3 Haziran, Salı

236 13 2
                                    

(şarkı var ririmizz :)) <33)

Bugün okulda her sey bir felaketti! Matematik sınavı kağıtları geri verildi.Iki alacağımı tahmin ediyor, bir almaktan korkuyor, üç almayı umuyordum.Ancak, umudum korkumdan biraz Daha fazlaydı.Üstelik, okul yolunda umudum giderek arttı; çünkü tuttuğum üç dilek de olumlu sonuç Verdi.

Kapıdan çıkarken, Kendi kendime, "tren durağına kadar üç köpeğe rastlarsan, üç alacaksın," dedim.Üç köpek çıktı karşıma, hem de kocaman.

Durakta, "trende koltuk değnekli biri olursa, üç alacaksın," dedim.Trende bir değil, koltuk değnekli iki yaşlı kadın vardı.

Okulun kapısında, "Can sınıftaysa, üç alacaksın," dedim.Can sınıftaydı.Can'ın haftada dört kez okula geç kaldığı, benim de epeyce erken gittiğim düşünülürse, bunun cok riskli bir dilek olduğunu kabul etmek gerekir.

Işte, ben cok sakin bir şekilde dördüncü dersi beklerken, Melis yanımda kıvrana kıvrana, "Görürsün bak, görürsün, bize iki verecek! Içime doğdu! Bizi süründürecek!" diye sızlanıp duruyordu.Matematik öğretmeni olacak o Selin, yine her zamanki gibi zil çaldıktan beş dakika sonra sınıfa teşrif etti.Sınav kağıtları destesini hırsla masasına bırakıp, öfkeyle baktı."Hiç iyi değil, hiç!" diye değerlendirdi getirdiği malzemeyi.Ama ben rahat bir nefes alarak arkama yaslandım; çünkü kağıdım üstteki kağıtlardan biriydi kağıdın sırtını yeşil keçeli kalemle boyamak dahiyane bir fikirmiş! Böylece hic olmazsa, Selin'in uzayıp giden kağıt dağıtma töreni boyunca ya-bir-aldıysam stresini yaşamaktan kurtulmuş oluyorum.Günün birinde kağıtları en-iyileri-üste, zayıfları-en-alta şeklinde sıralamayabilecegini göz ardı ediyorum tabii.

Gerçekten de orta almıştım.Hatta, önünde bir de + vardı! Bu, son matematik sınavı olduğu için, bu üçle karneme dört gelecek demekti.Ne kadar mutlu oldum anlatamam.

Ancak, bu güzel durum yalnızca on dakika sürdü; çünkü ondan sonra Aylin isyan ederek şöyle bağırmaya başladı: "Buna göz yumacak değilim! Şu küstahlığa bakın!"

Aylin benden üç sıra önde oturuyor.Ama, matematik sınavında benim yanımda oturmuştu; çünkü sınavlarda deli gibi herkesin yerini değiştirir Selin.Bunu neye göre yaptığını da hic kimse anlamış değildir.Aylin'in göz yummayacağı sey, Selin'in sınavına verdiği ikiydi (önünde bir - ile).

Aylin, Mert'e dönüp bir şeyler fısıldadı.Mert, Can'a dönüp, o da ona bir şeyler fısıldadı.Can da bana dönüp, "Aylin defterine bir bakmak istiyormuş!" dedi.

Defterimi öne yolladım.Aylin'in niyetini biliyordum.Yanlışlarımızı karşılaştırmak istiyordu; çünkü bütün soruları ondan kopya çekmiştim.Matematik'den hiçbir şey anladığım yok zaten!

Aylin, tam zil çalarken karşılaştırmasını tamamlamış.Daha Selin kapıdan yeni çıkmıştı ki, "İste,işte,işte ve işte... aynı hatalar! Hatta, Zeynep'in iki hatası Daha var! Hem de, cok büyük iki hata! Böyle bir rezalet olamaz yani!" diye kükredi kız.

Herkes Aylin'in yanına koşup çevresini sararak, defterlerimize bakmaya başladı.Selin'in notları piyango çeker gibi dağıttığının hep bilinen bir şey olduğunu söylüyorlardı.

"Ama, işte şimdi yakalandı o bunak," diye bağırdı Aylin."ah,şuraya yazıyorum! Babam bu iki defterle Eğitim Bakanlığı'na başvurur.O zaman görür gününü o Selin!"

