsın.Yada içine atmak için.
Gücün bile kalmaz içine atmaya, ruhunu yaralamaya devam etmeye...
Çünkü artık tükenmişsindir, yorulmuşsundur.
Her şeyi içine atmaktan.İçine attığın şeyleri kendine bile anlatamamaktan.
Sonra bir üzüntü dalgası, denizlerde ki dalgaların kıyıya vurduğu gibi hissiz bedenine vurur.Hissiz hislerin tekrar canlanır.Ruhunu yaralar.
Düşünmeye başlarsın 'Neye üzülüyorum ki ben' diye.Neden ararsın.Bulamazsın...
Alışmışsındır üzüntüye çünkü.Üzülecek bir şey olsa bile üzülemezsin.Körelmeye başlar duyguların..
Boşluğunda savrulmaya başlarsın bir sağa bir sola..
Çığlık atmak istersin o çığlık boğazında düğümlenir.Atamazsın.
Yeter artık demek istersin sesin çıkmaz diyemezsin..
Sonra durup ne olacağı varsa olsun dersin hiç bir şeyi umursamamaya çalışırsın.Beceremezsin.Dışa yansıtmazsanda her şeyi umursarsın.Tamam yeter bu kadar duygusallık. Yanaklarımdaki ıslaklığı elimin tersiyle silip biri görmüş müdür diye etrafıma baktım.
Şükür ki cam tarafına bakan yerde duruyordum biri dibime girip yüzüme bakmadığı sürece görmeleri mümkün değil gibi gözüküyordu.
Gözlerime ilişen boş koltukla sinsice sırttım. İlerleyip koltuğun yanına geldiğim zaman ayakkabılarımın burun ucuna değen bir erkek ayakkabısını farkedince kime ait olduğuna bakma ihtiyacı hissettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK BİR KAHKAHA
Teen FictionBaşkaları tarafından değil bir tek o beni sevsin istemiştim. Sevmedi. İmkansızlık üzerimize tünerken yapabildiğim tek şey gözümde ki yaşlarla gülmsemek oldu. Belki yalancı kahkaham yankılandı boş sokaklarda. Aşk bir kahkahaydı. Fakat ne kadar gerçek...