HAYAL KIRIKLIĞI

30 7 0
                                    

5 Ay Sonra
Cüneyt'in gitmesinden tamı tamına 5 ay geçmişti. Onun gidişinin ardından ne o çocukla buluşmaya gittim ne de evden dışarı çıktım. Ece 'nin zoruyla birkaç yere  ve üniversiteye kayıt yapmaya gitmekten başka hiçbirşey yapmadım. Yapamadım çünkü vicdanım el vermedi. Cüneyt o günden beri ne beni aradı ne de mesaj attı. Bir kaç defa Bora'yı aramış ama beni sormamıştı. Gerçekten dostumu kaybetmiştim. Beni küçükken güldüren çocuğun bu denli kalbimi acıtacağını bilemezdim tabi. Benim kalp acım aşk değil en yakın dostumu kaybettiğimdendi. Çok kez sırtımdan darbe yemişimdir. Çoğu arkadaşım iyiliklerimi hiçe sayarak hep bana kötülük yapmıştır. İlkokulda kimseyle arkadaşlık yapmamamda cabasıydı. Daha doğrusu kimse benimle konuşmazdı. Hep derslerinden hocalarının yardımıyla geçen biriyle kimse arkadaşlık yapmak istemiyordu çünkü. Ailemi kaybettikten sonra hayata zar zor devam edip yine bugünlere gelebilmiştim. En azından büyüdüm , olgunlaştım,  hayatımdan her zaman ders aldım diye avutuyorum kendimi.
Yazın bi günlük İstanbul' a gidip kayıtımızı yaptırdığımız üniversitenin heyecanı bile yok içimde. İlk sene yurtta kalıp ikinci sene ucuz yollu bir ev tutacaktık kendimize. Teyzemle eniştem de buna onay vermişlerdi. Aslında yaz boyu üniversitenin kampüsünde kalacaktık. Yaz okulları falan filan vardı. Ama teyzem bizi bırakmak istemedi. Son son  yanımda kalın dedi. Sanki uzaya gidiyorduk. Alt tarafı okula gidiyorduk. Yazın yine İzmir'e dönecektik. Ama teyzem işte her zaman abartmayı seviyordu. Bugün ise eşyalarımızı topladık ertesi gün teyzemle eniştem Ece'yle beni götürecekti. Bora kendi arabasından ayrılamadığı için onunla gelmeye karar verdi. Bugün son son gezmeye götürecekti Bora bizi uzun bir süre canım İzmirimi göremeyecektim ne yazik ki. Hep birlikte arabaya atladık ilk önce sahilde kahvaltı yaptık. Ordan Bora bir kaç saat arkadaşlarıyla buluşmaya gitti. Biz de o arada alışveriş merkezine gittik. Her istediğimizi aldık, bir kafeye gidip iki dilim çikolatalı pasta yiyip krize girdik. Ece'nin ısrarlarıyla Bora'ya haber verip kuaföre gittik. Kuaförden çıktığımızda kadının acıtmadığı yer kalmamıştı vücudumda. Ece'ye söve söve arabaya bindim. Sahilde hep beraber teyzemlerle restorantta buluştuk. Burası teyzemlerin sık sık eniştemle geldiği çok küçük ama bir o kadar da güzel bir restoranttı. Deniz manzaralı harika bir yerdi. Saatlerce eğlenceli vakitler geçirdik. Eniştemin Bora'ya öldürücü bakışlar atması hariçti tabi.
Yemeğimiz bittiğinde teyzemlerden biraz daha izin alarak gezmeye çıktık. Bora sürpriz olduğunu söyledi. Biraz sonra şaşâlı bir barın önünde durduk. "Neden geldik buraya Bora? " diye soru yönelttim hemen. Bora da
"Bugün biraz kafamızı dağıtırız diye düşündüm." dedi. Çözemediğim tek şey Bora Ece ile birlikte asla böyle mekanlara gelmezdi. Noldu da şimdi birden bire buraya geldik anlamamıştım.
Cevap vermeden arabadan indim. Onlar da indiler. Yavaş yavaş barın merdivenlerinden çıkmaya başladık. Güvenlikçilerin pis bakışlarına aldırmadan hızlı hızlı merdivenleri çıktım. Bora kapıyı açtı ve bizi içeri buyur etti. Ece ile kol kola girip içeri daldık leş gibi alkol ve sigara kokuyordu. Ne bekliyordum ki zaten. Bora bizi köşede bulunan koltuklu masaya yönlendirdi. Podyumda dans eden insanların arasında ezile ezile masaya geldik. Daha oturmadan garson geldi ve ne istediğimizi sordu. Bora bize baktı. Bana bir viski getir kızlara da hafif bişeyler olsun dedi.
" Ee ama Bora araba sürceksin tehlikeli hem ertesi günde yola çıkıcaz." dedim.
"Bişey olmayacak Beril alt tarafı bir bardak içip kalkıcaz beni sarhoş etmez alışkınım ben" dedi.
"İyi bakalım" dedim. Ece de sesini çıkarmıyordu. Kolunu dürttüm neyin var diye kaş göz işareti yaptım. Kulağıma yaklaşıp;
" Cüneyt burda" dedi. Gözlerimi fal taşı gibi açmamla karşı tarafta dans eden insanların arasından Cüneyt'in bir kızla öpüştüğünü görmem bir oldu. Elimle ağzımı sımsıkı kapattım. Ben burda vicdan azabı çekerken meğer beyefendi gününü gün ediyordu. Bora ile Ece'ye lavaboya gideceğimi söyleyip yerimden kalktım Ece de gelmek istedi ama yalnız kalmak istediğimi söyleyip lavaboya hızlı adımlarla ilerledim.
Kapıyı sertçe açıp içeri girdim. Aynanın önünde makyajını yaparken ağzında şapır şapır sakız çiğneyen kızın öldürücü bakışlarına aldırmadan kendimi lavabolardan birinin içine attım. Sinirden delirmek üzereydim. Ne kadar süre geçti bilmiyorum telefonumun çalmasıyla yerimden fırladım. Arayan Eceydi hızlıca kapattım ve tuvalet kapısını açıp dış kapıya yöneldim. Koridorda hızlı hızlı ilerlerken sert bir şeye çarpmamla popo üstü yere savrulmam bir oldu.
"Nesin sen ya yürüyen dağ mı? Bu ne hayvanlık azcık önüne..." sözlerimi tamamlayamadan olduğum yerde dikili kaldım. Karşımda buluşmaya gitmediğim çocuk duruyordu.
"B..beni mi takip ediyosun sen ya?" dedim. Başımı dikleştirip sertçe gözlerine baktım. Kekelemiştim ama bir daha olmayacaktı.
"Seni niye takip ediyim ki sen kimsin de senin peşine düşücem" dedi ve arkasına bile bakmadan yanımdan geçip lavaboya girdi. Kesin onunla buluşmaya gitmediğim içindi bu tavrı. Keşke gitseydim diye geçirdim içimden. Baksana Cüneyt Bey hayattan zevk alabiliyor. Oysa ben 5 ay boyunca evde depresyondan depresyona  nasıl geçiliri deniyordum. Bu bana reva mıydı?
Neyse dedim kendime  bu sana ders olsun kimseye değerinden fazlasını verme. Ama Yağız vardı. Beni takmamıştı resmen. Hızlıca kafamı sallayıp bu mal düşüncelerden kendimi kurtarıp masaya doğru ilerledim. Garsonu çağırıp bende bir viski istiyorum dedim. Bora'yla Ece'ye göz kırptım. Ece noluyor der gibi kafasını salladı ama benim dertli olduğum zamanlarda içtiğimi bildigi için takmadı beni oda Borayla konuşmaya daldı zaten. Çaprazımızdaki masaya Yağız geldi. Sarışın mavi gözlü bir kızın yanına oturdu. Kız hemen sırnaşmaya başladı. Nolacak sürtük değil mi her şeyi yapardı bunlar. Sinirimden gelen içkiyi bir dikleyişte bitirdim. O sırada kopmalık bir şarkı vardı podyuma çıktım ve dans etmeye başladım. Yanıma sarışın uzun boylu bir çocuk geldi elini belime koydu ve dans etmeye başladık. Şuan gerçekten hiçbirşey umrumda değildi. Müziğe iyice kaptırmış giderken çocuğun eli kalçama kaymaya başladı. Elini sıkıca tutup yana attım.
"Şştt ağır ol!!" dedim ve direk kollarından ayrılıp başka tarafa döndüm ve dansa devam ettim. O sırada çocuk geldi ve arkadan sarıldı. Hızlıca önüme  dönüp ittirdim onu. O sırada Yağızla göz göze geldik. Elini yumruk yapmış ittirdiğim çocuğa bakıyordu. Çocuk bu sefer yüzüme doğru yaklaşmaya başladı. İttirmeye çalıştıkça üstüme geliyordu. Tam o sırada Yağız hızlıca piste koştu, çocuğu kenara itti ve yumruk atıp  yere serdi. Hemen Yağız'ın arkasına geçtim. Yağız bana doğru dönüp
"Beril kenarda bekle birazdan ring başlıcak" dedi ve beni kenara doğru itekledi. Ece yanıma gelip koluma girdi ve
"Beril bu çocuk kim? " dedi.
"Yağız" dedim.
"Onu anladık da nerden tanıyorsun".
"Hani bahsettim ya sahilde karşılaştık diye"
"Bu o mu?"
"Evet " dedim bıkkın bir sesle. Çünkü kavgaya konsantre olamıyordum. Her an Yağızı kurtarmak için tetikte bekliyordum.
"Oha inanmıyorum Beril " dedi. Noldu dercesine kafamı ona doğru çevirdim.
Ece ise podyumu gösterdi.
"Kızım bu çocuk çok yakışıklı ya" dedi. Ben de birşey olduğunu sanıp mal gibi baktım. Biliyordum yakışıklı olduğunu zaten. Ama egoistin tekiydi. O gece onun yanına gitmedim diye yüzüme bakmayıp şimdide benim için kavga ediyordu. Ne büyük ironi ama.
Bana sırnaşan çocuk pes edince Yağız da tepesinden indi ve bir zafer kazanmışcasına elini havaya kaldırdı. Gerçekten ne yapmaya çalıştığını çözememiştim. Kaşı ve dudağı patlamış kanıyordu. Yavaşça ayağa kalkıp yanıma geldi.
"Bir teşekkürü hakediyorum sanırım" dedi. O sırada Cüneytle göz göze geldik. Boş bir ifadeyle gözlerimin içine bakıyordu. Daha fazla canımı sıkmak istemiyordum. Hemen Yağız'a döndüm.
"Teşekkür ederim Yağız hadi gel sana pansuman yapalım" dedim ve kolundan çektim. Sonuçta benim yüzümden canı yanmıştı. Görevliden yardım çantasını rica ettim ve müsait bir oda olduğunu sordum. Cüneyt'in gözünün önünde  yapmak istemiyordum ama yalnız da kalmak istemiyordum. Mecbur kalarak da olsa görevlinin tarif ettiği odaya doğru yürüdük. Yağız arkamda ben ise önde yürümeye başladım. Odanın önüne geldiğimizde yardım çantasını istediğim çocuk da çantayı getirdi ve geri işine döndü. Önden odaya girdim karanlıktı. Işıkları aramak için arkama döndüğümde Yağızla çarpıştık. Hayvan gibi vücudu var öküzün. Boyum kısa kaldığından göğsüne çarpmıştı yine kafam bugünkü koridorda olduğu gibi.
"Yavaş be kızım bugün beni öldürmek mi istiyosun." diye çıkışınca şaşırdım. O sırada karın boşluğunu tuttuğunu gördüm. E iyi de küçük bir kavgaydı orasına ne olmuş olabilirdi ki. Hızlıca tişörtünü kaldırıp baktığımda bandajla sarılmış bir yara olduğunu gördüm ama bandajı bozulmuş kan akmaya başlamıştı. Hızla kendini geri çekti.
"Beril ne yapıyorsun hadi şu kaşıma pansuman mı ne yapıyorsan yap da gidelim durmak istemiyorum burda" dedi.
"Peki peki tamam otur koltuğa geliyorum ellerimi yıkıcam dedim. Odadan çıkıp yanda bulunan lavaboya girdim acaba ne olmuştu orasına bıçak yarası gibi gözüküyordu kiminle kavga etti öküz kim bilir diye düşündüm ve lavabonun önüne gidip hızlıca ellerimi yıkayıp geri döndüm. O sırada Yağız karnındaki bandajı sökmüştü. Derin bir bıçak yarasıydı. Dikiş atılmıştı. Allahtan dikişleri patlamamış dedim kendi kendime. Hızlıca kapıyı kapatıp yanına ilerledim.
"Bırak ben yaparım sen elini sürme mikrop kaptırcaksın " dedim yüzüme anlayamadığım bir ifadeyle bakıyordu bir kaç saniye gözlerimi gözlerinden alamadım sonra da hızlıca başımı sallayıp önüme döndüm. Yüzüne yandan bir bakış attığımda yüzünde sıcak bir gülümseme vardı bende önüme döndüm ve pansumanı yapmaya başladım. Tentürdiyot sürünce biraz canı yanmıştı benimde canımın yandığını hissettim o an. Dayanamadım hızlıca bandajladım ve kafamı havaya kaldırdım ki kaldırmaz olaydım. Yüzü yüzüme o kadar yakındı ki öpse beni kaçamazdım. Bir kaç saniye daha mal gibi durunca sakin kalmaya çalışarak kaşını temizledim ve ona da bandaj yapıştırdım. Sıra dudağına gelmişti işte bundan korkuyordum. Cüneytle öpüşmüş olabilirdim ama onu sevmediğim için bende derin etkiler uyandırmamıştı. Hoşlandığım mı deseydim ne diyeceğimi de bilemiyorum ama beni öpmesini isteyip aynı zamanda da korkuyordum. Pamuğa tendürdiyotu damlattım ve yavaşça dudağına bastırdım. Yüzü aynı saniyede ekşidi. Bir kez daha bastırdım tam o sırada belimden tuttu ve beni koltuğa yatırdı. Kollarımı sabitledi.
"Ne yapıyorsun Yağız ? Bırak beni" dedim. Korktuğum şeyi yapmadan üstümden kalktı ve hızlıca odadan dışarı çıktı. Ne olmuştu ya yoksa bu çocuğun akıl okuma yeteneği mi vardı. Kaçırdın işte gül gibi çocuğu diye gevezelik eden iç sesime aldırmayıp hızlıca odadan dışarı çıktım.Cüneyt hala kendi masasında oturuyordu yanındaki kızın beline elini koymuş koyu bir sohbete dalmışlardı. Neden geldi acaba diye kendi kendime konuşurken bizim masaya doğru ilerledim. Ecelerin yanına gelince Yağız'ı sordum ama çekip gittiğini söylediler. İnanmıyorum ya nasıl biri bu neden böyle yapıyor anlamıyorum. Bir anda geliyor beni tanımamazlık ediyor sonra benim için kavga edip benim ona pansuman yapmama birşey demeden razı oluyor. Onu da geçtim bana o odada ne yapmak istedi. Öpmek mi yoksa yoksasını bile düşünmek istemiyordum. Bora ile Ece' den gitmemizi rica ettim ve onları dışarıda beklediğimi söyleyerek hızlıca kapıya çıktım. Yağız karşıda arabasının önünde sarışın bir kızla öpüşüyordu. Evet evet yanlış görmemiştim. Şu an tam karşımda bir kızı öpüyordu. Kalbimin paramparça olduğunu hissettim o an. Aynı anda gözlerim sızlamaya başladı ve hıçkırarak ağlamaya başladım. Beni görmüştü ama hiçbirşey yapmadan hala kızla sohbet ediyordu. Yüzüme bile bakmadan arabaya kızla binip gitmişti. Karşıya geçtim ve Bora'nın arabasına yaslanıp yere çömeldim. Cüneyt'e yaşattıklarımın acısını mı çekiyorum acaba diye düşündüm. İlk defa birine bu denli derin duygular beslemeye başlamışken yine kalbimi söküp gitmişti. Ece ile Bora geldiklerinde hıçkırarak Ece'ye sarıldım.
"Beril noldu canım neden ağlıyosun." dedi ve saçlarımı okşamaya başladı.
"Bora!! Beril iyi değil fenalaşıyor" dediğini duydum ve herşey karardı.

Bölüm sonuna geldik okuduğunuz için teşekkür ederim 😊
Multi: Sonunda Beril'in ağlayışı.
Bir de sonuna seçtiğim fon müzik.

KİMSESİZ-ASKIDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin