"2 yıl önce"
Neden hâlâ ordasın be Yasemin?"diye mırıldanıp duruyordum."Yetmez mi abi?"diyen Ercan'ı duymazdan geldim.İki saattir kreşin kapısının önünde bekliyordum.Saat gecenin bir yarısıydı.Bu daha da mahvolmamı sağlıyordu.Yanındaki herifle girdiği şu küçük okuldan bir türlü çıkmamıştı.Sinirden elim ayağım titriyordu.En son yirmili yaşlarımda yanımdaki kızlarla bu saatlerde dışarıda neler yaptığımı Allah biliyordu.Şimdi de küçük kadınımı ordan çıkaramamamın yüküyle gittikçe küçülüyor,kalbimi parçalamasına ses çıkarmıyordum.Hem gidip ne diyecektim?"Ya benimsin ya kara toprağın"mı?Ne kadar güçlü olursan olayım duygularıma hakim olamıyordum.O veletin Yaseminime zarar verme düşüncesi bile ödümü koparmaya yetiyordu.Kaç yaşında olursak olalım kalbine söz geçiremiyor insan.Bende yeni yeni anlıyordum.Canım yanıyordu ve tek tesellim canımı yakandı.Bu yeterince ağır iken bir de onların yakınlaşmalarına şahit oluyordum.Oflayıp puflayarak Ercan'ın başını şişiriyordum.Galiba benim bu hayattaki sınavım Yasemin'di.
Ercan'ın "Abi!"demesi düşüncelerimden uzaklaşmamı sağlarken demir kapının hızlıca çarpılmasıyla da gözlerimi kapıya çevirdim.Ordaydı.Yaseminim ağlıyordu.Tek başınaydı.Üstü yırtılmıştı.Gözlerimi olabildiğince açıp ne olduğunu kavramaya çalıştım.Boş sokakta kadınımın hıçkırıkları yankılanıyordu ve ben onu sarıp geçecek bile diyemiyordum.Yasemin kapının eşiğinde ağzını kapatarak ağlıyordu.Okyanus rengi gözlerini yummuş,perişan haldeydi.Kadınıma bunu o adam mı yapmıştı?Yoksa ona dokunmuş muydu?
"Ercan kapıyı aç."Sözümü ikiletmeden dediğimi yaptı.Arabadan indim.Hızlı ve güçlü adımlarla kadınıma yürüdüm.Eğer bir şey yapmış olsun,ona dokunmuş olsun Sarp denen herifi öldürürdüm.Yemin olsun yapardım bunu.
Onu ürkütmeden yanına yaklaştım.Adım seslerimi duyunca ürkerek gözlerini araladı.Şimdi karşısındaydım.Yıllardır hayalini kurduğum yüz tam karşımdaydı.Bana neden burdasın dercesine bakıyordu.Haklıydı.Yinede ses çıkarmadım.Sustum,sustuk.Sanki beni uzun zamandır tanıyordu.Ne bağırıyordu ne de çığlık atıyordu.Hıçkırıkları kesilmiş yerini güzel mavilerinden dökülen göz yaşlarına bırakmıştı.O damlalar hançer gibi saplanıyordu yüreğime.O kadar güzeldi ki...O kadar narindi ki...Yanımda küçücük kalmıştı.Onu korkutmamak için hemen konuşmam gerektiğini farkettim.Elimi enseme atarak derin bir nefes aldım."İyi misiniz?"dedim.Yıllardır içimde tuttuğum cümlelerin içinden bunu seçtiğim için kendime saydırarak cevabını bekledim.
Cevap vermedi.
Başını sallayarak yürümeye çalıştı.Hava ayaz gibiydi ve onun üstünde parçalanmış bir bluz vardı.Nedenini sormak istiyordum.Kalbim göğsümden taşıyordu.En son ilkokulda Atatürk olduğum bir tiyatro gösterisinde bu kadar heyecanlanmıştım."Asıl siz iyi misiniz?"dedi Yaseminim,peşinden geldiğim için hırçın bir sesle.Eh be kadın!Bu da laf mıydı şimdi?Soğuk soğuk terliyorum bu havada.Kalbim halay çekiyor amaçsızca,beyin hücrelerim iflas etmiş,dilim tutulmuş...Ne diyebilirdim ki?
Kadınım bana deli muamelesi yapıyordu.Haklıydı.Ah be...Bana böyle baksa bile yeterdi de konuşsam iyi olacaktı galiba."Çok iyiyim."cümlesi çıkabildi ağzımdan.Daha yeni akıl edip çıkardım ceketimi.Yaseminim titriyordu.Nasıl unutmuştum?
Ceketi onun omuzlarına bırakacakken geri çekilmesiyle elim boşluğa düştü.Ne olduğunu anlamadan şaşkınca baktım.Hayatımda hiç bu kadar aptallaşmamıştım.Hiç tanımadığı bir adamın ceketini alacak değildi ya...Ama ben onu tanıyordum.Yeterliydi bence...Değil mi?"Siz kimsiniz beyefendi?Ne yaptığınızı anlamıyorum."dedi titrek bir sesle.Ulan ben sana kurban olurum.Bende anlasam ah bende anlasam anlatacağım da...Ne söyleyeceğimi bile bilmiyorum.Kafam allak bullak.Yanlış bir şey söylemekten korkuyorum.
Yasemin
"Ben Ateş Kozdağ.Yani sen Ateş de,yani siz.Ah,ben yani Ateş..."Karşımdaki adama şaşkınca bakıyordum.Sözleri gülmeme neden oluyordu.Hatta o kadar kötü bir durumdaydım ki kahkaha atıyordum.Ateş denilen adamın şapşal halleri biraz olsun kendime gelmemi sağlamıştı.Kahkalarıma son verince göz pınarlarımda kalan yaşları sildim.
