Hades, siyah pelerininin ucu dalgalanarak Zeus' un yanından ayrıldığında oldukça memnun hissediyordu.
***
"Kore! Bizi bekle."
Dönüp Mari ve Asya' ya baktığımda parıltılı çiçeklerle dolu kırda, onları arkamda, oldukça uzakta bıraktığımı gördüm. Biraz çiçek tohumu toplamak istiyordum lakin fazla sabırsız ayaklarım önden gidiyordu. Annemin yanına gidip bahçemizde olmayan tohumlardan topladığımı söylemek, onları birlikte ekmek ve daha sonra oturup birlikte sohbet etmenin hayaliyle, başım yerde etrafta koşturuyordum. Bir anda güzel bir melodi duyar gibi oldum. Sağ tarafa döndüğümde gözlerim ilerideki ışıltılı çiçeğe takıldı, bütün çiçekler sanki onun yanında sönük kalmıştı. İçimdeki dürtüye uyarak çiçeğe doğru yürüdüm. Adeta göz kamaştırarak parlayan çiçek, benzersiz bir nergisti.
İstemsiz olarak uzandım ve çiçeğin sapını kavrayarak kendime çektim. Tam koklayacaktım ki kulakları sağır eden bir çatırtı ayaklarımın altında gümbürdedi.
Gök gürültüsünü anımsatıyordu ama yerden yükseliyordu. Korkuyla birkaç adım geriye sıçradım. Ayaklarımın altındaki yer yarılırken, topraklar çatırdayarak birbirinden ayrılırken, sonu gözükmeyen derin karanlıktan, kocaman siyah atların çektiği bir at arabası yükseldi. Arkadaşlarımın fazlasıyla uzaktan gelen sesleri bana kendimi çaresiz hissettirmişti ki, bir an onlardan bu kadar uzaklaşmamış olmayı diledim.
Büyük ahşap tekerlekleriyle yerden çok göğe yakın gözüken devasa at arabasından adım atar gibi rahatlıkla inen, en az içinden çıktığı çukur kadar karanlık giyinmiş adam bana yaklaşırken şaşkınlıktan hareket edemedim. Üstüne doğru yürüdüğü kişi ben değilmişim gibi, olanı biteni izliyordum.
Hızlı adımları sayesinde aramızdaki mesafenin yok olması fazla sürmedi, ne bir tepki verebiliyordum ne de ağzımı açıp bir iki kelime söyleyebiliyordum.
Sadece belimi kavrayan sıkı elini hissediyor, siyah gözlerine ulaşamamış gülümsemesiyle bana bakan canavarımsı adamı donakalmış bir ifadeyle inceliyordum.
"Sevgili Kore, benimle geliyorsun." Belimdeki eli daha da sıkılaştı ve ben, tek bir şey söyleyemeden kendimi kucağında buldum.
Asya ve Mari'nin çığlıkları, yeraltının koyu derinliklerine doğru daldığımız an, arkamızdan kapanan yarıkla birlikte en az gökyüzü kadar uzakta kalmıştı.
Hissettiğim acizlik bütün bedenimi ele geçirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Persephone & Hades (TAMAMLANDI)
FantasyBir canavarı sevmeye başlamak mıydı bu, yoksa canavarın arkasına saklanmış birinin sevgiye olan ihtiyacını fark etmek miydi?