Kendinle Yaşamayı Öğren

68 4 1
                                    


Buğlem, ardı arkası kesilmeyen sürprizlere boğuyordu beni. Oradan oraya sürüklüyor; elindeki sihirli değnek ile prensesler gibi hissetmemi sağlıyordu. Ara sıra yüzünü buruşturup, olur olmadık cümleler kuruyor, sinirlendirmeye çalışıyordu. Günün vermiş olduğu heyecan ile bütün muzipliği birleşmişti. Alışveriş, hediyeler, yemek, kuaför derken vakit dolmuş biz ise gece için çoktan hazırlanmıştık. Çok kalabalık olmayacaktık, ne kadar az insan o kadar eğlence diye düşünmüştük. Şehirin en görkemli eğlence mekanlarıyla başlangıç yaptık. Yıl sonunun vermiş olduğu enerjiyle bütün mekanları üniversite öğrencileri doldurmuştu bile. Bunca kalabalığın arasında eğlenmek ne mümkün? Son gittiğimiz mekan ise sinek avlıyordu. Oturun artık dedim. Bir yandan ne yapabiliriz diye düşünüyorduk. Fantezi müziği sanatçılarının sahnesine gitmemiz konusunda yoğun baskılar vardı üzerimde. Israrla gitmek istemiyordum. Ne zaman neyi istesem gerçekleşmiyorken, istemediğim her ne varsa hepsinin gerçekleştiğinin farkına varmış oldum bir kez daha. Oturduğumuz yerden kalktım. Deniz manzarası olan terasa çıktım. Arkamdan gelen Hande’ye birazdan döneceğimi söyledim. Önce kendimle olan hesaplaşmamı bitirecektim. Yalnız kalmayı tercih ettim. İstanbul’un eşsiz boğaz manzarasında konuşmaya başladım. 

- Ne değişti hayatında? Bugünün dünden farkı ne? Ne oldu o bitmek tükenmek bilmeyen mutluluk hayallerine? Burdasın işte, hayallerinin şehrinde. Yıllarca ahd ettiğin ne varsa gerçekleştiriyorsun. Doymuyorsun yine de. Dışarıda senin hayatını yaşamak isteyen milyonlarca kişi, görmüyorsun. Memnuniyetsizsin. Aynada ki seni tanıyamayacak kadar da aciz. Küçük şeylerden mutlu olurdun sen. Ne zaman bu kadar büyük oynamaya başladın? Şehirler miymiş seni bu hale getiren yoksa bitiremediğin iç hesaplaşmaların mı? Yeni yaşın, yenilenen hayatında şehir, yer, mekan farketmez. Önce kendinle yaşamayı öğren.

Gözümden bir iki damla yaş süzülüyordu ki, toparlandım. İçeride benim mutluluğum için çabalayan insanlar vardı ve ben şımarıklık yapmaya devam ediyordum. Bu gece gitmem, eğleneceğim demeye devam ederken kendimi gitmeyeceğim yerde buldum. Çok kalabalıktı. Aşk acısı çekenler, çiftler, arkadaş grupları her biri farklı ruh halleriyle bağıra çağıra eşlik ediyordu. İnsanları inceliyordum, beni inceleyenlerden habersiz. Gözlerim etrafımı taramaya devam ederken, bir çift göz ile karşılaştım. Sakin ve dikkatli bir tavırla beni izliyordu. Yanında bir kaç erkek arkadaşı vardı. Buğlem’e dönüp dalga geçmeye başladım. 
- Şunlara bak, tek başlarına gelmiş aranıyorlar. Hele şu ortadaki utanmadan gördüğüm halde bakışlarını çekmiyor üzerimden.
Sayıştırmayı bırakıp, ortama adapte olmaya çalıştım. Bağıra çağıra eşlik ediyordum bende herkes gibi. Şaşırtıcı ama pişman değildim, gelmek istemediğim yerde olmaktan. Gülüşlerim içtendi, sevdiklerim yanımdaydı ve ben her şeyi unutmuştum.  Az sonra hemen yan tarafımızda olan bayanlardan biri yanıma geldi. “ Nişan gecen mi? “ diye sordu. Gülmeye başladım. Üzerimde ki beyaz tütü elbiseyi ya küçük kız çocuğu giyebilirdi ya da evlilik yoluna adım atan bir kız. “ Hayır, bugün benim doğum günüm. “ diye cevap verdim. O gürültünün içinde bir yandan müziğe eşlik ediyor diğer yandan sohbet ediyorduk. Eşiyle boşanma evresindelermiş. Kutlama mı desem yoksa dağıtmak mı bilemedim. Her şeye rağmen güldüğünü, hayattan zevk aldığını farkettim. Umarım gülüşünden hiç bir şey kaybetmemiştir. Benimse henüz yaşım çok gençti, kaybettiğim bir şey yoktu ve hayattan zevk almayı unutmuştum. Bu gece bütün oklar hayatıma yön vermem için beni işaret ediyordu.
Kendine gel Ceylin...

Bir Şizofrenlik Bulgusuydu Belki De Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin