Multimedya ; Dallon Weekes
Eve gelince sanki birşey unutmuş gibiydim .
Hatırladım ....
Banyo yapmalıyım...Ceketimi kenara bırakıp hemen banyoya koştum. Şu çıkan sakallarımı da kesmeliydim . O anda aynaya bakıp saçma sapan bir dua ettim;
" Tanrım lütfen her hafta sonu şu sakalımı kesecek biri girse keşke hayatıma...
Tamam belki biraz saçma oldu ama nolur Tanrım nolur!!!"
Banyodan çıktım ve telefonum çaldı.
"Keşke havlumu giyinmemi bekleseydin." dedim banyoda avaz avaz bağırarak. Hemen havlumu giyinip telefonu açtım." Efendim Dallon ?"
" Nerdesin ? Ne yapıyorsun ? Kiminlesin ? "
"Banyodayım , üzerimi giyinmek üzereydim ve belimdeki havluylayım ."
"Ne güzel bir fantazi ya !"
" Tamam tamam , ne oldu ?"
" Şey ya şu McClaren diye bir kafe varya bu akşam bizimkilerle orda buluşucaz sende gelsene ."
" Tamam saat kaçta ?"
" İşte saat 11-12 filan."
" Yuh ! O saatte ne yapacaksınız orada ? Hem o saate arası açık olur mu?"
"Oğlum sen geliyor musun gelmiyor musun ?"
" Geliyorum da ..."
" Tamam gerisini boşver , sen gel ."
" Bu arada ben seni unutturma öldürücem bu gece ."
"Niye ? Ne oldu?"
" Sen niye hocanın yanında " Eski hoca seninki" diye bağrıyosun. Kadın sen gittikten sonra bana " Bana ayak uydur, ben senin eskin değilim " dedi ya !"
" Hoca kim ?"
" Ya işte Sa..rah "
"Oooo bakıyorum " Hanım" lafını kullanmıyoruz. İsmiyle hitaplar filan , ne zaman ismiyle çağıracak kadar samimi olduk bakalım ? Ha ?!!" dedi telefonda kulağımı çınlatacak kadar bağıra bağıra gülerek .
Bende dayanamayıp yüzüne kapadım .******
Saatin onbir olmasını bekleyene kadar televizyon izleyerek geçirdim zamanımı .
Saat sonunda onbir olmuştu. Üzerime beyaz tşörtümü , altına her zaman ki dizi yırtık siyah pantolonumu , ayağıma siyah kısa botlarımı ve üzerine siyah deri ceketimi giyindim. Saçlarıma biraz özen gösteririm . Bu yüzden de aynanın önünde saçım için herhalde bir yarım saatim gitti . Daha sonra en sevdiğim parfümü bolca sıktım ve arabanın anahtarını alıp evden çıktım .McClaren Caffe'ye ( McClaren Caffe ; How i met your mother dizisindeki kafenin adı. İzleyenler bilir.) vardım ve dışarıdan içerisi çok sakin görünüyordu . Sadece bizimkiler vardı içerde.
İçeri girdim ve herkesi selamladım . Bir masa tutmuşlardı. Hepsi oradaydı. Sırasıyla ;
Pete Wentz ( Fall out boy)
Patrick Stump ( Fall out boy )
Tyler Joseph ( Twenty one pilots )
Josh Dun ( Twenty one pilots)
Kenneth Harris ( bizim grubun yeni üyesi )
Dallon , yanında bir kız ve Sarah .Bir dakika Sarah mı ? .....
Hemen herkesle selamlaştım . Hemde neredeyse herkes kız arkadaşı yada eşiyle gelmişti . Daha sonra Dallon'ın yanına oturdum. Eğilip kulağına ;
" Sarah' ın burada ne işi var ?"
" Ne yani şurada hep birlikte takılıcaz ya !"
"Of daha Sarah'ı tanıyalı bir gün bile olmadı . Sabah tanıştık daha."
Cevap yok ...
"Tamam bari yanımdaki kız kim onu söyle?"
"A dur sizi tanıştırayım ." dedi ve Sarah'ın yanındaki bar sandalyesinde oturan kızın yanına gitti . Kızın elinden tuttu ve yanıma geldiler ." Brendon , bak bu Brezzy . Brezzy , bak bu da Brendon. Hani şu bahsettiğim dostum."
Hoş bir sesle ;
"Memnun oldum Brendon ."
" Bende çok memnun oldum. Dallon bahsetmişti." Dallon kaş göz işareti yaptı ama anlamadım . Brezzy daha sonra şımararak;
"Ayy hemen anlattın mı Dallon ? Sen çok tatlısın !"
"Brezzy sen Sarah'ın yanına geç ben geliyorum . " dedi Dallon .Brezzy gidince elimi cebime soktum ve Dallon'a göz kırpıp :
" Ve ve ve Brendon yine günü kurtarıyor . " sonra burnumu havaya kaldırarak
"Ben olmasam ah ben olmasam ne halde olursunuz Tanrı bilir."dedim olduğum yerden ayrılırken . Dallon'dan gördüğüm son şey ise bana " bu neyin kafası " der gibi bakmasıydı.Bende Sarah'ın yanına oturdum .
"Naber ? "
"Hiç , sen ?" dedi gülümseyerek.
"Saol , ş..şey ya ııııı s..sen..."
" Neden kekeliyorsun?"
"Kekeliyor muyum ? Hiç fark etmedim ."
" Evet en son ben"
"Sen...bana numaranı vermeyi unutmuşsun. Çünkü haftalık ders saatleri için konuşmalıyız değil mi?"
" A evet hemen vereyim . Telefonunu ver ben numaramı yazayım telefonuna ."
" Tamam ." dedim ve arka cebimden telefonumu çıkarıp uzattım .
Tabi o numarasını yazarken ben soru sormaktan kaçınmadım tabi.
" Bir şey sorabilir miyim?"
"Tabi," dedi gözünü telefondan ayırmadan .
" Sana 'sen' diye hitap ediyorum . İsminle çağırıyorum ama umarım bunu sorun etmiyorsundur ? "
"Hayır tabiki istediğin gibi takıl." dedi telefonu elime uzatarak .
"Çünkü ,(dudağımı kıvırarak ) pek sevmem 'siz' hitaplarını . Biraz samimiyetsiz geliyor açıkçası."
"Aynen, bak ne diyorum ; biz arkadaş olabiliriz . Belki daha ilk günümüz ama sen bana baya samimi ve sıcak kanlı geldin."
"Tabi, sen de bana öyle geldin . Öyle iddalı ve havalı konuşmalar , davranışlar falan." biraz durdu , önündeki içeceğinden bir yudum aldı ve bana döndü.
"Aslında bana hep içine kapanık falan derler . Ama nedense sana karşı pek işte dediğin gibi " havalı ve iddalı " davrandım."
" Biliyor musun ? İnsanlar samimi bulduğu insanların yanında hiç yabancılık çekmezmiş . "
" Sanırım biz iyi arkadaş olacağız " dedi hafif tebessümle .Tam uykum gelmişti masaya sızacaktım ki ;
"İyi ki doğdun Brendon , iyi ki doğdun , iyi ki doğdun , iyi ki doğdun Brendon ."
O anda hatırladım , eve gidince unuttuğum şey doğum günümmüs.
" Teşekkür ederim arkadaşlarım ."
" Senin bizle arkadaş olman zaten bize teşekkür ." dedi Josh .
" Gelin buraya hepinize sarılacağım ." dedim , ağlamaklı takliti yaparak .(Multimedya ; Brendon Urie )
Hepsine tek tek sarıldım. Sıra gelmişti mumlara üflemeye . Tam üfleyecekken ;
"Brendon dur !" dedi Sarah .
"Ne oldu ?" dedim şaşırarak.
"Üflemeden önce dilek tut." diyince ona bakıp gülümsedim.
On saniye sonra , salak gibi sırıtarak etrafıma baktım.
" Ne dilediğimi söyliyeyim mi ?" herkes hep bir ağızdan;
"Hayır !" diye bağırdı . Ben korkmuş gibi yapıp;
"Tamam sakin olun söylemicem."Ama size söyleyebilirim . Çünkü zaten kabul oldu .
Hayatımda beni eşsiz kılan biriyle tanışmak istiyorum , dedim.Panic at the disco - this is gospel
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Brensar ;)
FanfictionSarah önemsemiyor gibi gülümsüyor Herşeyden habersiz kendi dünyasında yaşıyor Alın yazımın ona yazıldığını bilmiyor mu ? Sarah Ah Sarah Beni bağışlıyor musun? Panic at...