Ders arası boyunca Aylin'i bu fikrinden caydırmaya çalıştık.Ama inadından vazgeçmedi.Kağıdımı bile geri vermek istemiyordu.Sonunda elinden zorla çekerek almak zorunda kaldım.Ne salak şey! Bu düşündüğünün benim başıma iş açmaktan başka ne yararı olabilir ki?

Aylin'in bundan hiçbir çıkarı olamaz.Bütün matematik sınavlarından iki almış; dolayısıyla şimdi üç de alsa, karnesine yine iki gelecek.Ama, benim Aylin'den kopya çektiğim açığa çıkarsa, canım okundu demektir.O zaman sınavın değerlendirme dışı kalır ve otalamam iki den bir buçuğa düşer ki, bu durumda da bir sözlü hakkımın olup olmayacağı tamamen Selin'in keyfine kalır.Sonunda da bana -ki kesin öyle yapacaktır- bir verecek olursa, ortalamam Daha da düşer; Selin beni bütünlemeye bırakır ve yaz tatilim berbat olur.

Sınıfın yarısı, hasta bir atla uğraşırcasına, Aylin'i kandırmaya çalıştı; ama dik kafalı şey, "Buna göz yumamam.Benim için önemli olan adalet!" deyip durdu inatla.

Aslında Aylin hic de bu kadar taş kafalı ve inatçı değildir.Beyninde bir vidası gevşedi herhalde.Nasıl olur da adalet uğruna beni kurban edebilir? Notlandırma konusunda hangi adaletten söz edebilir ki? Yan şubenin matematik öğretmeni Ahmet.Onun sınavları anaokulu seviyesinde.Asla bir vermez.Sınav arasında da sıraların arasında dolaşıp, kağıttaki hataları gösterir.Bir sınıfın öğretmeni çivi gibi katı, korkunç bir kadınken, ötekinin iyi niyetli, cüce bir adamcağız olması, adil bir şey mi yani?

Melis benim için cok çıkış yolu düşündü: Sınav sayfalarımın üstüne bir şişe.mürekkep dökmeliymişim.O zaman bizzat eğitim bakanı'nın kendisi bile, Aylin'e yanlışlarımızın tıpa tıp aynı oldugunu, üstelik benim iki feci yalnışım Daha bulunduğunu asla anlayamazmış! Melis'e göre, mürekkep dökmek gibi bir suç içinse, Selin'in uzun bir iç çekmesinden öte bir şey beklenemezmiş.

Okuldan sonra, neredeyse bir saate yakın yazı masamda oturup kaldım.Bir elimde mürekkep şişesi, öbüründe sınav kağıdı.Bir türlü cesaret edemedim.Okul eşyasına duyduğumuz saygı insana aşağılık veriyor gerçekten!

Not:Başardım! Matematik kağıdım banyodaki çamaşır ipinde asılı, kurumayı bekliyor.

çok şüphe uyandırmasın diye, son üç sınavın hepsini birden maviye buladım.

Bu maviye boyama işi sonucunda odamın halısı birkaç leke edindi.Su ve sabunla silmeye çalıştım.Yapmasam Daha iyiymiş! Küçük lacivert noktacıkların yerinde, kocaman, açık mavi bulutlar var şimdi.

Annem bunu görür görmez, Daha en başından beni beyaz halıdan vazgeçirmeye çalıştığını, benim gibi ''pasaklı domuzun teki'' için beyazın hiç uygun bir renk olmadığını söyleyecektir hemen.

Pasaklı domuz falan da değilim ayrıca! Öyle olsaydım, o küçük lekeleri silmeye kalkışmazdım.Halıda durup dururlardı.İşte, bu olayın da gösterdiği gibi, temizlik yapmanın hiçbir yararı yok!

Not 2:İşte şimdi hapı yuttum! Mürekkep mavisi bir belaya bulandım! Tam, kurumuş sınav kağıdımla banyodan çıkıyordum ki, telefon çaldı, Aylin arıyormuş.''Şunu söyleyeceğim yalnızca," diye fısıldadı, "babam, Selin ve Matematik sınavına karşı bir girişimde bulunmayacak." Ardından da, "sınıf arkadaşlarıyla dayanışma içinde bulunmak" türünden bir sürü şeyler söyledi.

Kendi kafasından çıkmamaştır bunlar kesinlikte.Anlaşılan, Aylin'in babası mantıklı bir adam.

O dik kafalıyı tokatlayabilirdim! Bu soylu bilgilerini bana iki saat önce yumurtlayamaz mıydı?

Nefret Edemem... (ASKIDA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin