''Tamam.'' Dediğinde kafamı kaldırıp ona baktım. Onun sesiyle kendime gelmiştim. Yaklaşık on beş dakikadır konuşmuyorduk ve beklemediğim bir anda konuştuğunda neden bahsettiğini anlamadım. ''Ne tamam?'' ''Avukatın olmayı kabul ediyorum.'' ''Eğer kendini bunu yapmak zorunda hissediyorsan benim için önemli değil. Sanırım kendime yeni bir avukat bulabilirim. Seni zorlamak istemiyorum.'' ''Benim için sorun olmayacağına inanıyorum Sophia.'' ''Bunun için ne kadar çok teşekkür etsem az Alexander. Eve gidince Logan ile konuşacağım. Gitsem iyi olur hem Leslie'ye söylediğim zaman doldu bile. Logan ile konuşunca seni ararım.'' Cameron'la birlikte ön bahçeye doğru ilerlerken Leslie kapıyı açtı. Kızın iyi bir zamanlaması vardı. ''Ah, bende size bakmaya geliyordum. Konuşmanız bitti mi?'' Nasıl bir soruydu bu? ''Burada olduğumuza göre? Her neyse Alexander hoşça kal.'' Leslie hafif şaşırarak bana baktı ''Alexander kim?'' Bunu söylediğinde hiç çekinmeden kahkaha attım. ''Alexander benim ikinci adım Leslie. Bunu bilmemene inanamıyorum.'' Cameron ona kırgın bir şekilde sitem ettiğinde ben gülmeye devam ediyordum. Bu sırada Leslie kafasını iki yana sallayarak içeri girmişti. Cameron'a sarıldım. Sarılışıma anında karşılık verdi. ''Görüşürüz Sophia.'' Bahçe kapısından çıktığımda ona dönüp el salladım.
Eve geldiğimde Logan'ı evde bulamadım. Onu aramayı düşündüğüm birkaç saniyede saçmaladığımı fark ettim. Büyük ihtimalle şirketteydi veya yine avukatıyla buluşup beni sıkıştırma planları yapıyorlardı. Odama çıkıp kendimi yatağıma bıraktım. Üzerimden büyük bir yük kalkmış gibi hissediyordum. Cameron artık avukatımdı. Ve o her ne kadar eskisi gibi olamayacağımıza inansada ben onunla aramızı eskisi kadar iyi yapmak için çabalayacaktım. Canım sıkıldığında telefonuma uzanıp Matthew'u aradım. Onun açmasını beklerken tırnaklarımdaki ojelerle uğraşıyordum. ''Sophia?'' ''Hey, nasılsın?'' ''İyiyim sen?'' ''Bende iyiyim.'' Aramızda kısa bir sessizlik oluştu. ''Ben buluşmak ister misin diye sormak için aramıştım.'' ''Tam zamanında aradın.'' Dedi kıkırdayarak. ''Neden?'' ''Babam beni şirkete götürmeye çalışıyordu. Artık elimde bir bahanem var.'' ''Pekala, seni almamı ister misin?'' ''Çok iyi olur.'' ''Birazdan orada olurum.'' ''Tamam, görüşürüz.'' ''Hoşça kal.'' Telefonu kapattığımda hızlıca uzandığım yerden kalkıp saçlarımı düzelttim. Eve uğramak şu an pek mantıklı gelmese bile onu alacağımı söylemiştim bu yüzden hızlıca evden çıktım.
Arabamı annemlerin evinin önüne park ettiğimde aşağı inmesi için Matthew'u aradım. Büyük ihtimalle babam evde değildi ama şu an için annemle de karşılaşmak istemiyordum. Henüz bir şeyden haberleri yoktu ama her an olacakmış gibi geliyordu. Bunun düşüncesi bile içime inanılmaz bir korku hissettiriyordu. Matthew kapıyı çarptığında yerimde sıçradım. ''Bir kere olsun ortama normal bir şekilde giremez misin?'' ''Hayır.'' Dedi kıkırdarken. ''Beni dışarı çıkarmanın herhangi bir özel nedeni var mı?'' Ona söyleyip söylememekte çok emin değildim. O da annemlerin baskısından en az benim kadar memnun değildi fakat bunu onlara anlatıp anlatmayacağından emin değildim. ''Bilmiyorum,'' dedim kısaca.
Arabayı bir pizzacının önüne park ettim. Matthew pizzasını seçmekle uğraşırken ben onu seyrediyordum. Biraz sonra kafasını kaldırıp bana gülümsedi. ''Sen ödeyeceğin için en pahalısını ve en çok malzemeli olanı seçtim,'' dedi elindeki menüyü başımızda bekleyen garsona uzatırken. Omuz silktim. ''Önemli olmayacağını biliyorsun.'' Etrafı seyretmeye başladığımda hala ona söyleyip söylemeyeceğimi düşünüyordum. Telefonum cebimde titremeye başladı. Hızlıca onu aldım. ''Kim arıyor?'' ''Logan,'' dedim yüzümü buruşturmadan hemen önce. O da gözlerini devirdiğinde yaptığına güldüm. ''Logan?'' ''Evde geldim ve sen neredesin?'' ''Matthew'la dışarıdayım. Bir şey mi oldu?'' ''Hayır, sadece genelde evde oluyordun. Neyse, tamam. Hoşça kal.'' Benim bir şey söylememe izin vermeden telefonu yüzüme kapattı. ''Aptal,'' diye mırıldandım sinirle. ''Ne oldu?'' ''Yüzüme kapattı.'' Kıkırdadı.
Pizzalarımız geldiğinde Matthew başlamak için bir saniye bile geçirmemişti. Bense öylece önümdeki pizzaya bakıyordum. ''Matthew,'' dedim en sonunda ona söyleme kararı aldığımda. Kafasını kaldırıp bana baktı fakat ağzı dolu olduğu için konuşmadı. ''Ben birkaç gündür Cameron'la görüşüyorum.'' ''Ne?'' ''Bak anlatacaklarım aramızda kalacak tamam mı?'' ''Ne zaman konuştuklarımızı birilerine söyledim?'' beni anlattıklarımı söylemekle tehdit ettiği zamanlar aklımdan geçti fakat sonunda kimseye bir şey anlatmamıştı. ''Onunla neden görüştün?'' ''Onu avukatım olması için ikna etmeye çalışıyordum ve oda kabul etti.'' ''Yine şu hastalarından biri için mi? Bu kaçıncı tanrı aşkına, Sophia?'' ''Hayır, hastalarım için değil.'' Gözlerimi kaçırdım. Şu an bunun geri dönüşü olmayacağını biliyordum. ''Biz Logan ile boşanıyoruz Matthew.'' Gözlerini büyüttü fakat daha sonra şaşkın ifadesi yok oldu. ''Aman Tanrım.'' Kocaman gülümsediğinde bende gülümsedim. ''Şu an senin adına ne kadar mutlu olduğumu tahmin edemezsin.'' ''Matthew, lütfen annemlere söyleme. Biliyorsun eğer duyarlarsa izin vermeyecekler.'' ''Asla söylemeyeceğim ve sonuna kadar seni destekleyeceğim.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lawyer // Cameron Dallas
Teen Fiction"Zaten başka ne düşünebilirdim ki. Arkadaşlık olayı yalandı değil mi? beni sadece bunun için aradın. Babana bir şey söylemeye hakkın yok Sophia çünkü sende ondan farklı değilsin."