13

8.6K 340 16
                                    


.

Ne yapacağını şaşırdığı anlar çok azdı.Ve şu an, o anlardan birisiydi.Ne yaparsa Meleğin acısını dindirebilirdi ki? Kendiside babasız büyümüştü fakat ona dair hatırladığı anısı çok azdı. Meleğin hayatta en çok değer verdiği kişi annesiydi, bunu çok iyi biliyordu.Karşısında ağlayan Meleğe ne diyeceni, ne söyleyerek teselli edeceğini bilmiyordu, bilemiyordu.Kahretsin ne boktan bir durumdu bu böyle!!

Hayatı bazen hızlı trene benzetiyordu.O kadar hızlıydı ki kimler geliyor geçiyor, kimler göçüyor anlayamıyordu insan.Birde bu hıza kapılınca her şeyden habersiz boş yaşayanlar vardı.Boşa geçen fakat dolu geçtiğini sanan bir ömür.Ali'nin nasıldı? Onunda boştu.Hayatı o kadar boştu ki... Onun tek farkı o bu boşluğu her an hissediyordu.Ve bu onu daha da kahrediyordu.Bir baltaya sap değildi.İyi işlerde yapmıyordu.Daha fazla düşünmek istemedi.Vicdanına sürgü çekmeye alışmıştı ne de olsa.Çekti yine sürgüsünü ve karşısında ağlayan kıza baktı.

Çaresizlik.Acı.Kaybetmek.Ve en büyüğü kimsesizlik.Melek tüm bu duyguları bir arada hissediyordu.Annesini hayattaki tek dayanağını toprağın altına sokmuşlardı bugün.Yorulan kalbi yenik düşmüştü savaşa.Zordu çok zordu.İsyan etmiyordu fakat dayanılmayacak bir ağrı sarmıştı her tarafını.Annesinden başka bir şey düşünemiyordu.Gözlerini sonsuzluğa kapayışına kendisi şahit olmuştu.

İnanamıyordu.Sanki ölmemişti.Yine çıkacaktı karşı odadan, Meleğe öpücüklerini konduracaktı."Ne yemek yapsak kızım?" diye soracaktı.Sevecekti kimseden görmediği bir ilgiyle sadece annesi sevecekti.

Ama yoktu işte.Bitmişti artık.Annesi sonsuzluğa kanat çırpmıştı.Canı acımış mıydı acaba ölürken? Çok acı çekmişmiydi o pamuk kalbi...

Ağlamak istemiyordu fakat durmuyordu göz yaşları.Ardı ardına akıyordu kurumadan.Derin bir nefes çekti içine.Ciğerleri nefessiz kalmış ve bu nefese ihtiyacı varmışcasına yuttular nefesi.Kafasını kaldırdı.Bulanık gösteren göz yaşlarını çekti attı kenara.Odasında tek başına olduğunu sanıyordu fakat karşınsındaki kişi hayal değildi değil mi?

Ali anlam veremediği bir surat ifadesiyle kendisine bakıyordu.Demedi bir şey, diyemedi.Baktı, sadece baktı.Gözleri anlattı duygularını, sonra bir gülüş ekledi dudaklarına.Mutluluktan uzak acı bir gülüş."Ben ne yapacağım Ali?"diyordu gözleriyle "Yalnızım."diye fısıldadı bakışları.

Ali karşısındaki yıkılmış görüntüye daha fazla dayanamadı ve hızla ağlayan çocukluğuna doğru gidip sımsıkı sarıldı.Öyle bir sardıki kolları Meleği, "Yalnız değilsin."dercesine...

İhtiyacı olan ilaçtan bir yudum almış gibi hissetti Melek.Kolları ilaç gibiydi Ali'nin.Alevler içinde yanan kalbine bir damla su düştü.Söndürmedi belki ama serin bir rüzgar estirdi.Oda doladı kollarını.Hıçkırdı.Sarsıla sarsıla ağladı Ali'nin kollarında.

Ne kadar süre öyle kaldılar bilmiyordu.Boğazında bir acıyla uyandı Melek.Ne ara uyumuştu, ne zamandır yatıyordu burada?Akşam olmuştu.Ali neredeydi, gitmiş miydi?Osman, o ne yapıyordu.Hemen kalktığı gibi odasından çıktı.

Salonda Osman Ali'nin kucağına oturmuş onunla oyun oynuyordu.Mahalleden komşuları vardı onlar gitmişti demek.Karşısındaki güzel görüntüye buruk bir gülümseme ile baktı.Başka bir zamanda bu görüntüye mutluluktan bayılabilirdi fakat acısı öyle derindi ki.Nefes almasını engelleyyen yumru vardı boğazında.Usul adımlarla yanlarına gitti ve karşı koltuğa oturdu.

Osman, ablasını görünce Ali'nin burnunu bıraktı ve Meleğin kucağına koşup oturdu.On yaşında annesini kaybetmişti.Annesinin öldüğünü anlamıştı ama o kadar küçüktü ki çok fazla acısını yaşayamıyordu doğru düzgün bir şey anlamıyor çevresinde olanları izliyordu.Ablasının ağlamaktan kızarmış gözlerine öpücük kondurdu.

KADIRGALIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin