3-Korkular

95 1 0
                                    


Bölüm Şarkısı: Sezen Aksu/Zalim

🌟 🌟 🌟

Dün mutfakta Aras'la yemek yemiştim. Bu bana çok garip gelmişti. Beni kaçıran kişiyle -yanlışlıkla da olsa- medeni bir şekilde yemek yemiştim.

Onun hakkında hiçbir şey bilmiyordum, bu beni korkutuyordu. Yine de ilk gece karanlıkta ve betonun üzerinde yattığım dışında bana bir zarar vermemişti. Üstelik bana yemek ve su getirmiş ama ben sadece kendimi kesmiştim. İnkar etmek istiyordum ama bana, kendime verdiğim hasardan daha büyük bir hasar vermemişti.

Nereden bulduğunu bilmiyordum, aldırtmış da olabilirdi, birkaç parça kıyafeti elime tutuşturmuştu. Evinde kadın kıyafeti bulundurma ihtimali, elimdeki tişörtleri parçalama isteği uyandırmıştı ve ben bu hırçın düşünceme ağzım açık bir şekilde bakakalmıştım.

Beni yukarıya çıkartıp bir odaya sokmuştu. Evrene gönderdiğim mesajlar yerini bulmuştu sanırım. Ya da o an beni karanlık bir odaya kapatacak kadar sinirli değildi. Daha çok ne yapacağını düşünüyor gibi bir hali vardı. Ben de akıllanıp onu tahrik edecek sözler söylememeye karar vermiştim. Ne de olsa yapabileceğim tek şey o telefona ulaşmaktı. Evin dışına çıkmam biraz zordu. Onunla gereken dışında muhattap olmazsam, beni çok da umursamıyordu. Beni ne için kullanabilir, onu düşünüyor olabilirdi. Hiçbir şey yapamasa bile beni bırakacak kadar tehlikeyi göze alamıyordu. Ama bu tehlike gün geçtikçe büyüyordu. Eğer böyle devam ederse işler çıkmaza girecekti. Aileme 2-3 günü bir şekilde açıklardım ama aylarca ortalardan kaybolduğumu düşünemiyordum.

Çok kuvvetli olduğunu biliyordum. Fakat hiçbir güç beni bu evde uzun süre tutamazdı.

Belki de hiçbir işine yaramayacaktım ve fırtınalı, korkunç bir gecede hayatıma son verecekti. Bu düşünceyi hemen kafamdan uzaklaştırdım.

Verdiği kıyafetleri giymiştim, neredeyse tam olmuştu. Odanın etrafında gözlerimi gezdirince misafir odası olduğunu tahmin ettim. Ama masanın üzeri ve kitaplığın içi boştu. İşin ilginci mobilyalar dışında odanın içinde eşya bile yoktu. Pencerenin önünde de korumalıklar vardı. İşi sağlama almak için kapının önüne 2 tane koruma dikmişti.

Dün gece perdeleri ve camı açmış, soğuk havanın odaya nüfuz etmesine izin vermiştim. Sonra da yorganın altına gömülüp sabaha kadar ağlamıştım. Onun karşısında korkmuş bir tavır sergilemek istemiyordum. Bunu yapmamın mantıklı bir nedeni yoktu, sadece içimden öyle geliyordu. Ama bu, yaşadıklarım hakkında endişelenmeme engel değildi.

Gözlerimi açtığımda Aras'ın sabah evden çıktığını öğrendim. Bu durumdan faydalanabileceğimi düşünmüştüm ama odamın kapısındaki iki metreden uzun adamlar düşündüğüm şeyin imkansızlığını beynime bir tokat gibi çarpmıştı. Zira banyoya gitmek için bile zor izin alıyordum. Yapacak bir şey olmadığını anlayınca tekrar yatağa gömülmüştüm.

🌟 🌟 🌟

Uyandığımda saat kaçtı bilmiyordum. Acıkmıştım ve boğazım kupkuruydu. Bir bardak su içebilmek umuduyla kapıya doğru yöneldim. İçeride birkaç kişinin konuştuğunu fark ettim ve dikkat kesilip ne dediklerini anlamaya çalıştım. '' Kardeşim kızı bıraksak mı acaba? '' diye sordu aşina olduğum bir ses. '' Sizi neden bu kadar ilgilendiriyor oğlum? Var bir bildiğimiz tutuyoruz işte. '' Bu kalın ve gergin çıkan sese bakılırsa Aras dönmüştü. Tabii onun dönüşünden daha önemli olan benimle ilgili konuşuyor olmalarıydı ama ben duyduklarımdan çok Aras'ın eve gelmesinin üzerimde yarattığı hafif rahatlama hissini sorguluyordum. Bu izbandut gibi korumalar beni geriyordu.

Kısa bir süreliğine düşüncelere dalmışken Aras'ın '' Size ne oğlum size ne! '' diye kükremesiyle bulunduğum ana geri döndüm. O hafif rahatlama hissi yerini tamamen korkuya devretmişti. '' Kız benimle kalıyor, ne yapacağımı ben düşünürüm. Sizin vereceğiniz akla ihtiyacım yok benim. '' diye bağırırken titrediğimi fark ettim. '' Peki kardeşim öyle olsun ama senin için burada olduğumuzu unutma. Bu zamana kadar her şeyi beraber hallettik biliyorsun. '' Konuşma burada bitmişti sanırım.

AhuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin