Saçımı düzelttikten sonra dikkatlice aşağı indim. Annem çoğunlukla gittiğimiz her yere topuklu ayakkabılarımı giydirse de ben hala bunlara alışamamıştım. Televizyonun karşında uzanan Logan'ı es geçmeyi planlıyordum ama onun sesiyle olduğum yerde durup ona döndüm. ''Nereye gidiyorsun?'' Gözleri baştan aşağı beni süzerken sordu. ''Neden seni ilgilendiriyor?'' ''İste ya da isteme. Kağıt üzerinde hala eşinim.'' Umursamazca omuz silktim. ''Şimdi nereye gideceğini söyle.'' Onun bu gereksiz sorularından kaçamayacağımı biliyordum. ''Cameron'la buluşacağım'' Büyük bir kahkaha attığında buna anlam verememiştim. ''Dallas olanla mı?''
Kafa salladığımda ayağa kalktı. ''Bir yere gitmiyorsun.'' ''Logan buna karışamazsın.'' Kapıyı açtığımda kolumu sıkıca tuttu. ''Onunla neden buluşacaksın?'' ''Sadece konuşacağız. Biz onunla arkadaşız.'' Yani ben öyle umuyordum. ''Bundan emin misin?'' ''Logan ben gidiyorum ve sende ne yapıyorsan yap.'' Kolumu bıraktığında evden çıktım. Zaten geç kalmıştım ve Logan'da buna katkıda bulunmuştu.
Arabayı restoranın önüne park ettiğimde hızlıca indim. İçeri girip onu aramaya başladım. Sıkılmış bir şekilde telefonuyla uğraşıyordu. Büyük adımlarımı oturduğu masaya yönelttim. ''Merhaba.'' Kocaman gülümseyerek ayağa kalktı. ''Merhaba.'' Bana sarıldığında buna anlam veremesemde bende ona sarıldım. ''Sonunda gelebildin,'' dedi kabaca. Eğer hala gülümsemiyor olmasaydı onu ciddiye alabilirdim ama gülümsüyordu. ''Nasılsın?'' Dedi olağanüstü bir kibarlıkla. Sanırım şu an dün yaptığı hatayı düzeltmeye çalışıyordu. Bu Cameron'un gözünde fazla kaba bir hareketti. O her zaman hatalarını düzeltmeye uğraşırdı. Bende kendini iyi hissetmesi adına ''İyiyim. Ya sen?'' diye rahat bir şekilde cevap verdim. Sanırım doğru bir hareket yapmıştım çünkü yüzünde oluşan bir rahatlama vardı.
Garson menüyü getirmişti. Cameron'ın menüyü alırken sağa sola sallanmaya başladığını fark ettim. Menünün ilk sayfasını açtıktan sonra ona doğru baktım. ''Tuvaletin gelmiş gibi duruyorsun. Ne oldu?'' Cameron'ın gülümsemesi daha fazla arttı. ''Bugün davalarımdan birini kazandım ve kadının ailesi çok mutlu oldu. İnsanları gülümsetebilmeyi seviyorum.'' Onunla birlikte bende gülümsemeye başladım. ''Senin adına çok sevindim Cameron.'' Garson yeniden geldiğinde siparişlerimizi verdik. Yavaşça parmaklarımla oynamaya başladım. Bir şekilde konuya girmem gerektiğini biliyordum fakat bunu nasıl yapacağımı bilmiyordum. ''Şey, Cameron sevgilin nasıl?'' Sorduğum saçma soruya kendimde şaşırsamda bozmadım. Bakışlarını bana çevirdiğinde ''gayet iyi ama neden şimdi böyle bir soru sordun?'' dedi kaşlarını çatarak. Zorla gülümsediği çok belliydi ''Bilmem sadece dün sen birden gidince merak ettim.'' Garip bir cevap olmuştu fakat kurtarabildiğim için memnundum. ''Peki, Logan nasıl?'' Adını duymak beni rahatsız etsede ona belli etmemeye çalıştım. ''Gayet iyi.'' Dedim. Onun gibi zoraki bir gülümsemeyle. Yemeklerimiz geldiğinde Cameron çatalını alarak direk yemeğe başlamıştı ama ben yemeğimle ilgilenmedim.
''Cameron biz Logan ile boşanıyoruz.'' Direk söylemek sanırım benim için en iyisiydi ama onun için iyi olmuşa benzemiyordu. Gözlerini sonuna kadar açarak bana baktı. Bu sırada çatalını bırakmıştı. ''Nasıl yani?'' ''Duydun işte biz boşanıyoruz.'' Kendimi garip hissetmiştim. İşler iyi gideceğe benzemiyordu. ''Peki, neden? Mutlu olduğunuzu sanıyordum.'' ''Hayır, Cameron biz mutlu değildik. Biz sadece ailelerimizin iş ortaklığı için zorla evlendirildik. Logan'ın bana daha önce yaptığı hatalarda olmuştu fakat babam sürekli geçiştirdi. Ortaklıklarının garantisi için bize ihtiyaçları vardı. Ama bu yaptığını unutamam. Bu sefer babamın bunu geçiştirmesine izin vermeyeceğim.'' Hala şaşkın gözlerle bana bakıyordu ''Ama bu çok saçma.'' Haklıydı ama yapabileceğimiz bir şey yoktu. ''Babam çıkarı için her şeyi yapabilecek bir insan Cameron.'' Kafamı iki yana sallayarak tabağımın kenarıyla oynamaya başladım. Konuya hala tam olarak girmemiştim. ''Tanrım, üzgünüm Sophia. Senin için böyle olmasını istemezdim.'' Şu an tam sırası olduğunu fark ettim. ''Cameron, aslında ben bu konuyu öylesine açmadım. Senden bir şey isteyeceğim.'' Kaşları çatılmıştı.
''Sophia umarım benden düşündüğüm şeyi istemeyeceksindir.'' Düşündüğüm gibi işler iyi gitmiyordu. ''Avukatım olmanı isti-'' ''Zaten başka ne düşünebilirdim ki. Arkadaşlık olayı yalandı değil mi? Beni sadece bunun için aradın. Babana bir şey söylemeye hakkın yok Sophia çünkü sende ondan farklı değilsin.'' Söyledikleri canımı acıtıyordu. Bunun ardından sertçe ceketini alıp ayağa kalktı. ''Cameron lütfen.'' Bana baktı. ''Bir daha sakın beni arama.'' ''Lütfen, dinle beni. Amacım gerçekten o değildi. Tamam, arama sebebim oydu fakat sonra fikrimi değiştirdim yani gerçek-'' ''Daha fazla uğraşma. Umurumda değilsin.'' Bu en ağırıydı. İşin sonu hiç iyi bitmemişti. İstediğim son bu değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lawyer // Cameron Dallas
ספרות נוער"Zaten başka ne düşünebilirdim ki. Arkadaşlık olayı yalandı değil mi? beni sadece bunun için aradın. Babana bir şey söylemeye hakkın yok Sophia çünkü sende ondan farklı değilsin."