1. Bölüm

51 4 0
                                    

"Dikkatli ol ve geç kalma Luhan. Seni seviyorum." Chen tatlı gülümsemesini yüzüne takup dudağıma ıslak bir öpücük kondururken ben, hayatımın daha ne kadar boka batacağını düşünüyordum.

En kötü zamanlarımda ve bir zamanlar harabe olmuş yaşamımda beni hayata bağlayan tek kişi Chen'di. Üç yıldır çıkıyorduk ve ben batırmasam gerçekten güzel hatta mükemmel giden bir ilişkimiz vardı.

Bu en kötü zaman dediğim yerden başlayalım. Sehun ile dünyada yaşanılabilecek en güzel ilişkiyi yaşıyorduk. O beni aldatana kadar, onunla olduğum yaptığım herşey bana toz pembe geliyordu. Beni aldattığı gün ciddi anlamda deliye dönmüştüm. Gerçekten, deli gibi davranıyordum. Daha sonra o gitti, inanabiliyor musunuz? Hemde hiçbir açıklama dahi yapmadan. Ondan sonra yaşayan bir ölüyr dönüşmüştüm. Bedenim, kalbim, beynim artık dayanamayacak güçteyken Chen beni hayata geri bağlamıştı.

Sadece bir ay. Sadece bir ay öncesine kadar gerçekten normaldik. Taa ki Sehun beni bulana kadar. Ve bilin bakalım, ben onu gördüğümde ne yaptım? Sövdüm mü? Hayır. Ona vurdum mu? Hayır. Ona koşarak sarıldım mı? EVET!

Her neyse, bu şekilde yine o hiçbir açıklama yapmadan sadece özür dileyerek onu affetmem için yalvarmıştı. Ve bende affetmiştim. Sehun Chen'le çıktığımı biliyordu ama lanet olsun ve tekrar lanet olsun ki Chen'in şuan onunla çıkarken Sehun'la tutkulu bir biçimde bir yasak aşkın içerisinde olduğumu bilmiyordu.  Anlayacağınız, sizin dilinizde tam olarak sürtüğün tekiydim.

Ha birde, hemen size nereye gittiğimi söyleyeyim. Chen'i haftada 2-3 kez Baekhyun'a gidiyorum diye kandırıp , Sehun'la buluştuğumuz bara gidiyorum. Nasıl? Mükemmel ha?

Tanrım, resmen ölümle dans ediyorum. Ve inanın bunun sonunun nasıl olacağına dair en ufak bir fikrim yok.

Düşüncelerimi - uzun sürsede- beynimden silmeye çalışıp arabama atladım ve barın yolunu tuttum.

Çok değil 10 dakika sonra barın önündeyim. Bar uzak değildi aksine eve yakındı. Ve birkez daha tanrıya Chen'in barlardan nefret ettiği için şükürlerimi sundum.

İçeriye girdiğimde kulağıma doluşan müzik sesiyle kaşlarımı çattım ve etrafa bakıp o mükemmelliği aradım.
Masaların birinde yanında 2 kişiyle oturuyordu. Kim olduklarını bilmiyordum ama yakışıklılardı.

Gözleri benimkilerle buluşunca yanındaki kişilere birşeyler söyleyip onları uzaklaştırdı. Gözleriyle yanına gitmemi işaret edince, delice dans eden insanların arasından zorda olsa çıkabilmiştim.

Yanına oturduğumda, birasını kafasına dikip kaşlarını çatarak bana döndü. Sanki daha fazla mükemmel olabilirmiş gibi beni zorluyordu.

Sol kolunu omzumun üzerine atıp beni tapılası koynuna gömerken nefesimi tutmayı ihmal etmiyordum.

" Seni özledim" boğuk ve bir o kadarda soğuk çıkan sesi içimi ürperdirken beynimse ne ladar çekici olduğunu bana zonkluyordu.

Güldüm ve boynuna küçük burnumu sürtüp aynı şeyleri söyledim.

"Seni özledim" Beni çeken sol elinin parmaklarıyla (tersiyle) yanağımı okşadı. Ve birasından bir yudum daha alırken bana bakarak bunu yapmaya devam etti.

Daha sonra nemli dudaklarından birası çekip biranın ağzını dudaklarıma sürttü. Bunu yaparken beni izliyor ve yarım ağız gülüyordu.

"İç. " emir verir gibi söylerken tabiiki karşı gelemiyordum. Gelemezdim de, zaten karşı gelmekte istemiyordum.

Bizim ilişkimiz böyleydi. Gerekmediği zaman çok konuşmazdık ve hareketlerimiz birbirimize olan sevgimizi anlatırdı. Ve bunu anlatamayacağım derece çok seviyordum.

Wreck (Enkaz) / HunHan Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin