5. Bölüm | İzmir

183 27 33
                                    


Durdum ve yeşil gözlerine baktım. Beni fark edince bana doğru koşmaya başladı. Aynı şekilde ben de... Ortada buluştuğumuzda sarıldık. Bir dilek hakkım olsa hep birlikte olmayı isterdim.

"Baran..."

"Ada." Tek sözü, sesi gülümseme sebep oldu. Mutlu kadınlar iki kere gülümserdi. Hem yüzüyle hem gözleriyle.

"Seni çok özledim."

"Her an gelmeni bekledim."diye devam ettim.

"Her an gelmek istedim."

Geri çekilip bakışlarımı yeşil gözlerine çevirdim.

"Her an gelebilirdin." Bir şey söylemesini bekledim ama o sustu. Gözlerini uzaklara dikti. Endişeyle yüzünü inceledim.

"Bir şey mi oldu?"

"Hayır, hadi arabaya binelim."

Tamam dedim ve arabaya doğru yürümeye başladım.

Kapıyı açtım ve arkaya oturdum. Baran da yanına oturdu. Asaf ve Hasan Abi bizden önce binmişlerdi. Bu sefer Asaf şoför koltuğuna geçmişti. Bakışlarım birbirine kenetlenmiş ellerimize getirdim. O sırada Asaf, "Kardeşim aç mısın? Duralım istersen bir yerde."demesi üzerine Baran'ı yüzüne renk geldi. "Olur. Kurt gibi acıktım." Sözleri geçmişi hatırlattı.

"Baran, Ada hadi bırakın oyunu. Yemek hazır. "Çocuklar duymayınca sesini arttırdı Aylin Hanım, "Hadi artık." Çocuklar en sonunda duyunca sofranın yanına koşturarak geldi. Sevgi Hanım çocuklar için hazırladığı ekmek içi köfteyi peçetenin içinde çocuklara uzattı. Çocuklar yemeklerini kaptıkları gibi hamağın oraya koşuşturdular. Yemeklerini yerken gelen sesle ayaklandılar. Arkalarına döndüklerinde Yalıların bulunduğu yerin yakınındaki düğün salonundaki havai fişekle sevinçle yerlerinde zıplamaya başladılar. Ardından kol kola girip en sevdikleri şarkıyı mırıldanmaya başladılar.

Kaç yıl oldu saymadım köyden göçeli
Mevsimler geldi geçti görüşmeyeli
Hiç haber göndermedin o günden beri
Yoksa bana küstün mü unuttun mu beni

Dün yine seni andım gözlerim doldu
O tatlı günlerimiz bir anı oldu
Ayrılık geldi başa katlanmak gerek
Seni çok çok özledim arkadaşım eşek

Güzel gündü diye mırıldandım. O sırada Baran da duymuş olacaktı ki "Efendim, bir şey mi dedin?"

"Hayır."

"Burası güzel sen yemeğini ye biz bekleyelim seni."

"Siz gelmeyecek misiniz?"

"Biz yeni yedik ama Ada uçakta yedim bir şeyler diye yemedi. Bence siz gidin güzel bir yemek yiyin. Biz de bekleyelim."

"Ben aç değilim."

. . .

"Ada hadi dokunmadın yemeğine. Bir şeyler ye zayıf kalacaksın. Hem şuan burada olduğuna göre bana emanetsin." Sözü gülümsememe neden olmuştu. Ama pes etmeyeceğim aç değildim.

O sırada burnumda hissettiğim parmaklar ile şaşkına döndüm. Ağzımın içine girmeye çalışan -çalıstırılan- kaşık ile karşı karşıya geldim. İnat değil miydi? Açmayacaktım ağzımı. Oksijensizliği hissederken ağzımı açtım ve kaşık son süratle ağzıma itildi. Ben de mecburen çiğnemeye başlamıştım. Aldığım güzel tat tekrar deneme neden olmuştu. Bu şeyin tadı çok güzeldi.

DilhunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin