Bölüm 2A

790 44 51
                                    

..."Çok özür dilerim. Sizi fark etmedim. Üstünüz kahve olmuş. Ne yapmalıyım?" dedi çok sevimli bir çocuk. Ne yapacağını bilmediği gerçekten hareketlerinden belli oluyordu. Elini saçlarına götürdü ve saçlarını karıştırdı.

-"Şey.. önemli değil." dedim. Ama şu an yanıyordum bildiğiniz.

-"Yapabileceğim bir şey var mı acaba? Ben önüme bakmıyordum. Acilen bir yere yetişmem lazımdı. Telefona bakıyordum." dedi. Çok tatlısın sen lan. Hayır yavrrrum cennet tadilatta mı ne işin var senin burda? dedi içimdeki keko. Yaşasın kekoluk :) Yine de onu dizginledim ve;

-"Önemli değil. Gerçekten." dedim.

-"Gerçekten özür dilerim tekrardan. Benim gerçekten gitmem gerek." dedi ve eğilerek özür diledikten sonra koşarak uzaklaştı.

     Hayal dünyasından beni gerçekliğe çeken Iseul'un ta kendisi oldu. Omzumu dürtükledi;

-"Ya seni şanslı kız. O kimdi biliyor musun sen? Aaa kıskandım" dedi. Hayır kimdi ki? Anlamadım.

-"Melek miydi Iseul?" dedim kendimden geçmiş bir ses tonu ile. Gözlerini devirdi ve;

-"Hayır tatlı kız o BTS grubundan Jimin'di" dedi. Yani normal anam çocuktaki surata baksana.

     Sırıta sırıta yürürken üstümün kahve olduğu geldi aklıma. Iseul'a döndüm;

-"Üstümü değiştirebileceğim bir yer bulmalıyız" dedim. Kahve olan tişörtümü poşete koyup gömleği giydim.

***

-"Merhaba. Benim adım Sen. Umarım iyi anlaşırız lütfen beni çok sevin" diyerek geleneksel Kore işe ilk girme merasimini yaptım ve eğildim.Burada sadece on kişi vardı. Ten'in insanları seçerek aldığını biliyorum.

    Karşıdaki kızlar beni pek sevmemişti belli ki. Bakışları kıskançlık doluydu. Yani Türk kızı olduğumdan vücudum onlarınki gibi dümdüz değildi. Yemeğin salçalısı, kadının kalçalısı demiş atalar. Onu da bizim atalar demiş ama neyse.

     Benim için ayrılmış Iseul'un yanında ki masaya oturdum. İçeriye bir adam girdi. Tahminimce bu adam Kim Jung Hee'ydi. Bu adam şirketin CEO'su olması yanında bizim grubun başkanıydı. 

-"Yeni arkadaş odama gel" dedi ve arkasını dönüp odasına geçti.

-"Buyrun ekip başkanım" dedim kibar bir şekilde.

-"Sen bu gruba ve şirkete kabul edilme sebebin ana dilinle birlikte dört dil bilmen ve Iseul'un seni tavsiye etmiş olması. Çizimlerini ve tasarımlarını görmedim. Derginin bu sayısına yetiştirmen gerek. Eğer beğenmezsek kovulursun." dedi çok net bir dille.

-"Ama derginin bu sayısının çıkmasına 16 saat kald-" diyemeden sözümü böldü ve;

-"Bak işte ne kadar çok bir süre bir çizim bir model istiyorum. Konuşma bitmiştir" diyerek beni odasından kovdu.

Hemen yerime oturdum ve çalışmaya başladım. Sonuçta burası Ten.

     Tamam harika oldu ama bir saat düşünüp bir saat çizince iki saatim gitti

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

     Tamam harika oldu ama bir saat düşünüp bir saat çizince iki saatim gitti. Telefon ekranıma baktığımda saat 10.14 dü. Desene ilk günden mesaiye kalacaktım. Hemen Iseul'e kumaş odasını sordum. Hayır yani ilk önce çizmem sonra dikmem sonra fotoğraf çekmem lazımdı. Öleyim yani ben öleyim.

     Sade ve şık konseptine sığınaraktan düz siyah bir kumaşı kestirdim gözüme. Ve bununla ne yapabileceğini düşünmeye başladım. Şimdi gülebilirsiniz ama ben rüyamda görüyorum genelde ne yapmam gerektiğini. Kumaşların arasına kafamı koydum ve uyuya kaldım.

     Rüyamda siyah bir kumaşın altına detay yapıyordum. Omzu düşük bir elbise. Hemen uyandım. Yine saate baktım. 11.58 oha. Ya keşke alarm kursaydım diye kendime sayarak dikiş makinesi sesi gelen odaya yürüdüm. Çiz... Kes... Dik... Saat 20.23 olmuştu. 4 Saat kaldı!!

     Koşarak Iseul'un yanına gittim ve mankenlerin acilen çekim odasına gelmesini söyledim. Ben de kıyafet ve makyözle birlikte oraya gittim. 

     Koreli birine göre dikmediğim için esmer bir mankene işaret ettim.

-"You take it and get dressed." (Sen şunu al ve giyin)

Kızın makyajını da tarif edip takısını seçtikten sonra çekimlere başladık.

Kızın makyajını da tarif edip takısını seçtikten sonra çekimlere başladık

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

     Fotoğrafı ve çizimi alıp Bay Kim Jung Hee'nin yanına gittim.

-"Bunlar kullanılabilir. 13 saatte yapabileceğin aklıma gelmezdi. Gidebilirsin" dedi. Bir zahmet. Saat 22.11 olmuş.

***

     Evet şimdi de işe gidiyordum ve Jimin'le çarpıştığımız yerdeydim. Acaba tekrar karşılaşabilir miyiz?

Q)Çarpıştığınız yerde bekle. Belki yine gelir ve onu görürsün.

W)Bekleme işe geç kalmak istemezsin.

Lütfen boll bol yorum yapınn. Sizi çook seviyorum...

Benim Seçimim!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin