Pinhani - Nehirler Durmaz
''Seni duyamıyorum.'' Ağrıyan bacaklarımı koltuğa uzatırken derin bir nefes aldım. ''Sesli konuş biraz.''
''Konuşamam salak herif.'' Jongdae telefonun ucundan homurdandığında, gözlerini devirdiğini görmesem bile biliyordum. ''Sesimi yükseltirsem uyanır.''
''Bu cesaret uzakta olduğun için mi geliyor bilmiyorum ama düzgün konuş serseri.'' Ağzımın içerisinden homurdanarak ona eşlik ettim ve derin bir nefes aldım. ''Ne zaman dönüyorsunuz?''
''Bizim keyfimiz yerinde şekerim.'' Neşeli bir şekilde şakıdı ve hafifçe güldü. ''Bir süre daha buralardayız, kendi yalnızlığının peşine düş sen, bizim değil.''
''Hah.'' Ukala bir şekilde güldüm ve kayarak başımı koltuğa yasladım. ''Sessizliğin tadını çıkar demek istedin sanırım, uzun zamandır bu kadar huzurlu hissetmemiştim.''
''Eminim.'' Jongdae tatsızlaşan bir sesle derin bir nefes aldı, kumaş hışırtıları sustuğunda, oturduğunu anladım. ''Bu yüzden mi sesin bir avuç dolusu çakıl taşı ağzındayken dakikalarca konuşmuşsun gibi geliyor?''
Hafifçe yutkunurken televizyonun sesini kıstım. ''Ne saçmalıyorsun?''
''Dökül diyorum.'' Jongdae, bıkmış bir sesle söylendi ve devam etti. ''Sorun ne? İş yerinde mi bir şey oldu?''
''Bir şey olduğu yok.'' Ceketimin fermuarıyla oynarken tatsız bir şekilde homurdandım ve derin bir nefes aldım. ''Bilmiyorum, yani olmaması gerekiyor, sanırım.''
''İçince dökülüyorsun zaten ne varsa.'' Ağzının içerisinden homurdandı ve güldü. ''Özledin mi bizi?''
''Niye özleyeyim seni?'' Terslenerek olduğum yerde döndüm ve yüzümü koltuğa saklarken derin bir nefes aldım. ''Bunu sana kesinlikle itiraf etmeyeceğim ama gitmenize izin vermek iyi bir fikir değilmiş. Ne zaman aklına uysam pişman oluyorum.''
''Aşkım, aşkım, aşkım.'' dedi gülerek, bu esnada başını salladığını bildiğimden ben de güldüm. ''Kokumu özlediğin için tişörtlerimi giydiğini biliyorum.''
''Nefret ediyorum senden.'' Gözlerimi devirerek homurdandım ve güldüm. ''Berbat bir erkek kardeşsin.''
''Kıçımın yolunda ölen insanlar var.'' Gülerek ukala bir sesle söyledi ve gülmeye devam etti. ''Sen sevmesen de olur.''
Bir süre daha ona eşlik ederek güldüm ve özlediğimi düşündüm, henüz beş gün olmuştu ama ikisini de çok özlemiştim. Hissettiğim yalnızlık yersizdi, sabah hiçbir şey olmamış gibi uyanacaktım, tüm dünyanın bana sırtını döndüğü falan yoktu, bu aptal hissin bir sebebi yoktu, olmamalıydı. ''Kapatıyorum.'' Derin bir nefes aldım ve devam ettim. ''Onu çok özlediğimi ve sevdiğimi söyle. Ve dikkatli ol Jongdae. Çünkü seni dövmek için fazla yaşlıyım.''
''Babam gibi konuşuyorsun.'' Alışkanlıkla homurdandı ve benim gibi derin bir nefes aldı. ''İnat etme de papatya falan kaynat, sakinleşmeye ve uyumaya ihtiyacın var gibi geliyor.'' Duraksadığında, gözlerimi kapatarak hafifçe yutkundum. ''Niye evde bitki çayı kaynattırmadığını da anlamıyorum ki zaten, çok seversin oysa ki.''
''Çenen düştü yine, yeter bu kadar.'' Aklıma dolan anılarla yutkunmakta güçlük çekerek geçiştirdim ve soludum. ''İyi geceler, dikkat et.''
''Kaçmak senin işin.'' dedi, sesi yorgun geliyordu. ''İyi geceler, biz gelene kadar ölme.''
Telefonu kapatıp fırlattım ve yüzümü geniş koltuğun yumuşak derisine saklarken keşke bazı şeyleri de saklamak bu kadar kolay olsa diye düşündüm. Zor bir geceydi, rüyalarım bölük pörçüktü, burnum bir avuç kahverengi tutamın arasında kayboldu, papatya kokuları koynumda uyudu. Aklım karmakarışıktı, uyandığımda, aynada darmadağın bir yüz, ağzımda acı bir tat, dudaklarımda kan vardı. Belki de diye düşündüm o sabah aynaya bakarken, Jongdae haklıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
cheers darlin' // kaisoo
Fanficgitmek mi yitmektir kalmak mı artık bilmiyorum yerini yadırgayan eşyalar gibiydim ya ben hep ve inançlı, gitmenin bir şeyi değiştirdiğine. bilemem, belki bu yüzden ben sana yanlış bir yerden edilmiş bir büyük yemin gibiydim. beni hep aynı yerimden y...