"Acayip birisin."dedim resmiyeti bir kenara bırakıp.Az önce sevdiğim adam tarafından aldatıldığımı öğrenmiş gibi değil de her şey normalmiş gibi konuşuyordum.Sinirlerim alt üst olmuştu."Giy.Lütfen?"dedi ceketi uzatarak.Bu sefer karşı çıkmadım.Çünkü direnemeyecek kadar üşüyordum.Başımı sallayarak onayladım.Bembeyaz dişlerini göstererek gülümsedi.Gözlerimi kırpıştırarak bakışlarımı kucağımda birleştirdiğim ellerime çevirdim.Etkileyiciydi.
Ateş
Kapının ardına kadar açılmasıyla Yasemin öne savruldu.Onun önüne siper olurken göğsüme yasladım küçük bedenini.Kapıyı açanın Sarp olduğunu kadınımın titremesinden anladım.Yinede o herife bakmadı.Başını göğsümden kaldırmadı.Gurur duyarak gülümsedim.Bu kadına bayılıyordum.Onu daha sıkı sararak gözlerimi karşımdaki herife diktim.Gözleriyle beni tartıyordu.Sırıttım.Keşke erkek olabildiği kadar adam olsaydı."Senin kız arkadaşımın yanında ne işin var?Sen kim oluyorsun?"diye bağırdı karşımdaki velet.Sırıtarak Yasemin'i arkama aldım.Kollarını belime sardı.Bu hareketi afallamama neden olduğu için Sarp'tan bir yumruk yedim.Ulan Yasemin öldürdüğüm adamların hıncını mı alıyorsun?Yapılır mı bu hareket şimdi?Arabamın kapısı açılınca Ercan'ın indiğini anladım.
"Ercan!Yasemin'i arabaya götür."
Sarp'ın gözleri korkuyla açılınca gömleğimin kollarını katlayarak gülümsedim.Ağzımdaki kanı yere tükürdüm.İyi vurmuştu pezevenk.Ama her şeyin bir sonu olduğu gibi Sarp'ın da bir sonu vardı.Ölüm Allah'ın emriydi.Bu biraz erken olacaksa da üzgünüm ki benim ellerimden olacaktı.Gömleğimin kollarını katlamayı bıraktığım gibi kafayı gömdüm şu velete.Daha kiminle dans ettiğini bilmiyordu.Yere düşünce yakasından tutup kaldırdım.Tekrar hamle yapacakken "Dur"emriyle hareketsiz kaldım.Adeta dondum.Yasemin bana onu perişan hâle getiren adamı mı savunuyordu?Hâlâ onu nasıl seviyordu?Görmüyor muydu beni?Nasıl uğraştığımı?Sarp'ın "İşte benim kızım."diyen sözünü duyunca pislik silkelermiş gibi yakasından tuttuğum gibi fırlattım.Yinede beni delirten gururlu ifadesini takındı.Yasemin'e bakmadan arabanın kapısına doğru ilerledim.Yasemin yerinden kıpırdamıyordu."İstediğin oldu.Koş sevdiğine.Ha bu arada Sarpcım dikkat et bırakma bir daha sevgilini yoksa yerler bu sokakta benden söylemesi."deyip göz kırparak kapıyı tüm gücümle çarptım.İkisininde afallamış,şaşkın yüz ifadelerine bakarak gülümsedim.Hayatımda yaptığım en yapmacık gülüştü.O kadar içimden gelmeden gülümsedim ki bu vahim halime sinirlendim.Ercan çoktan arabayı çalıştırmıştı.Son kez ikisine baktım.Yasemin'in hiçbir şey anlamadığını biliyordum ama kısacık bir an bile olsa anlatmaya çalışmıştım.Benimki boşa kürek çekmekti.
"Bu iş burda bitmedi Yaseminim.Bitmedi.."diye mırıldanıp önüme döndüm.Araba hareket etmişti.Artık onları küçücük görüyordum.En kötüsü ise Yasemin'in yerde yatan Sarp'ın yanına gidip ona sarılmasıydı.Keşke ölseydim dedim içimden.Keşke onları böyle göreceğime ölseydim.Bana yaklaşımının bile sahte olduğunun yeni yeni farkına varıyordum.Ne bekliyordum ki?Onu savundum diye hiç tanımadığı bir adama aşık olacağını mı?Yinede o hareketinin Sarp'ı sinirlendirmek için olduğunu biliyordum.Eğer bende Ateş Kozdağ isem intikamımı alırdım.En acı şekilde.
Merhaba Arkadaşlar!Uzun bir aradan sonra yine beraberiz.Bölümü oldukça geç yayımladım farkındayım ama o kadar sorun yaşadım ki.Yani aşk acısı çektim😂Yasemin'in umursamazlığını ona,Ateş'in aşkını da kendi aşkıma benzetiyorum.Neyse ki bir illetten daha kurtuldum.Artık sık sık bölüm yayımlayıp tepkilerinize göre hikâyemin devamını getireceğim.Lütfen oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin,onlar benim moral kaynağım.Bölümü geç yayımladığım için özür diliyor,sizleri çok seviyoruum❤️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Küçük Karım
ChickLitAteş...O öyle bir adamdı ki...Herkesi kendi ateşiyle yakıp kavuracak kadar kuvvetli!İnsanları kendine hayran bırakacak kadar heybetliydi.Gündüzleri sert bir iş adamı.Geceleri ise karanlık bir mafyaydı!Yıllardır yıkılmayan imparatorluğu,sarsılmayan g...