Başıma sancılar,mideme kramplar giriyordu.Yine bir kâbusla uyanmıştım.Kalbimin acısı fiziksel acımın daha çok katlanılmaz olmasını sağlıyordu.Gecenin üçünde annemi arayıp ağlacayak kadar aciz durumda olmam ise beni öldüyordu.Filmlerde izlediğimiz aşklar vardır ya..Hâlâ böyle şeyler kaldı mı bilmiyorum ama her ne haltsa şuan onu yaşıyordum.Başka tanımı yok,izahı yok.Elimden ne geliyorsa yapacağımı tüm servetimi önüne serip kalbimi ona açtığımı tek sevdiğim kadın olduğunu bilmiyordu.Kimin ahını aldım diye sormak istemiyordum.Çünkü cevap herkesi tatmin edecek kadar çoktu.Onca kızın kalbini kırıp umursamadan çekip gitmek çoktan mi bu neydi Allahın adaleti mi yoksa hayatın gün gelir devran döner deme şekli mi?Eğer öyleyse yapmayacağım bir daha.Söz veriyorum aklımdan bile geçirmeyeceğim.İstediğimi elde ettim.Onunla evlendim.İntikamım vardı hani ne oldu o kasıp kavuracak nefretime?Aşk nefretten daha güçlüymüş.Bildiğim tek şey bu.Aynı evin içerisindeyiz.Hayallerimdeki gibi.Ama yaşadıklarımız bir o kadar uzak.Saatli bomba gibi.Tek kelime etmiyor.Hissiz gibi bakıyor.Binbir duygu görüyorum gözlerinde.En kuvvetlisi nefret.Hissediyorum.Kalbim daha ne kadar acıyabilir diye düşünüyorum.Bu fikir kötüydü.Ben Yasemin'im üzülsün istemiyordum ki.Bir haftadır yaşayan ölü gibiydi.Saat 8'de kahvaltı akşam 8'de yemek.Bunun dışında odasından çıkmıyor.İki yemekte toplam 1 saat sürüyordu.Onu görmek için evden çıkmadım ilk 3 gün,sonra pes ettim.Beni sev mi diyecektim?En fazla nefretini kazanırım,ki kazandım.Onun sevgisi asla benim için olmayacaktı.Bunu adım kadar iyi biliyordum.Yasemin yokken her gün gördüğüm kâbuslar geçmiyordu.Galiba ölene kadar çekecektim bu acıyı.Gözlerimi kapatıp uyumayı denedim.Ya da ölmeyi.
YASEMİN
Yan odada Ateşin inlemeleriyle uyanmak içime korku düşürmüştü.Ne olduğunu sormak istiyordum.Fakat bir haftadır iradeli bir şekilde konuşmayıp ona yaptığı yanlıştan dönmesi için süre vermiştim.Bir haftadır anlamadıysa bir ömür yine anlamazdı.Üzüldüğünü görüyordum ama yemek saatlerinde takındığı tavrı,mutluluğu beni korkutuyordu.Yemek yemeyip beni izlemesi hem utanç hemde stres hissi yaratıyordu.Yinede aynı odada kalmamamız bana saygı duyduğunu gösteriyordu.Canavar dediğim adam bana dokunmamıştı bile.Ona olan minnettarlığımı anlatamazdım.Ama garip davranması beni ürkütüyordu.Bu yüzden odamdan adımımı atmıyordum.Zaman zaman çıkmak istesemde yapamıyordum.Dışarıyı özlüyordum.Özgürlüğüne düşkün bir kadın olarak hayatım hapis hayatından farksızdı.O koca bahçe beni bekliyor gibiydi.Yapayalnız çiçekleri sevmek istiyordum.Ama kapıdan dışarı adım atacak gücü kendimde bulamıyordum bir türlü.Teyzemle bir iki kere evdeki çalışanın telefonundan konuşmuştum.En başta soğuk konuşsamda dayanamayıp eski tavrıma dönmeye çalıştım.Elimde değildi.Mesafeli tavrıma içerlensede diyecek bir şeyi yoktu.Şaşırdığım şey Emine ablanın Ateş'in iznini almış olmasıydı.Sessiz konuştuğunu sanıyordu fakat Ateş'in hitap şeklini bile duymuştum.Emine Anne demişti.Gerçek annesi olsa böyle demezdi.Ailesi var mıydı varsa nerdeydi?Of,meraktan ölecektim.Soracak kimsem yoktu.Yalnızlıktan bunalmış hatta sıkıntıdan kafayı bunlara takmıştım.Uyumaya zorluyordum kendimi.Fakat içimdeki ses sanırım bu vicdanım oluyor,Ateş'i kontrol etmem gerektiğini söylüyordu.Saat gecenin 4'üydü.Ayıp olmaz mıydı?Ya bir şey olduysa?Bu vicdan azabıyla yaşayamazdım.En iyisi bakmaktı.Ayağa kalkıp sabahlığımı giydim.Kapıdan çıkarken kapıyı çalıp çalmamak arasında kararsız kalmıştım.Uyuyorsa uyandırmak istemiyordum.Gözlerimi kapatarak bir hamlede kapıyı açtım.Ses yoktu.10 saniye bekleyip gözlerimi araladım.Ateş uyuyordu sanırım.Bir insan nasıl hiç hareket etmezdi.Sessiz olmaya çalışarak parmak ucuna kalktım.Oda ciddi anlamda büyüktü ve Ateş'i tam olarak göremiyordum.Az önce acı içinde inleme sesi çıkaran biri şu an hareketsizse sıkıntıydı.Yatağa doğru yürürken ses çıkarmamak için nefesimi tutmuştum.Siyah ve gri renklere hakim olan oda garip bir kasvet yüklüydü.İç karartıcıydı.Belki de bembeyaz odadan çıktığım için böyle düşünüyorumdur,bilmiyorum ama tek bildiğim şu zorba için endişelendiğimdi.E insanlık ölmemişti tabi.Yoksa düşündüğümden değil.Ateş'in yüzünü net bir şekilde görünce durdum.Etkileyiciydi.Keskin yüz hatları gecenin karanlığında sadece gökyüzündeki ay ışığının aydınlatmasıyla gölgeli bir görünüm yaratmıştı.Kirli sakalları güzel yüzünü şenlendirirken,uzun kirpikleri,düzgün burnu nefisti.Benden 11 yaş büyük olmasına rağmen her yaştan kadının ilgisini çekecek bir erkekti.Erkek güzeliydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Küçük Karım
ChickLitAteş...O öyle bir adamdı ki...Herkesi kendi ateşiyle yakıp kavuracak kadar kuvvetli!İnsanları kendine hayran bırakacak kadar heybetliydi.Gündüzleri sert bir iş adamı.Geceleri ise karanlık bir mafyaydı!Yıllardır yıkılmayan imparatorluğu,sarsılmayan g...