Doğum günlerimiz ne önemli bizim için öyle değil mi? Oysa sadece rakamdan ibaret. Hangimiz yaşımız büyüdükce, yüreğini de büyütebiliyor ki. Her yeni yaşımızda bir eksiliyormuşuz meğer, büyümek için koşarken anladım. Bugün doğum günüm. Farkı yok diğer sabahlardan, anlam yüklemiyorum eskisi gibi. Yine karmaşığım. Dilim ve yüreğim çatışıyor. Bazen yoruluyorum onların bitmek bilmeyen kavgalarından;
- Sessizlik istiyorum.
- Yoo, aslında gürültü.
- Uyumak ist.....
- Yoo, bağıra çağıra şarkılar söylemeli, dans etmeliyim.
- Kendi karanlığımda kaybolmak istiyorum. .
- Aslında beyazlar içinde aydınlanmak istiyorum.
- Yalnız olmak istiyorum.
- Yoo hayır, bir prenses olup beyaz atlı prensimi bekliyorum.
Dilim ve yüreğim böylesine çatışmaya devam ederken, ani bir dürtmeyle kendime geldim. Buğlem... Buğlem’in neşeyle karışmış telaşlı bir hali vardı. Günün anlam ve önemini unutmuştum oysa. Bir önemi de yoktu ya neyse Buğlem diyorduk.
- Hala uyuyor musun sen? Akşam oldu minnoş kuaföre gidiyoruz.
Duyamayacağı kadar mırıldanarak konuşuyordum. Şu depresif hallerimi bir farketse kıyamet kopacak, biliyordum. Tam gitmesek de evde mi otursak diyeceğim, hissetmiş olmalı ki deniz yeşili gözlerinin delici bakışlarıyla karşılaştım. Beni benden iyi tanıyordu. Biz birbirimizden çok farklıydık. Zıt kutuplar birbirini çekiyor olsa gerek ki yıllarca bitmedi dostluğumuz. Ne yaşarsak yaşayalım hiç kırılmadık, kızmadık birbirimize. Enerjisinin verdiği küçük mutluluklar kapladı içimi. Homurdanmayı bıraktım,bir işe yaramıyordu zaten. İnatçıdır Buğlem. Evimizin duvarları dönemin en hareketli, popüler şarkıları ile yankılanıyordu. Hazırlanmaya başladım.Bıçaktan keskin dilimi sonunda susturmayı başardım, yüreğimle bütünleştim. Hey, bugün günlerden CEYLİN ! İnsanların nasıl baktığını umursamadan, çocuklar gibi eğleneceğim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Şizofrenlik Bulgusuydu Belki De
RomantizmGelişen teknoloji ile gerçeklikten çok sanal bir hayata sahip olduğumuz yüzyılın insanlarıyız her birimiz. Kapılmamak için ne kadar çabalarsak çabalayalım, 24 saat içerisinde silinip giden snapler gibi dolu dolu ama içi boş aşklar yaşıyoruz niceleri...