9. Bölüm

1.1K 86 21
                                    

   Bu bölüm de wattpad arkadaşlarıma gelsin...
  

    Bu sabah işe geç kalır mıyım telaşıyla uyanmadım. Çünkü geçen gece Shawn'a söylediğim gibi birkaç gün stüdyoya gitmeyecektim. Zaten bu hafta Shawn'ın röportaj haftasıydı. Treat You Better çıkar çıkmaz magazin kanallarından röportaj istekleri gelmeye başladı.

   Sabah yatağımda saçma esneme hareketlerimi yaptıktan sonra tam uyanmış olduğumdan emin oldum ve odamın banyosuna doğru gittim. Dün akşam duş aldığım için sabah duş almayacaktım. Elimi yüzümü yıkayıp çalışma masamın üzerindeki telefonumu aldım ve aşağıya indim.

  Eskiden aşağı kata indiğimde tüm sesimle anneme bağırırdım. Bana "efendim kızım" diye döndüğü zaman çok az olurdu çünkü genelde işe erken gider, kahvaltısını da dışarıda yapardı. Ben onu her filmlerdeki genç kızların anneleri gibi mutfakta kızına kahvaltı hazırlayan bir şekilde ya da salondaki koltuklardan birisine oturmuş elindeki kitabı okurken kahvesini yudumlamış halde görmediğimde içimden hayatıma küfür ederdim.
   Şimdi ise hayatıma küfür falan etmiyorum. Annem burada olmadığı için dua falan da etmiyorum tabikide. Ama hayatımdan memnun gibiyim. Evet şu anda iki tane erkeğin arasında kalmış olabilirim ama biliyorum ki sonucunda doğru olanı seçeceğim.
  
    Herneyse.

  Bugün benim kafamı dinlendirme günüm ve Shawn'ın bunu çalmasına izin vermeyeceğim.

   Mutfağa gittim ve kendime kahvaltı hazırlama başladım. Alttaki dolaptan küçük kırmızı krep tavasını çıkardım.  
  Köşedeki dolaptan unu aldım ve çırpıcı kabına 2 bardak kadar unu koydum.
   Daha sonra dolaptan sütü aldım ve 1 su bardağı kadar sütüde koydum. Surahiden de yine 1 su bardağı kadar su ekledim ve çırpıcıda çırptım. Dolaptan 2 tane daha yumurta aldım ve kırıp onlarıda ekledim.
    Sonra tavaya 1 çay kaşığı kadar yağı ekledim ve kepçeyle krep hamurunu döktüm.

   Tavadaki krepi her ustaca çevirişimde egom birazcık daha artıyordu.

   Hamurum bittiğinde krep tabağımda toplam 7 tane krep vardı. Kendime soğuk kahve yaptım ve böğürtlen marmelatı ile nutellayı dolaptan çıkardım. Salondaki yemek masasına doğru gittim.

   Malzemeleri yerleştirdiğimde masaya son bir kez baktım ve oturma odasındaki bilgisayarı almaya gittim. Bilgisayarı aldığımda masaya oturdum ve kreplerimi yerken Shawn'ın radyo röportajlarını izledim.

   Kahvaltım bittiğinde hazırlanmak için odama çıktım. Dün gece Rachel diye bir sanal arkadaşımla telefonda konuştuk. Rachel lise dönemimde en yakın arkadaşımdı. Ama şehir dışında yaşıyorlardı ve ailesi çok katı olduğu için asla benim yaşadığım şehire gelemezdi. Ama biz sayısız kez görüntülü konuşma yaptık.

   Bir gün Rachel'a mesaj attığımda yaklaşık 3 saat falan bana mesaj yazmadı. Telefonunu yanından pek ayırmayan bir kız olduğunu bilmem hemen telaşlanmama yetti. Bende hemen mesaj atmaya ve aramaya başladım . Ama hepsi ya iletildi ya da cevapsıza düştü.

  Ertesi gün Rachel beni aradığında anlattıkları karşısında şoka dönmüştüm. Rachel'ın Mia adında çok tatlı bir kız kardeşi vardı. Biz Rachel ile görüntülü konuşuyorken o da arada sırada bize eşlik ediyordu.

   Mia lösemiye yakalanmıştı.

  Duyduğumda ne yapacağımı, ne diyeceğimi bilemedim. O anlatırken ağlıyordu. Benim kalbim ise o değişik duyguyu yavaş yavaş damarlarıma pompalıyordu.

   O gün yaklaşık 3 saat falan konuştuk. Hastalığı atlatan çocuklar varmış ama sayıları yok denecek kadar azmış. Rachel umudunun olmadığını söyledi.

Lyrics || Mendes || Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin