Bölüm 2B

666 42 66
                                    

..."Aiishh seni küçük. Önüne baksana! Aissh (sessizce küfür) üstüm başım kahve oldu(sadece bir damla)"  dedi kendini beğenmiş bir şekilde.

-"Hah! Benim üzerime bakar mısınız bay havalı!?" dedim sinirli bir şekilde.

-"Yaa! Burada hatalı olan sensin. Önüne bakmaz mısın?" dedi.

-"Gelip bana çarpan sendin!" dedim.

     Beni dinlemeden üzerindeki kahve olmuş kahverengi ceketi çıkardı ve bana verdi.

-"Bunun hangi marka olduğunu biliyor musun sen?! XXX markasıydı, yıkayıp yarın aynı saatte buraya getireceksin" dedi

-"Yhaa? Peki sen bunun hangi marka olduğunu biliyor musun? ... markasıydı!" dedim. Dinlemedi yine ve ceketi kafama fırlattı. Yani bildiğiniz kafama attı! Ve gitti.

 Yani bildiğiniz kafama attı! Ve gitti

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

     Elimde ceketle kalakaldım. Iseul ağzı açık bir şekilde giden adamın arkasından baka kaldı. Şoktan kurtulup;

-"Sen-yaa o kimdi biliyor musun? BTS den Min Suga'ydı" dedi.

-"Aishh bana ne Iseul. Çok gıcık birisi olduğu kesin. Sen onu bunu geç de bu ceketi ne yapacağım ben?" dedim. Bilmediğini belirten bir şekilde omuz silkti. Bir mağazaya girip Yeni beyaz bir tişört aldım. Eski tişörtümle o ceketi bir poşete koyup Ten'in yolunu tuttuk.

***

-"Merhaba. Benim adım Sen. Umarım iyi anlaşırız lütfen beni çok sevin" diyerek geleneksel Kore işe ilk girme merasimini yaptım ve eğildim.Burada sadece on kişi vardı. Ten'in insanları seçerek aldığını biliyorum.

Karşıdaki kızlar beni pek sevmemişti belli ki. Bakışları kıskançlık doluydu. Yani Türk kızı olduğumdan vücudum onlarınki gibi dümdüz değildi. Yemeğin salçalısı, kadının kalçalısı demiş atalar. Onu da bizim atalar demiş ama neyse.

Benim için ayrılmış Iseul'un yanında ki masaya oturdum. İçeriye bir adam girdi. Tahminimce bu adam Kim Jung Hee'ydi. Bu adam şirketin CEO'su olması yanında bizim grubun başkanıydı.

-"Bayan Sen. Lütfen odama gelir misiniz?" dedi. Ve odasına doğru yürümeye başladı. Arkasından takip ettim ve odasına girdim.

-"Bayan Sen. İş yerimize hoş geldiniz. Bu sayımızın çıkmasına 16 saat var ve bu sayıda sizin de bir çiziminizin olması gerekiyor. Eğer çizebilirseniz sizden bir iki çizim isteyeceğim" dedi.

-" Peki ekip liderim 16 saatte yetiştirebilirim sanırım" dedi.

-"Eğer yetiştiremezseniz kendinizi yormayın. Yorulmanızı istemem." dedi. Ne yapıyordu lan bu adam? Iseul'un anlattığına göre beni yerden yere vurması gerekiyordu? Yoksa yavşıyo mu bu banağğğ?

-"Ben çizmeye başlayayım" diyerek selam verdim ve onun bir şey demesine fırsat vermeden odadan çıktım.

Iseul gözlerimden ne olduğunu anlamaya çalışıyordu belli ki. Türkçe bir şekilde;

-"Bahsettiğin kadar korkunç değildi hatta çok kibardı." dedim. Eee dört yılda Iseul'a Türkçe öğrettim tabikiside.

-"Hhahaha desene yeni aşk kurbanı sensin diye" dedi ve kahkaha attı.

-"Senle uğraşamam bu sayıya çizim yetiştirmem gerek" dedim ve nasıl bir şey çizebileceğimi düşündüm.

-"Senle uğraşamam bu sayıya çizim yetiştirmem gerek" dedim ve nasıl bir şey çizebileceğimi düşündüm

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

     Ellerimi öptükten sonra telefona baktım. Saat 19.30 du. Çıkmama yarım saat vardı daha. Etrafa baktım ama Iseul yoktu. Çizimleri aldım ve Bay Kim Jung Hee nin odasına gittim. Çizimleri masasına koydum. Biraz inceledi. Memnun olmuşa benziyordu.

-"Bir iki tane çizsen de yeterdi Sen. Neden kendini yordun ki? dedi. Resmi konuşmayı bir anda çekmesi tüylerimi ürpertti. Sevmemiştim lan ben bu adamı zorla mı?

-"Elimden gelenin en iyisini yapmak istedim ekip liderim." dedim.

-"Hayır lütfen bana öyle seslenme. Neden adımla seslenmiyorsun? Oppa da diyebilirsin" dedi. Cevap vermedim. Ayağı kalktı ve yanıma doğru geldi. Harika şu an en son istediğim şey. Masasına arkasını dayadı ve;

-"Bu gün bir şeyler içmek ister misin?" dedi. Bak lan ağzını burnunu kırardım da senin tanınmak ve burada geçimimi sağlayıp stilist olabilmem için senin dergin lazım bana.

-"Kore'ye yeni geldim ve evimi hala düzenleyemedim onu halletmem gerek." dedim.

-"Peki madem bu gün erken çık" dedi ve yerine oturdu.

***

    Eve gittim ve poşetteki tişörtümü makineye atarken ceketi gördüm. Ne yapmalıyım şimdi? 

Q)Yıka yani eline yapışmaz ya. Hem oğlanın yüzünün maşşallahı vardı

W)Yıkama sakın. O salak dedi diye yıkar mıyım lan ben.

Benim Seçimim!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin