MY TURN TO CRY 1

6.7K 128 10
                                    

Wishes 1 ~

Belkide bugün bu lanet olası yere gelmek en son alınması gereken karardı? Neden bunu kabul etmişti? Kahretsin, barıştıkları günün ardından hemen kavga etmek zorunda mıydılar?

Onca insan arasından Kyungsoo önden yürüyor Jongin ise arkasından onu kovalıyordu. ''Kyungsoo!'' Soo duymamazlıktan gelmeye devam etti. Jongin sinirden içi yanıyordu. Eğer biraz daha devam ederse... ''DUR ARTIK, LANET OLSUN!'' Kyungsoo durdu. Arkasını dönüp ona baktı. Aralarında 8 sekiz adımlık bir mesafe vardı..

'Neden hemen şimdi bitirmiyoruz?' -beden dili- Kyungsoo söyledi.

'Bitirmek?' Jongin sert hareketlerle söyledi. Sinirini belli edercesine.

'Evet. Biz birlikte olamayız Jongin. Sen benim gibi kusurlu birisini hak etmiyorsun.' Jongin gördüğü sözlerle afalladı. Onu bu kadar çok severken bu nesiydi? Nasıl bu kadar kolayca ayrılmayı söyleyebiliyordu? Ayrılmak kelimesi ölümden bile acı iken, o bunu nasıl bu kadar basit söyleyebilirdi?

Jongin düşünürken Kyungsoo çoktan arkasını dönüp gitmeye başlamıştı.

''Dur orada!'' Jongin sert bir şekilde bağırdı. Etrafındakiler onları umursamadan işlerine devam ediyorlardı. Siktiğimin AVM'si bir daha bu lanet yere adımını dahi atmayacaktı. Kyungsoo ona döndü. Geri geri giderken elleriyle konuştu. ''Durmazsam?''

Jongin ''Dur dedim!'' tekrar söyledi gayet ciddi bir ifade ile. Kyungsoo onun ne kadar deli olduğunu biliyordu. Fakat umursamadan arkasını dönüp gitmeye devam etti. Jongin gözü dönmüş bir şekilde etrafına bakındı. Yangın alarmını gördüğünde. Hızla yaklaşıp yumruğu ile sert camı kırdı. Cam parçalar kırılma eşliğinde, Jonginin elini parçalarken, yangın alarmını, ve insanları harekete geçirdi.

Kyungsoo afallamış bir şekilde alarmı sesinin geldiği taraflara baktı. İnsanlar deli gibi bağırarak koştururken onları izledi. O sırada sinirden hızla nefes alması nedeniyle göğüsünün hızlı bir şekilde inip kalkan. Alarmın yanında gözlerini kendine dikmiş Jongini gördü, Kyungsoo.

O sırada çoktan tavandan akan su damlaları yağmur gibi iniyordu aşağıya. Gittikçe hızlanmasıyla çoktan ıslandı ikisi de. İki saf, iki aşık, iki deli insan ise orada duruyordu. Öylece. Görüş alanlarına giren su damlalarına aldırmadan birbirlerine bakıyorlardı.

Jongin ona doğru adım attı. O adımla birlikte, Soo'da bir adım geriledi.

'Yaklaşma.' Kyungsoo söyledi. (Arkadaşlar Kyungsoo beden dili her söylediği.)

''Neden?'' Jongin bağırdı. ''Neden? Yaklaşmıyorum! Sebep ne?'' Su damlalarına karışmaya başlamıştı gözyaşları, Jongin'in. ''Lanet olası bir kaç arkadaşım yüzünden mi?'' Kyungsoo sinirle konuştu.

'Anlamıyorum seni, benimle konuşurken ellerini kullan! Yarım olduğumu kafana sokmam için ne yapmam lazım? Kaç defa benim yüzümden arkadaşlarının yanında rezil olman gerek?' Jongin onun sinirli olduğunu hareketlerinden anlamıştı. Çok sert kullanıyordu ellerini.

''Sen yarım değilsin.'' Jongin yine konuştu. Kyungsoo onu hiç gibi umursamadan arkasını döndü. Bunun Jongini deli ettiğini biliyordu. Şuan Jongin'den dayak yese bile hak ettiğini de, çok iyi biliyordu.

Kolundan tutup çekilmesi ve öpülmeye başlaması aynı saliseler de oluştu. Onu itmeye çalışsa da boşunaydı. Kolları yavaşça aşağı düştü.

~

İkisi de konuşmadan yürüyordu. Jongin önde, Kyungsoo ise arkasından yürüdü. Jongin yaralı eli ile onu tuttuğunda Kyungsoo yeni fark etti. 'Kahretsin demek ki, bu yüzden konuşmadı eliyle.' diye düşündü. O an kıyafetini yırtıp onun eline sarmak istedi ama tek yapabildiği yürümekti.

MY TURN TO CRYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin