GİRİŞ

17 2 2
                                    

Topuklu ayakkabılarının çıkardığı tok sesle birlikte her zamanki koltuğuna oturdu Meral Teyze. En çok arananlar listesinden, kızların acil durumlar için kullandıkları telefon numarasına bastı ve genel halinin aksine sabırsızlıkla bekledi.

Açılan telefon için üzülsem mi sevinsem mi durumunu göz ardı ederek ilk cümlelerini söyledi: "Kızlar ben size böyle mi öğretim?"

"Hak etti ama." diyerek çıkıştı Eylem.

"Kızlar, ne kadar haklı olsanız da bunu herkesin içinde -özellikle de okul gibi açık ortamlarda- diğerleri neyse de Eylem ve Demet sizin kendinize dikkat etmeniz gerek, kendinize gelip toparlanmanız gerek. Ve Azra ben sana daha önce bu kızlara dikkat edeceksin demedim mi?" derken fark etmemişti ama sesini yükseltmişti Meral Teyze.

"Haklısın Meral Teyze. Tutmam gerekliydi ama kızlar da haklı değil mi?" dedi ortada kalmışçasına.

"Kızlar bakın, siz onlardan farklısınız ve bu tip durumlarda dikkatli ve dengeli davranmanız gerekir. Kendinize çeki düzen vereceksiniz, sizinle bir daha böyle bir konuşma yapmadan cezanızı veririm. Ben şimdi kapatıyorum, okulunuzu ayarlayıp mesaj atarım. Siz de yaptıklarınızı bir düşünün." diyerek suratlarına kapattı Meral Teyze.

EYLEM

  Meral Teyze yine ayarı vermişti bize. Halbuki konu sadece bir kaşarı okulun önünde dövmüş olmamızdı, bilirsiniz ya. Ve bu daha önce de yapmış olduğumuz, hatta her gün yaptığımız şeydi ama bu sefer okuldan atılmıştık.

   Hepimiz bok gibiydik, kotuklara yayılmış otuyorduk. Morallerimiz çok bozuktu. Aslında toplanıp kendimize gelmemiz için bir hareket yeterdi ama hiçbirimiz bir girişimde bulunmuyorduk. Genelde hep böyle yapardık ama bu sefer durum farklıydı.

  Ben böyle yere boş boş bakıp düşünürken Azra ayağa kalktı ve karşımıza geçip konuşmaya başladı: "Bu halimiz ne lan? Artık yeter. Bakın sizin son yılınız ve her seferinde aynı saçma şeyler yüzünden okul değiştirmekten çok sıkıldım. Bundan sonra, beyin seviyesi yok denecek kadar az olan orospular yüzünden kavga etmek yok! Gerektiği yerlerde bizim kızlardan birine bırakacağız. Anlaşıldı mı?"

  Cevap vermediğimizi gören Azra, emir dolu cümlelerin ön planda olduğu konuşmasına kısaca ekledi: Ben yemeği hazırlarken siz de bir yandan hazırlanın." Seyhan ise gayet soğuk ve umursamaz bir ses tonuyla "Neden?" diye sordu. Buna karşılık Azra, cevap vermedi ve gitti.

  Ardından biz de hazırlanıp aşağıya indik. Klasik etek - gömlek ya da şort - ceket ikililerinden sonra sofraya gitmiştik. Her zamanki gibi mükemmel bir görüntüyle karşılaşmıştık. İştahla masaya oturduk.

  Azra başta hepimizi süzdü, daha sonra göz devirerek masaya oturdu. Rahatsız edici sessizliğin arkasında, Azra'nın konuşmasını beklememiz saklanıyordu. Normalde de Azra'nın konuşmasını beklerdik. Ama bu sefer çorbasını içtikten sonra konuşmayı tercih etmişti. "Kızlar," diyerek girdi konuya Azra. "Öncelikle bizimkilerin barını kontrol edeceğiz. Sonra da bir barda iş görüşmesi yapacağım, benimle geleceksiniz. Bugünlük serbest. Yapacaklarımız bu kadar şimdilik. Siz yiyip masayı toplayın. Ben de üstündeki şu lanet pijamalardan kurtulayım."

  Azra yukarı çıktıktan bir süre sonra Seyhan, "Artık daha dikkatli olmalıyız. Bu okuldan atılma meselesi çok boş bir nedene bağlandı fark ettiyseniz." dedi. "Evet, haklısın. Çok boş bir neden ama..." dedikten sonra cümlesini tamamlamamayı tercih etti Demet.

  "Amasını yarın öğreniriz. Hadi masayı toplayalım." diyerek kısa konuşmayı sonlandırdı Arya.

  Masayı toplamaya başladık ama Arya ve Seyhan çok düşünceli görünüyordu. Gerçi ben de çok farksız değildim. Sabahtan beri toplasanız üç cümle etmemişimdir. Ayrıca kafamdaki soru işaretleri hala yanıtsızdı. Bu sırada Azra da aşağıya inmişti. Son bir kez makyajını yeniledi.

  İki araba gidiyorduk: Azra'nın arabasında ben ve Arya, Seyhan'ın arabasında ise Demet vardı.

  Bara gelince bizim çocuklara anahtarları verdik ve bara girdik. Azra ve Seyhan, kontrollerini yapana kadar biz de birer bardak bira içtik. Daha sonra Azralar geldi ve diğer bara geçmek için arabalara yöneldik.

Bir saat içinde falan diğer bara gelmiştik. Klasik bir bardı ama, bizim sürekli takıldığımız bari anımsatmıştı bana. Burası sadece daha huzurlu dizayn edilmişti ve insanın kendini rahat hissetmesini sağlayan bir havası vardı. Fakat bir o kadar kopmalık ve her türlü harekete müsait bir yerdi.

Tabii ki de buraya iş için gelmiştik (!). Bu bir mafya işiydi ve bunun için en uygun ortam burasıydı. Çünkü kimse eğlenmekten başka bir şey yapmıyordu ve yaptığımız şeyler rahatlıkla kalabalıkla örtülebilirdi.

Azra ortadaydı. Biz ise sağına ve soluna ikişerli olarak dağılmıştık. Yanımıza biri geldi ve bize ait yeri gösterdi. O yöne doğru ilerlerken birkaç sarhoşu atlatmak zorunda kalmıştık. Aç bir köpekmiş gibi bize bakıyorlardı ve bu durum beni rahatsız etmişti.

  Toplantı salonu gibi bir yerdeydik. Birkaç anlaşma imzalamamız gerekiyordu. Sanıyordum ki 10 - 15 dakika sürecek...

  Yaklaşık bir saat sonra nihayet toplantı salonundan çıktık. Yine kârlıydık. Etrafı biraz gezindikten sonra her zamanki bara tekrar gittik bunun şerefi adına. Arada böyle küçük kutlamalar yapıyorduk.

İçeri girdiğim ilk 5 saniye etrafa baktım. Genelde bar kalabalık olurdu ama bugün daha tuhaf bir kalabalık vardı sanki.

  Her zamanki masaya oturduk. Etrafa göz kestirirken birinin bana bakıp gülümsediğini fark ettim. Küçük bir oyun fena olmazdı, ha?

  Kızlara bir şey demeden adamın masasına doğru yaklaştım. Gülümsedim. "Selam."

  "Selam güzelim." dedi. Buram buram yavşak kokuyordu. 1 - 2 dakika cevap vermedim. Ağırdan alacaktım. Hiç istifimi bozmadım. Tam cevap verecektim ki elini belimde hissetmemle irkildim. "Bir sorun mu var canım?"

  Kanka biz senle ne ara 2. levele geçtik ya?

"Ee... Aklıma bir şey geldi de, gitmem gerekiyor." dedikten sonra tam gidiyordum ki, aklıma gelen şeyle arkama döndüm. "Unutmadan," dedim ve seksi bakışlarımdan birini attım. "Bu kağıtta numaram yazılı. İstediğin zaman arayabilirsin. Anlarsın ya." dedim ve göz kırpmayı ihmal etmedikten sonra arkama bakmadan çıkışa doğru ilerledim. Her zaman yaptığım eğlence amaçlı bu şeyi kızlar da anlamış olacaklar ki 5 saniye geçmeden onlar da çıkışa geldiler ve sessizce arabaya bindik.

AZRA

  Sıradan bir günden sonra, Eylem'in eve gitmeyi istemesi üzerine eve gelmiştik. Ayrıca hafiften sarhoş olmaya başlamıştık. Gerçi bünyeyi çok etkilemiyordu çünkü bünye alışmıştı artık. İçtiğimiz bir kahveyle kendimize geliyorduk.

  Kızlar gelir gelmez duşa girmeyi tercih etmişti. Benim ise duş alacak halim bile yoktu. Psikolojim, bedenimi de yoruyordu. Kızlar duştayken biraz telefonumla takıldıktan sonra boy aynasında kendimi incelemeye başladım. Daha doğrusu fiziğimi.

  Dış görünüşüme yansıtmasam da 1 - 2 kilo almıştım. Cinsiyetimin doğasında olduğu gibi moralimi az çok bozuyordu bu durum.

  Kahvelerin hazır olmasına eş zamanlı olarak kızlar da aşağıya inmişti. Kahvelerini verdikten sonra kendi kahvemi de alıp tekli koltuğa geçtim. Kısa süren bir sessizlikten sonra "Meral Teyze mesaj attı mı?" dedi ince dudaklarıyla birlikte kahveden bir yudum daha alarak.

Yorgun sesine karşın rahat bir şekilde "Hayır." dedi Arya. "Acaba nasıl bir yere düşeceğiz bakalım?" diyerek imâda bulunan Demet'ten sonra, rahatsız edici sessizlik gene hakimiyetini kurmuştu.

  Sabırla Meral Teyze'den gelecek mesajı bekliyordum. Tesadüf o ki; Eyelm tam konuşacağı sırada odayı kulak tırmalayıcı bir ses doldurdu. Mesaj Meral Teyze'dendi: "Kızlar, yeni okulunuz Özel Şafak Koleji."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Nov 01, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

YAKAMOZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin