Saliseler yıl gibi geçerken, camdaki varlıkla göz göze bakıyorduk. Gri saçlı mavi gözlü varlık, hafifçe gülümseyerek bakmayı sürdürüyordu.
Sanırım şu an altıma yapıyordum.
"Defol!" diye bağırdıktan sonraki 5 dakikayı hatırlamıyorum.
--------------------------------------------------------
"Zeren!Zeren uyan!"
burnuma gelen ağır kolonya kokusu ve Selen'in cırtlak sesiyle gözlerimi açtım.
"Ya mal sesini kes! Nasıl cırtlak bi ses lan bu? Allah aşkına sus yoksa bi 10 dakika daha bayılacağım."
dedikten sonra başımı ovuşturarak ayaklandım. Cidden şuan ölü gibiydim.
Ay heyt may layf.
"Tamam ya, sakin ol. Bir şey demedik."
diyen Bayan Cırtlak Ses'e baktım. Yemin ediyorum ağzına bir tane çakacaksın ses telleri ağır titreşim sonucu hayatını kaybedecek.
"Zeren, bak seni yine kızdırmak istemem ama ne gördün bu kadar telaşlanacak? Hem pencere falan da açık değil , kapı da kilitli."
"Kardelen. Korkuyorum."
diyerek sorusuna cevap verdiğim Kardelen'in göğsüne yaslandım. Ciddi şekilde ağlıyordum.
"Tamam, tamam. Yarın konuşacağız ama , söz ver!"
başımla onayladıktan sonra kızların çekyatını açtık. Ben ortada kızlar iki yanımda uzandık. Kendimizi uykunun kollarına bıraktığımızda rahatlık tüm bedenimizi sarmıştı.
-----------------------------------------------------
"Zeren Allah belanı vermesin. Tüm nutellayı yemişsin be ayı!"
Selen'in cırtlak sesi beni yataktan kaldırmak için yeterince cırtlaktı. Pardon yatak mı dedim ben? Beton demek istedim heralde.
"Ah! Belim!"
"Zaaaaa iks deeeee!"
diyerek gülen Selen koşarcasına yanıma geldi. Bu kızın psikolojik sorunları vardı sanırım. Fok balığı kafalı kezban.
"Sen bir malsın."
dedikten sonra dönerek kıkırdayan Kardelen'e baktım.
"Git nutella al da gel. Ben nutellasız kahvaltı yapmam."
Al işte ya. Bir kerede nutellasız yap be gülüm! Takıntılı zürafa!
"Of be. Dur bari bir duş alayım."
dedikten sonra hızlıca ayaklandım ve benim peşimden 500 kilometre hızla gelen yastıkları arkamda bıraktım.
Kızların banyosu benimde banyom sayılırdı. Her hafta gelir kalırdım ama maalesef kalıcı olarak kalmama hayat bana sinsi bir şekilde gülüyordu. Dediğim gibi. Ay heyt may layf.
En sevdiğim duş jelimi ve şampuanımı çıkardıktan sonra bornozumu askıya astım. Ardından duşakabinin içine girip suyu açtım.
Açmam ve kapatmam bir oldu. Şey, sanırım kuzey kutbuna gelmiş olmalıydım. Tekrar açmak için suyu sıcak tarafa aldım.
Ve bu sefer de açmamla kapatmam bir oldu. Lan şaka mısınız siz ya! Cehenneme falan girdim heralde!
En sonunda suyu ayarladığım da mutluluk dansı yaptım. Tamam biraz fazla saçma gözüküyordu ama olsundu.
Saçımı şampuanlarken aklımdan gitmeyen şey çocuğun yüzüydü. Korkunç bir gülümsemesi vardı. Bi an sanki yanımda gibi hissettim onu. Hızla yüzümü yıkayıp etrafıma bakındım. Kimse yoktu. Banyoda işimi alelacele hallettim ve bornozuma sarıldım.
Ne oluyordu bana? Ben korkak Pandanın teki değildim, fakat şuan aynen öyle davranıyordum!
Sinirle saçlarımı kuruttum ve bir hışımla banyodan çıktım. Üstümü giyindikten sonra eyeliner ımı çektim. Kızlara bir şey söylemeden evden çıktım ve markete girdim. Nutellanın olduğu yeri bulunca İmam halime büründüm ve duaları okuyup Allah'a şükürlerimi sundum. Cidden bulmaca falan oynatıyorlardı bize mallar. İsteğim sadece nutellaydı be.
Kasiyere parayı ödeyip çıktım. İçimde cidden saçma bir huzursuzluk vardı. Aklıma daha kötü şeyler getirerek bu huzursuzluğu bozmaya çalıştım. Neden iyi şeyler getirmediğim konusunda henüz bir fikrim yok.
Aklıma küçükken matematik dersinden 45 aldığım gelmişti. Oysaki sınav o kadar kolaydı ki benim 45 alma ihtimalim Ateistin dua etmesi gibi bir şeydi.
Cidden daha saçma bir şey olamazdı belki de. İyice moralimi bozarak eve geldim. Cidden mal kelimesinin vücut bulmuş hali falandım.
"Hele şükür!"
diyerek elimden kavanozu alan Selen'in gözleri aç bir kurdun ceylan görmüş haline benziyordu. Çevremde normal insan yok mu lan benim?
*Sanki sen çok normalsin*
Ooo , iç ses. Hayırdır la nerelerdesin bakayım?
*O kadar maldın ki bi kaç gün seni mallığınla yanlız bırakayım dedim*
(İç sesim bana laf koymuştu. Bunu yediremezdim!)
Belkide sana ayak uydurmaya çalışmışımdır?
Ses gelmeyince gülümseyerek işime devam ettim. Hangi iş lan? Bir halt ettiğim yok. Malak gibi yatıyordum.
Kahvaltı yapmaktan nefret ettiğim için sadece gevrek yerdim. Kızlar bu huyumu bilirdi. Mutfağa girince bana istediğim şeyi hazırladıklarını gördüm. Yavrularım be!
Hızlıca gevreğimi yedim ve kızlara dönerek
"Ben kaçar!"
dedim. Başlarıyla onayladılar. Aklıma geleni anında yapan bir kızdım. Onlar buna alışmıştı.
Kapıdan çıktım ve eve doğru yürümeye başladım. Kızlarla yakın oturuyorduk. Genelde minibüse gerek duymuyordum. Evin önüne geldiğimde saat 3'ü çeyrek geçiyordu.
"Anneaa! Ben geldim!" diyerek seslendim. Sesime cevap veren şey, bir öksürük olmuştu.
"Anne?"
heyecanlanıp stres yapmıştım. Biri hasta mı olmuştu?
"Zeren buraya gel! "
annemin sesi telaşlıydı.Hızlı adımlarla salona doğru gittim.
"Ne oldu babama!"
Etraf kanlı peçete doluydu. Sular, ağrı kesiciler ve daha pek çok adını bilmediğim ilaç.. Neyin nesiydi bunlar?!
"Bilmiyorum. Doktor çağırdık baban ayakta durabilecek gibi değil."
Gözümden bir damla yaş düşünce kendimi toparlamaya çalıştım. Babam kan kusuyordu! Kan!
"Ze-Öğh! Zeren."
"Söyle baba! Söyle!" eğilip ağlıyordum. Bir yandan kusarken bir yandan ismimi söylemeye çalışıyordu babam. Lanet olsun bu neydi böyle?!
"Ase-Asel."
dedikten sonra gözünden bir damla yaş düştü. Gözleri kapandı. Göğsünün inip kalkması yavaşladı.
Ani bir hareketle üstüne atladım. Kalp masajı yapmaya başladım. Kanlar artıyordu. Gözlerim kararıyordu. Gücümü kaybediyordum. Kollarım hissizleşmeye, uyuşmaya başlıyordu. Deliriyordum!
Karanlık belkide beni en derin köşesine çekiyordu. Bilemiyordum. Bana kucak açan sonsuzluğa gidiyordum sanırım. Belkide babamla beraber buralardan uzaklaşıyordum. Bilemiyorum. Ama beynim yeterince ağrıyordu. Ve bende karanlığa sarılmayı tercih ettim. Karanlık.