Mark
"Ne yapmam gerekiyor?" diye sordu Mark. Karşısında oturan Jaebum sorunun cevabını bilmediği için omzunu silkmekle yetindi.
"Belki de ciddi değildir." diye devam etti Mark. Aklında birçok seçenek vardı. Düşünmeye devam ederse kafayı yiyecekti.
Ya ciddiyse? diye düşündü Mark.
Gerçekten Jinyoung onu seviyorsa nasıl davranmalıydı?
"Az önce diğerlerine böyle bir olayın olmadığını söyledim. Şaka yaptığımızı sanıyorlar. Ne yapıyorsanız yapın ama onlar öğrenirse işler tuhaflaşacak." dedi Jaebum sıkıntıyla.
Mark geçenlerde Jinyoung ile konuştuğu zamanları hatırladı.
"Sizin adınıza sevindim, hyung."
"Hyung, daha iyilerini hak ediyorsun."
"Ben seni seviyorum, hyung."
"O kız hayatına girmeseydi her şey daha iyi olabilirdi."
* * *
Mark mutfağa girip girmemek arsında kaldı. İçeride Jinyoung vardı ve içeri girerse muhtemelen tuhaf bir ortam olacaktı. İçindeki tuhaf hisle birlikte mutfağa girdi. Hızlıca boş sandalyeye oturup diğerlerinin yaptığı gibi telefonunu çıkardı.
Mark masanın diğer ucunda oturan Jinyoung'a baktı. Boş bir şekilde önündeki tabağa bakıyordu.
"Yemeyecek misin?" diye sordu BamBam ağzı dolu bir şekilde. Mark başını hayır anlamında salladı.
Mark mutfaktan çıkan Jinyoung'u görünce ayaklandı. Üstüne ceketini giyerken Jinyoung'un evden çıktığını fark etti. Tekrar arkasından gelirken durdu.
Ne yapıyordu böyle? Jinyoung'u takip etmesi gerekmiyordu.
İçindeki merak hissini umursamamaya çalışarak odasına geri döndü.
(gençler ama sizce Mark yazmaya devam edeyim mi?)
