Bölüm 4

63 5 0
                                    

İkinci şok...
Eymen beni,  bana aşık olduğunu itiraf ettiği sokağa getirmişti.
Buraya o günden sonra hiç gelmemiştim.
Aradan iki yıl geçmişti, hala o günkü gibi bomboştu.
O gün bir kaç soytarı vardı.
Bugün onlar bile yoktu.
Bir daha uğramamak üzere terkedilmiş bir yer gibiydi.
Peki beni neden buraya getirmişti?
Benim burada yaşadığım şeyler hiç iyi anılar değildi.
Peki neden hatırlamama sebep olmuştu?
Baktım ona, gözleri düşünceli bir şekilde etrafı izliyordu.
Sonra beni buldu kahve'nin açık tonu olan gözleri.
Oldukça masum görünüyordu.
Tıpkı az evvel evdeki gibi, ama masum halinden sonra bir anda parlamasından korkuyordum.
Evdeyken, şu masum hallerinin ardından bana bağırmaya başlamıştı.
Umarım yine yapmazdı bunu.
Bana anlamlı gözlerle bakarken,
"Hatırladın demi? " dedi.
Hatırlamamak mümkün değildi.
Başımı olumlu anlamda sallamakla yetindim.
Tebessüm etti.
" Peki neden getirdin beni buraya? " dedim dayanamayarak.
Bana anlamayan gözlerle bakarken açıklama yapma gereksinimi duydum.
" Burda yaşadıklarımı tabii ki hatırladım.  Ama istemezdim,  çünkü yaşadıklarım hiçte iyi şeyler değildi. 
Soruyorum sana, gelmemizin nedeni nedir? "
Kahkaha attı, ne yapmaya çalıştığını anlamazken, açıklama yapmaya başladı.
" Senin aksine, buraya gelmek bana en huzur veren şey,  tabii senden sonra.
Sende aksi duygular hissettirmesini istemezdim. Ama bugün bazı şeylere itiraz etmek yerine,  yanımda olman beni çok daha mutlu eder.
Tıpkı evdeki yaptığın gibi.
Bugün ilk kez yanıma geldin, herşeyden önce elimi tuttun, sana sarılmama izin verdin.
Senin kokunu almak, bulunduğun ortamda bulunmak bile beni dünyanın en mutlu insanı yaparken, bu yaptıklarının bana ne hissettirdiğini tahmin bile edemezsin.
Son iki yıldır mutluluğumun tek sebebisin sen.
Sen olmasaydın, beni o tetiği çekmemeye kimse ikna edemez,  o kapıyı açtıramazdı bana. Ama sen,  sana itiraz edemememin vermiş olduğu vicdan azabından yararlanarak, beni büyük bir günahdan kurtardın. Her zaman olduğu gibi sana 'Minnettarım.' Papatya'm.
İyiki Varsın. "dedi.
Tepkisiz kalmayı sürdürmemi istiyordu. Fakat ben pek öyle olacağını düşünmüyordum.
Sonuçta bu sokakta ben bir ilki yaşamıştım. İlk mahrem günahıma sebep olmuştum.
Nolurdu yani o günde okula gitmek için her zaman ki yolu kullansaydım.
Belki de henüz Eymen'in bana olan hislerini öğrenmeyecektim.
O gün, burda ilk kez bir erkekle gözgöze gelmiş, onunla muhabbete sebebiyet vermiştim. O gün burada olanlar bir film şeridi gibi gözümün önünden geçerken o anı yaşar gibi buldum kendimi.
~2Yıl Önce~
"Allahaısmarladık annecim. "
Diye seslendim mutfaktaki anneme.
Kapıyı çekip okul için yola çıktım.
Oldukça erken çıkmıştım bugün. Fırsattan istifade dolaşmak istedim biraz. Mahallenin başına gelince,  yine görmüştüm onu.
Kahverengi olduğu metrelerce öteden belli olan gözlere değdi gözlerim. Oda bana bakıyormuş meğer.
Ben başımı öne eğerek yoluma devam ettim. Yolumu uzatmıştım. Sokak sokak ilerliyordum ki bir an bilmediğim bir sokakta buldum kendimi.
Her halükarda çıkardım ana yola diye düşünürken,
'Allah Kerim' dedim içimden. 
İlerledikçe bitmiyordu şu ıssız sokak.
İlk kez geliyordum, fakat cıvıl cıvıl sokaklara alışan gözlerim bir an tereddüt etmedi değil.
Kimsecikler yok diye düşünürken, bir kaç soytarı olduğunu anladığım insanlar gördüm.  Beni henüz fark etmemişlerdi. 
Allah'tan tek duam ben ana yola çıkana kadar da farketmemeleriydi.
Ben başım önümde hızla ilerlerken, duyduğum sesle oldukça korkuyordum.
"Bakın, mekanımıza kimler gelmiş. "
Demişti,  mahalle ağzıyla konuşuyordu.
'mekanımız' ne ya?
Allah'ım yardım et. 
Diyerek ilerledim sokakta.
Yanındaki bir başka kişinin sesini duymamla,  aramızda pek bir mesafe'nin olmadığını anladım.
Arkamdan geliyorlar!
" Şştt güzelimm, dönsen de gül cemalini görsek. " demişti.
Allah'ım sen ıslah et. 
Nasıl bir bayanla böyle konuşabiliyorlardı? 
Bunların hiç annesi, kız kardeşi yok muydu?
Onlara da aynısı yapılsa çok mu memnun kalırlardı?
Ben kafamdaki soru işaretleriyle boğuşurken, duyduğum ile kanım donmuştu resmen!
"Bi tadına baksaydık bari güzelim."
Artık daha fazla korkmaya başlamıştım. Görüş alanım bulanıklaşırken, istemsizce ağladığımı farkettim.
Göz yaşlarım usulca akarken, ses çıkarmamaya özen gösteriyordum.
Ağladığımı, güçsüz olduğumu bilmelerini istemiyordum.
Biri hızla yanıma yaklaşırken, duyduklarımla arkama dönme isteğiyle doldum.
"Ona dokunursan, kızdan önce sen benim yumruklarımın tadına bakacaksın. " demişti.
Neyseki insaflı birine denk gelmiştim.
Arkamı döndüğümde, o soytarılarında o yöne baktığını gördüm.
Ben o kişinin kim olduğunu seçemezken, soytarılardan biri o kişiye doğru ilerleyerek,
" Sanane oğlum! Sana mı sorcaz kimin tadına bakacağımızı!" demişti. 
Yumruk atmak için hamle yaparken,  o kişi kendini pekala korumuş, kendi yumruğunun tadına baktırmıştı.
Bu hareketiyle soytarı herif yeri boyladı.
Ben gördüklerime inanamazken, açık kalan ağzımı elimle kapatmıştım.
Diğer soytarı duruma müdahale ederken, ona da karşılık vererek arkadaşının yanına yollamıştı.
İkiside yerde,  başı kesilmiş tavuk gibi çırpınırken, ayağa kalkıp koşmaya başladılar.
Ben gözyaşlarımdan ıslanan ellerimi feraceme kurularken, kim olduğunu çözemediğim, ama hayatımı kurtardı diyebileceğim şahıs yanıma doğru geliyordu.
Bu oydu...
Uzun zamandır sürekli karşılaştığım, hatta daha az evvel bile mahallenin başında gördüğüm kahverengi gözlü gençti.
Bana tebessüm ederek yaklaşınca gözgöze gelmemek için başımı önüme eğip ellerimle oynadım.
Ona bir teşekkür borcum vardı.
Fakat, sesim ona namahrem iken nasıl yapacaktım.
Ben düşüncelere dalarken, duyduğum sesle düşüncelerimden sıyrıldım.
"Korkma, güvendesin." demişti.
Yanağımdan süzülen yaşı görmüş olacak ki, eliyle silmeye kalktı.
O elini tenime değdirmeden, ittim onu.
Ne yapmaya çalışıyor bu?
İki centilmenlik yaptı diye,  kahraman mı sanmıştı kendini?
"Ne yaptığını zannediyorsun sen? " diyebilmiştim sadece.
O bana anlamayan gözlerle bakarken, ben hızla orayı terk etmeye koyuldum ama,  bu hareketim onu açıklama yapmaya zorlamış gibiydi.
" Ben sadece, korkmaman için.. "
dediği sırada kestim sözünü.
" Centilmenlik yaptın diye, süper kahraman olmadın. Ve bu yaptığın, bana dokunabileceğin anlamına gelmez."  dedim.
Son derece sinirlenmiştim.
Ben tekrar, ilerlemeye koyulurken,  bu kez arkamdan gelip koöumu tutarak gitmemi engellemişti.
Ben az önce yaptığım uyarıya rağmen bu yaptığına tepki gösterecekken,  konuşmaya başladı.
"Sus ve sadece beni dinle." dedi.
Bende dediğini yaptım fakat gözüm hala kolumu tutan elindeydi. Rahatsız olduğumu anlamış olacak ki, kolumu bırakıp konuşmaya başladı.
"Amacım seni korkutmak, veya zarar vermek değildi. Bunu sana yapacak en son kişiyim, emin ol. " dedi.  Kendinden emin bir tavırla.
" Sen kimsin ki,  bana zarar verecek son kişi olduğunu iddia ediyorsun? Erkek değil misiniz, hepiniz aynısınız.
Heleki sen!
Hergün evinden başka bi kızla çıkan sen, beni ne diye onlar gibi görmeyesin ki?  Niye zarar vermek istemeyesin?
Herşeyden önce ben sana ne diye inanayım? Az önce yaptıkların için mi? " diyerek tersledim onu.
Biraz fazla sert kaçmış olacak ki gözleri düştü, elleriyle uğraşmaya başladı. Ve açıklama bekleyen bana, cevabımı verdi.
" Haklısın, bana ne diye inanasın ki!
Ben kimim ki.  Ama şunu bilmeni isterim,  ben sana asla zarar vermem. 
Ve sen benim gözümde o ucuz, iki göz atmaya herşey verebilecek kızlardan değilsin, olamazsın.
Senin bırak elini, gözlerin bile bir erkeğin gözüne değmemişken, benim seni o kızlarla bir tutacağımı sakın düşünme.
Sen onlardan çook farklısın. Bu zamanda bulunamayacak, istisna kızlardan birisin."dedi.
Söyledikleri beni oldukça şaşırtmıştı.
Peki bunları nerden biliyordu?
Sormaya yeltendiğimde gözlerimiz buluştu, gözleri yakından çok daha güzeldi.
"Sen tüm bunları nerden biliyorsun? " demiştim.
Gözlerim hala gözlerindeyken, ne kadar süredir gözgöze kaldığımızı hesaplamaya koyuldum.
Çok kızmıştım kendime,  bu hataya bunca zamandır düşmemişken, şimdi nasıl yapardım böyle bişeyi?
Kendime kızmakla meşgulken konuşmaya başladı.
"Daha neler biliyorum, tahmin bile edemezsin... " dedikleri benim kendimi sorgulamama sebep olurken, konuşmaya devam etti.
"... Sırf teneffüslerde, koridorlar kalabalık olduğu için, bir erkekle çarpışabilme ihtimalini düşünerek, derste hocadan izin alıp ihtiyaçlarını o zaman karşıladığını biliyorum mesela.
Yada, çıkışta izdiham olan merdivenlerde farketmeden biriyle gözgöze gelmeye korktuğundan, namazını kılıp okulun boşalmasını beklediğini.
Birde Annen markete gönderdiğinde, marketcinin sana olan ilgisini bildiğinden, seni gördüğünde duyduğu heyecan vasıtasıyla günaha ortak olmak istemediğinden mahalledeki çocuklardan rica edip mahalle başında gelmelerini beklediğini biliyorum. Bunlardan sana yüzlercesini daha sayabilirim. "
dedi.  Beni çok şaşırtmıştı.
Tüm bunları nereden biliyordu?
" Soruma cevap alamadım henüz? " diyerek hala cevap beklediğimi belirttim.
Cevap gecikmedi.
" Bir erkek bir kadınla ilgili neden bu kadar bilgiye sahiptir? " diye soruma soruyla cevap verdi.
Neden?
Heleki bu hergün başka biriyle olan bu adam benimle ilgili neden bu kadar bilgiye sahipti?
Acaba sıradaki oyuncağı ben miydim?
Ben düşüncelerimin kesin öyle olduğunu düşündüğümden,  bir an içimde kötü bir his oluştu ve ben ona tokat attıp arkamı dönüp ilerledim.
BEN, ONA 'TOKAT ATMIŞTIM'
Üçüncü adımımı atmıştım ki, duyduğum şeyle hayatımın ilkini yaşadım.
"O kişiye deli gibi Aşık olduğundan.. " demişti.
İşte o günden bu yana uğraşmaya başlamıştım Eymen bey ile.
~~~~~~
Eymen'in beni dürtmesiyle sanki bir kabustan uyanmıştım.
" Ne oldu Papatya'm? Eğer istersen hemen gidebiliriz burdan. " deyince, bugün yaşadıkları geldi aklıma,  sanırım bugünlük beyefendiye yardımcı olmam gerekiyordu.
Ve onu kırmayarak,
" yoo hayır,  durabiliriz biraz daha. " diyerek reddettim dediğini.
Sevinmiş olacak ki,  sıcak bir tebessüm etti.
Anlattıklarına bakılırsa, son kaç aydır yaşadıkları hiç iyi şeyler değildi. Zor bir süreç geçiriyordu.
" Bu yıl yine beraberiz. " dedi.
Anlamadığımı belli eden bir bakış atarken, açıklamaya koyuldu.
" Ben geçen yıl mezun olmadım, bu yıl lise 4'ü tekrar okuyacağım. Yani burda, yine seninle aynı lisede." dedikleri bugün alışık olduğum bir his uyandırmıştı içimde.
'Şok oldum'
Yani bu antalya'ya geri dönmeyecek miydi?
Ailesinden uzak olmak istiyordu, yaşadıklarından dolayı.
Uzak olmak için burayı seçmişti yani. Antalya'daki bir okulda okumayacaktı.
Sevinsem mi üzülsem mi bilemedim.
"Nerede kalacaksın?  Babaannende mi? "
Başını olumsuz anlamda sağa sola sallamıştı.
" Ev tutacağım, tek yaşamak en iyisi. " demişti.
Peki annesi babası?
Yani babası o kadınla yaşarsa Eymen annesini yalnız mı bırakacaktı?
" Annen ne olacak? " dedim.
" Kendisi bilir. Umrumda değil. " demişti.
Böyle konularda karışmamak en doğrusuydu.
Bende yalnız bir eve çıkmak istiyorum bir kaç aydır. Ama aileme nasıl bahsedeceğimi bilmiyordum.
Bu kez ben muhabbet konusu açtım, konuşmaya başladım.
" Biliyor musun? Bende bir kaç aydır, ayrı bir eve çıkma hayalleriyle doluyorum.
Fakat, ailemin kabul etmeyeceğini bildiğimden, bahsedemiyorum. Üniversite'den önce, ayrı bir evde yaşamak neymiş, öğrenmek istiyorum. "
Dediklerim onun 32 diş sırıtmasına sebep olurken, ona anlamayan gözlerle baktım.
Sonunda konuşmaya başladı.
" E sen direk benimle beraber yaşa, hem birbirimize yardımcı falan oluruz. " demişti.
Alay ettiği sırıtmasından belliydi." Dalga geçme Eymen! Şurda ciddi bişey söylüyorum. "
Benim ciddi ifadem hoşuna gitmiş olacak ki tatlı bir tebessüm etti.
Yanaklarımın kızardığına emindim.
" Biliyorum güzelim, ama benim bu söylediklerim sana alay gibi gelse de tahmin edersin ki,  ben böyle birseyi gönülden isterim. Seninle evlenmeden önce beraber yaşamanın nasıl birşey olduğunun provasını yapmış oluruz. Fena mı? " demişti yüzündeki çarpık gülümsemesiyle.
Ben son derece uyuz olurken bu söylediklerine,  o kahkaha atmaya başladı.
" Eymen, kes şu saçmalığı yoksa... "
Susmuştum, çünkü tehdit eden bir tavırla konuşmuştum.
Kaşları çatıldı.
" Yoksa ne? " demişti.
"... yoksa hiç konuşmam bir daha." diyerek aksi havayı dağıtmıştım. Bunu başardığım tekrar yüzünde beliren çarpık gülümsemesinden belliydi.
"Ne var yani?  Konuşuyoruz işte ne güzel, geleceğimize bir adım atmış oluruz. Anlaşıp anlaşamadığımızı test ederdik. Hem gözlemlerime bakardım, ne kadar uyumlu bir eş olursun bana diye. " şu son söylediği beni çileden çıkarınca, susmadım.
" Nerden eşin olacakmışım ben senin yaa! Benimle ilgili benim hoşuma gitmeyen şeyler konuşmayı kes! Evlilik, seninle olacaksa...  Çook uzak desene bana. "
Sinirlenmişti. Umrumda değildi. O beni çileden çıkarınca iyi miydi?
" Niye uzak olsun ki? Ben yıllardır bunun hayaliyle yaşıyorum. O gün geldiğinde  bu laflarının hesabını tek tek vereceksin. "
Çok emin konuşuyor, acaba olabilir miydi böyle bir şey.
Amaann Papatya! Yine başladın saçmalamaya.
Ben iç sesime hak verirken, arabanın çalışmasıyla kendime geldim.
" Nereye gidiyoruz? " o kadar sinirli görünüyor ki soruma cevap vermeyecek diye düşünürken aldım cevabımı.
"Sahile, havası iyi gelecektir."
"Ama benim eve dönmem... "
Lafımı kesmişti.
" Lütfen Papatya, bari bugün yapma.
İlk kez, benimle ben zorlamadan muhabbet ediyorsun. Ben zorla çekiştirmeden, benimle geliyorsun. Bozma şu anı lütfen. Ben hava kararmadan seni eve bırakırım söz, ama yalvarırım bugününü bana bağışla. "
dediğiyle düşünmeden edemedim. Kötü bir gün geçirdi ve ben ona yardımcı olmak, onun yanında olmak için gelmiştim. 1-2 saatin lafı olmaz diye düşünerek, başımı olumlu anlamda salladım.
" Canımsın beee! " dediği sebepsizce yüzümü güldürmüştü. Ardından devam etti.
" Bak şimdi rastgele bir müzik açacağım. Ve benimle zorlamadan geçirdiğin ilk günün şerefine onu şarkımız olarak ilan edeceğim. " dediğine şaşırmadım.
Eymen, severdi böyle şeyleri belliydi.
Bu yüzden tepkisiz kalmayı tercih ettim. Radyoda hangi müziğin çıkacağını bende merak ediyordum doğrusu.
Düğmeye bastı. Yayın gidip gelfikten sonra, dj konuşmaya başladı.
" Bu şarkı, sevipte karşılık alamayanlara gelsin." bu göndermeyi tam olarak Eymen'e yapmıştı.
Gülmeden edemedim. Eymen'e baktığımda oda bana bakıp gülüyordu.
'radyo bile anladı sen anlamadın' der gibi masum hallere büründü sonra.
Müzik başlamıştı.  Sözleri önemliydi, merakıma yenik düşerek sözleri içimden tekrar etmeye koyuldum.
'Çok kolay dedin, inandım bende.
Dur!  Dinle dedin, kulağım sende.
Bir dünüm, bir günüm, birde umudum.
Sen misin?  Tut biraz, ellerin nerde?
Bir gün, bir gün nasibimse yarim ol gel.
Geceler, üşütür düğüm olmuş sevdam, çöz gel.
Bi nefes, uzağız hadi nolur sevdam ol gel.
Ölürüm, ölürüm o bakışlarına.."
Eymen'le gözgöze gelmiştik. 
Müzik içime işlemiş gibi Eymen'in gözlerine odaklanmıştım.
Durumun son anda farkında olmuş başımı önüme eğmiştim. 
Kesin kızardım!
Düşündüm de, bugün ne çok gözgöze gelmiştik.
Normal birşeymiş, helalmiş gibi, hiç kaçırmamıştım bugün gözlerimi.
Eymen, müziğin son sözünü söylemiş, eklemişti.
"Ölürüm o bakışlarınaa.
Vaayy iyi müzik yapmış gerçekten. Çok sevdim, yada seninle artık şarkımız olduğundan bu kadar beğendim." sebepsizce utaniyordum, utandırıyordu.
"Peki ya sen?  Beğendin mi? "
Doğrusunu söylemek gerekirse, gerçekten beğenmiştim.
Peki ona beğendiğimi söylersem, yanlış anlamaz mıydı?
Yani bu Eymen'in deyişiyle 'şarkımız' olsun demesine tepki göstermemiştim.
Bugün ona pek sert davranmamıştım.
Bu durum onda yanlış bir etki yaratır mıydı acaba?
Yani ona karşı birşeyler hissettiğimi falan düşünür müydü?
O benden cevap beklerken, yalan söylemenin bi manası yoktu.
Bu yüzden başımı olumlu anlamda salladım.
Tekrar sıcak bir tebessüm etti.
Gülmek ona çok yakışıyordu.
Hakkını vermek lazım, kusursuz bir çocuktu.
Her kızın hayatında isteyebileceği bir tipti.
Fakat venim değil. 
Yani ben hayatımda kimseyi istemiyordum, kendimi helalime saklıyordum.
Acaba helalim de benim için kensini kızlardan sakınıyor muydu?
İnşAllah...
"Sanırım Papatya'mızı eve bırakma vaktimiz geldi. " dedi. Gerçekten söz verdiği gibi hava kararmadan eve bırakacaktı.
Arabayla sahilde kısa bir tur atarken,  evime doğru sürmeye başlamıştı.
" Eymen, bu birlikte vakit geçirme işi bana da iyi geldi.  Teşekkür ederim. Fakat, bundan sonra böyle olur mu söz veremiyorum. Bugünkü amacım seni o kötü yoldan çekip almaktı.  Ben mani oldum, fakat bir daha böyle bir şeye kalkışır mısın bilmem. Doğru olmadığını anlattım sana, ne kadar etkiledim seni bilmiyorum ama sakın,  ne olursa olsun intihar kelimesini dahi aklından geçirme. Senin gibi güçlü, her zorluğa karşı dimdik ayakta duran bir gence hiç yakışmıyor. " söylediklerimle bana tebessüm edip minnettar bir bakış attı.
Bu beni mutlu etmişti.
Eve yaklaşırken," İyiki Varsın Papatya'm.
İyiki seviyorum seni. Bana bu hayatta doğru yolu gösterecek insan olarak gönderilmişssin.  Dilerim Allah'ım ileride helalim olacağın yaşlara geldiğinde seni bana bağışlasın, başkasına yar etmesin. Sen flört edilecek değil,  evlenilecek kızsın. Ben seni üniversiten bitip, evlilik düşüneceğin zamana kadar beklerim."demişti.
O böyle konuşunca midemde kelebekler uçuşuyor, kalbim olduğundan hızlı atıyordu.
Malum alışık değildim böyle sözlere.
Ona karşı birşeyler hissettiğimden değildi yani bu kıpırtılar.
Evin önüne geldiğimizde, komşuların görüp yanlış anlamaması için hızlı davranmıştım.
Oda ne yaptığımı anlamış olacak ki, anlayışla karşıladı.
"Allah'a emanet ol. Kendine çok iyi bak ve hiçbir şeyi kafana takma. Sen güçli bir gençsin.
Tüm bu olanların se yıkmasına, yıldırmasına izin verme. Buda senin imtihanındır. Rabbine bol bol şükret. " dedim.
" Teşekkür ederim, iyiki varsın. Sende Allah'a emanet ol " dedi ve ben arabadan inip eve doğru ilerlerken oda kimseye görünmemek için arabayı sürerek, uzaklaştı mahalleden.
Eymen'i atlattık atlatmasına da, annemlerin soru yağmurunu nasıl atlatacaktım onu düşüneyim..
.....
Yeni bölüm kısa zamanda geldi.
Bir bölümün daha sonuna geldik fakat ben şu vote durumundan hiç memnun değilim. 😣
Hikayemi mi beğenmediniz? 😔
Eğer varsa böyle birşey özelden mesaj atın, bileyim sıradan olduğunu.
Mesaj atıp fikirlerinizi beyan etmeniz beni oldukça mutlu eder. 😋
Yeni bölüm'de görüşürüz inşallah.
En güzel'e emanetsiniz.  👋💞

PAPATYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin