Giriş

17 0 1
                                    

içime çektiğim dumanı yavaşça dışarıya üflerken oturdum balkonun soğuk zeminine. Bir elimde kahve fincanı bir elimde sigara ve gökyüzünden gelen ay ışığı hayalimdeki ortamı sundular. Kalbimin kilitli kapıları ardından bir yüz zihnime süzülüp fısıldadı asla kurtulamayacağımı. En son gördüğümde dağılmış saçları ve kızarmış gözleriyle suçlu olduğumu haykıran en yakınım şimdi anılarımdan çıkıp evime süzülmüştü ve saydam vücudu karşıma oturmuş suçlarcasına bakıyordu gözlerime.. Ah.. En çok bu bakışlar yoruyordu. Önce yorup sonrada yıkıyordu.

Bu bakışlar yüzünden burdayım ben.

"Gitsene.." Fısıltımı duymamış gibi aynı şekilde bakmaya devam etti. suçlarcasına bakmıyordu artık. Daha beteri. Bakışlarında suçluluğumdan emin olduğunu anlatan çizgiler vardı.

"Ben yapmadım.. Yemin ederim." Gözlerim dolmuştu. Gülümsedim. Ağlamayalı çok olmuştu.

"Ben ona nasıl zarar vereyim?" Aynı şekilde baktı. Bu bakışlar zihnimden asla çıkmamıştı. Hiç de çıkmayacaktı.

Gözlerimden yaş akmaya başladı.

Evimden de bu yüzden kaçmamış mıydım zaten? Suçlandığım için. Gerçi kaçmak da denemezdi. Arkamda beni arayan bi ailem olmamıştı. Kendi başımaydım. Tam bir yıldır.

Sessizliğinde, harfleri olmayan güçlü bir alfabe saklıydı ve o alfabeyle bana nefretini kusuyordu. Ben nefretinde boğulmuştum, şimdide boğmaya devam ediyordu ölü bedenimi.

Gözümden akan yaşlar hızlanınca başımı eğdim. Sigara yere düşmüş kendi kendine yanarken bende başım önde hıçkırarak ağlıyordum. Dirseğime kadar gelemeyen saçlarım yüzümü gizlesede hıçkırık sesimi bastıran veya gizleyen hiçbirşey yoktu.

Sonunda başımı kaldırdığımda dakikalar önce orada duran saydam beden yoktu.

Gitmişti. Yalnız bırakmıştı beni. Önceki seferde olduğu gibi.

CezaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin