Sanırım oracıkta uyuyakalmıştı.
Göğsümde.6 saat sonra evimize gitmeye izin vermişlerdi.
Şunu farkettim ki Kaliva yavaş yavaş iyileşirken ben de yavaş yavaş iyi oluyordum, sinirlerime o kendine gelince o benimle konuşunca ancak hakim olabiliyordum. Ben ona aşığım. Sen ona aşıksın Selim.Meleğim yavaşça kımıldanmaya başladı bedenimde. Onun kıpırtısı bile dünyaya bedeldi, mutluluk veriyordu. Yavaş yavaş kafasını kaldırdı ve göz göze geldik. Ona hafifçe gülümsediğimi farkettim.
" Sen bu kadar şapşal mısın gerçekten ?" Diye sordu bitkin,yorgun ve en kısık ses tonuyla. Gözleri de kapanıyordu sürekli. Daha iyileşmedi meleğim.
Onun suratına daldığımı hissettim ve Kaliva yi daha fazla cevapsız bırakmamak için kendime gelerek: " Aa evet şey sanırım Hayır. Yani sen öyle diyorsan şapşalımdir. Ama değilim. " Sonunda pes ederek " Ahh. Peki prenses. Dediğin gibi olsun. Sen iyi misin ?"
Bana aptal aptal bi müddet baktıktan sonra elimi hafifçe sıktı ve " Evet kocaman adam." Diyip muzip bir şekilde bana gülümsedi. Onu tanıdığımdan beri bana ilk defa ' Kocaman adam ' diye hitap etmişti. Bunu hastalığına ve iyileşme dönemine vererek hemen sıyrıldım bu düşünceden. Elimi sıkmasına karşılık verdim.
Huzur dolu, yumuşacık eli...
Bana " Omzunda uyuyacağım. Hemen bana omzuna getir. " diyince şaşırdım bi an da ama bu O idi. Bu denli kaba konuşmasıyla bile nazikçe görünen bi prenses. Sen benimsin işte, benim kızım.
Bu sırada omzuma vuruyordu. Hemen ona itaat ederek bedenimle birlikte onun yastığına başımı koydum. Küçük bir kısmına. O'da omzuma yetişince bana ufacık gülümseyip başını tekrar omzuma koydu. Ne tatlı kızıl saçlım, gözlerine baktığım da doğayı unuttuğum. Ne güzelsin prensesim sen. Rabbim sen onu başımdan, bizi birbirimizden eksik etme.
Günler ben böyle dua ederek ve Kalıva nin yeni hareketlerine alışmaya çalışarak geçti. Evet aslında ciddi manada zordu bunlar. Ama gayret,sabır...
Tolga aklımdan bi saniye bile olsun çıkmıyorsun kardeşim. Nasıl olur da bu kadar haber almadan durabildim ben. Ah salak Selim ah. Ulan gitsene, yardım etsene kardeşine. Ama bırakmıyorsun sevdiğini. Gidemiyorsun onu bırakıp. Bir de ben gidersem yıkılır bu sefer bünyesi kaldırmaz ölür.
Ne diyorum ben ya. Tabi ki seni bırakmayacağım Kalivam. Ölümüne sebep olamam. Bunu yapamam.
Ama Tolga umarım iyisindir kardeşim.
Beni bu daldığım düşüncelerden uyandıran meleğimin sesi.
" Hey. Sen iyi misin niye dalıp gittin öyle ne düşünüyorsun, ahh gören de bi derdin var sanacak ya baksana ben buradayım."
Dedi. Hiçbir şeyi hatırlamıyordu gerçekten. Buna zaten alışıyordum.
Sanırım ona cevap vermedim ki bana tekrar: " Ben kime diyorum Selim. Kocaman adamım tam 5 gündür böylesine sen ve 2 gün önce de odaya girip dakikalarca beni içeriye almadın bunu da unutmuyorum. Sen bana hangi konu da yalan söylüyorsun ve seni bu kadar üzen ne ? Eger sorun hala bensem baksana ben çok iyiyim hatta dün sabah erkenden koşuya bile çıktık annemle. Sen hala neden böylesin anlamıyorum ki." Dedi üzülüp başını önüne eğerek.Bi dakka ya bu kız nasıl olur da annesiyle yürüyüşe çıktım diye biliyor kendisi tüm gece uyumadim ben hep onun basindaydim. Nasıl olur da annemle yürüyüşe çıktım diyebiliyor. Inanamiyorum öyle sanıyor.