"Hyung, biz yokken neler yaptınız?" Jinyoung, Yugyeom'un sorusundan sonra gerildiğini hissetti. Üyelere nasıl açıklayacağını bilmiyordu. Mark'a kaş göz işareti yaparken diken üstünde hissetmişti.
"Şey, dinlendik." diye mırıldandı. Jaebum'la birkaç saniyelik bakışmalarından sonra herkes kendi ortamına geri dönmüştü. Jinyoung terleyen ellerini pantolonuna doğru silmişti ve derince nefes almıştı.
En azından yalan söylememişti. Sadece ayrıntıları açıklamamıştı.
"Ne yaptığınızı açıklar mısın? Mark'a mı sorayım?" Jaebum Jinyoung'u odadan çıkarırken ona doğru fısıldıyordu. Muhtemelen bir şeyler olduğunu anlamıştı yada Jinyoung ile uğraşmak hoşuna gidiyordu.
-flashbackimsi bişey işte anladınız-
"Rahat dursana." Jinyoung pozisyonunu yüzüncü kez değiştirirken Mark kumandayla kafasına vuruyordu. Üyelerin devamı çekime gittikleri için bütün ev ikisine kalmıştı ve film izlemeye çalışıyorlardı.
Sarılarak.
Jinyoung ortamın tuhaflığını düşünmeyi reddedip filme odaklandı. Klasik birkaç sahneden sonra uyuya kalacağını hissetti. Mark'ın yanında olmak uykusunu getirmişti.
"Bir sorun mu var?" diye sordu Mark, Jinyoung'a daha da sokularak. Kollarını Jinyoung'un beline sarmıştı.
Jinyoung Mark'ın kollarını hissettiğinde nefesinin kesildiğini fark etti. Birkaç dakika bakıştıktan sonra Jinyoung gözlerini kırpması gerektiğini hatırladı.
"Kolların.." diye mırıldandı. Mark daha da yaklaşıp Jinyoung'un sinirini bozmaya çalışıyordu.
"Tanrım, hyung. Uzaklaş." dedi Jinyoung gülerken. Koltuktan kalkıp televizyonu kapattı. Etrafı toparlarken Mark Jinyoung'a tekrardan sarıldı. Birkaç bağrışma ve kahkahadan sonra tekrardan koltukta tepindiler. -burayı nasıl açıklayayım bilemedim ojosjıjgkljh-
"Uzaklaşmamı mı istiyorsun?" diye sordu Mark hala gülerken.
"Üzgünüm." diye mırıldandı ve daha çok yaklaştı.
Ve evet, Jinyoung'u öptü.
-normal zamana geri dönme şeysiknldn-
"Sadece, film izledik." diye mırıldandı Jinyoung. Jaebum'a söylemeye niyeti yoktu. Aslında içinden bütün ülkeye bağırmak istiyordu.
"Hadi içeri gidelim." dedi ve Mark'ın yanına oturdu.
Hala olayların böyle geliştiğine inanamıyordu.
