Tanıtım

4.4K 224 274
                                    

Caddenin cılız ışıkları gecenin ayazında parlarken kızın kafasında duran siyah kadife pelerin rüzgârın etkisiyle geriye savruldu.

Geceye karışan kızıl dalgalar özgürlüğünü ilan etmek istercesine havalanırken Lavender kafasını ürkekçe arkasına çevirdi ve koyu yeşil bakışlarını sessiz caddede gezdirdi. Ayın ihtişamı şimdi sadece onun üzerinde bu kadar anlamlı duruyordu. Korkudan titreyen kirpiklerinin gölgesi elmacık kemiklerine düşüyor, kalın dudaklarını esir almış soğuk nefesini kesiyordu.

Uzun ince parmakları arasında sıkı sıkıya tuttuğu kavanozu bir sır gibi pelerinin iç cebinde muhafaza ederken tabanlarına güç katmak istercesine duruşunu dikleştirdi ve kızıl saçlarına pelerini tekrar geçirdi. Şimdi kemiklerini sızlatan soğuk daha katlanılabilirdi.

Uzun uğraşların ardından yanıp sönen sarı tabelayı fark ettiğinde belli belirsiz bir tebessüm dudaklarına güzel bir kıvrım yarattı. Kapıyı tıklatmak için kavanozu tuttuğu ellerinden birini çekip nefesini düzene soktu. Soğuk, felç geçirtecek kadar keskin ve kuruydu.

Kapıya üç kez tıklattıktan sonra bekleyişinin içinde yarattığı heyecanla ayakta dikildi. Gözetleme deliğinde beliren kırmızı damarlarla çevrilmiş mavi gözü gördüğünde yutkundu. Yapacağı şeyden ölesiye korkuyordu ama bu fikrinden vazgeçmek için artık çok geçti.

"Lavender?"

Lavender soğuğun el verdiği kadarıyla sessizce evet dedi ve Rony hemen kapıyı açtı. Dikkatli adımlarla içeri giren Lavender gözlerini istemsizce etrafta gezdirdi. Buraya en son bir hafta önce gelmişti ve sonra da yapmak zorunda hissettiği şeyi yapmak için harekete geçmişti.

Kitaplarla dolu, tozlu salonda adım atmak istediği her yerde bir engel görüyordu. Rony'ye döndü ve onun gözlerindeki o ifadeye şahit oldu. Gözlerinde gördüğü sorgular bir bakıştı.

Dudaklarını birbirine sımsıkı bastırırken Rony merdivenleri işaret etti. Birkaç merdiven basamağının Lavender'a yüklediği anlam paha biçilemez derecede fazlaydı.

"Yukarıda uyuyor..."

Yaşlı Rony kafasını yere eğip bebeği nasıl aldığını anımsadığında gözlerinde birikmekte olan damlalara sinirlenerek ortamı terk etti. Yaptığı dehşet verici şeyi görmezden gelmesi elbette kolay değildi. Bebek yaşayacak olmasına rağmen annesinden çalmış olmaları vicdanını sızlatıyordu. Lavender onun bu tepkisine karşılık derin bir nefes alırken basamakları yavaşça çıktı.

Yukarı katın basık tavanı ve kahverengi döşemelerine bakarken ortada duran beşik sessizce zamanı kolluyordu. Beşiğin içine eğilip bakmak ona elini vicdanına koyma gereksinimi hissettirirken gözündeki damla beyaz teninden aşağı süzüldü.

Dantellerle çevrilmiş beşiğin içinde yatan küçük beden her şeyden habersiz Tarnish'e geçici bir beden olacağı zamanı bekliyordu. Kapalı gözlerinin etrafını uzun sarı kirpikleri çevreliyordu. Yumuk yumuk duran elleri iki yanındaydı, huzur içindeydi.

Belki de büyüdüğünde çok güzel bir kız olacaktı. Lavender umuyordu ki çocukluğunu asla hatırlamayacaktı.

Lavender bebeğe dokunma isteğine bir engel koyarken bebeğin mavi gözleri aniden açılmış ve yeşil gözlerle buluşmuştu. Mavi gözlerindeki parıltının birazdan değişeceğini bile bile kavanoza gitti elleri. Ne kadar hızlı davranırsa o kadar iyiydi, ne kadar acele ederse yakalanma riski o kadar azalacaktı, ne kadar çabuk olursa vicdanı ona daha az eziyet edecekti.

Kavanozun kapağını bebeğin gözlerine bakarak açtığında ortama yayılan tuhaf kokuyla gözleri yaşarmıştı. Büyülü küller kavanozdan çıkmaya hasret bir şekilde rotasını bebeğe çevirirken bebeğin mavi gözleri hala parlıyordu.

Küllerin yavaşça bebeğin açık kalan ağzından içeriye süzülüşünü seyretti Lavender. Giren her külle beraber gözyaşları yanaklarına bir sel baskını oluşturuyordu. Tüm küller gittiğinde kavanoz elinden düştü ve yuvarlanarak basamaklara gitti.

Bebeğin mavi gözlerindeki tebessüm yerini karanlık bir hüzne bıraktığında hava birden daha da soğuk olmuştu. Buz kesen ellerine korkuyla bakan Lavender ani gelen rüzgarla duvara yalpaladı. İçerisinde kötülük barındıran ne varsa bu küçük evin her köşesine adını kazımıştı sanki.

Beşikten yayılan parıltıyla gözlerini kapadı ve nefes almaya çalıştı. Eğer işe yaramazsa yaptığı bu kötülük yüzünden kendisini asla affetmeyecekti. Hızlı olup söylemesi gereken sözleri söylemezse bebeğin öleceğini biliyordu. Titreyen sesini yüksek sesle duyurmak için büyük bir çaba sarf ederken elleri destek almak istercesine duvara dayalıydı.

"Tarnish'in ruhu hapsoldu bir kavanoza
Geri açılmamak üzere kapandı kilitleri bir daha
Ne zaman açarsan onu
Kaybolursun esareti altında..."

Tüm ışıklar söndüğünde ve hava eskiye döndüğünde korkuyla adımını beşiğe doğru attı Lav. Görmekten korktuğu eserine bakarken içinden kopup gelen hıçkırıkları bastırmak için elini ağzına kapadı.

Bebeğin mavi gözleri olduğundan daha açık bir tona bürünürken ten rengi beyaza yakın bir hal almıştı. Bakışlarında artık özgürüm der gibi bir ifade vardı, bir bebeğin böyle bakması onu ürkütüyordu ama aslında içinde olan ruh çok yaşlıydı. Bir bebeğin ruhuna sıkışan büyük kötü bir ruh...

Eğilip bebeği kucağına aldığında kalbinin nasıl korkudan attığını umursamadan onu göğsüne yasladı. Bebeğin huysuz elleri Lavender'ın kızıl saçlarında geziniyor tuhaf homurtular çıkarıyordu.

Yutkundu Lavender. Büyük bir suçu işlemenin verdiği vicdan azabıyla her gün eziyet çekeceğini bile bile bebeğe daha sıkı sarıldı. Tarnish'i ondan kurtarana kadar bebeğe gözü gibi bakacağını düşünüyordu.

Kötülükten iyiliği söküp alacağını düşünmek belki de hayatında yaptığı en büyük hata olacaktı...

Tarnish'in KülleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin