3

76 11 1
                                    

MEDYADA AÇELYA VAR

Yarın Egenin bileğine de bakacaktım.Onda da herhangi bir işaret çıktı mı diye.Ama şimdilik bu konuyu rafa kaldırmam gerekiyordu çünkü bugün yorucu bir gündü ve kendimi uykuya teslim etme zamanım gelmişti.

................................................................

Uyandığım da saat daha sabahın 7'si idi.Cidden bu kadar erken uyanmak zorunda mıyım? Çadırdan dışarıya çıktım.Hava daha yeni aydınlanmaya başlamıştı.Bir kaç dakika olduğum yerde öylece durdum.Kendime gelmeyi bekledim. Neredeyse her yerim tutulmuştu. Yumuşak rahat ve sıcak yatağımı ciddi anlamda özlemiştim. Neyse ki bugün kampın son günüydü ve eve gidip yatağıma kavuşabilecektim.Bu düşünce kendi kendime sırıtmama neden olmuştu.

Yakındaki su kaynağına doğru topallayarak yürümeye başladım.Su kaynağına vardığımda orada biri daha vardı.Sanırım benden önce biri uyanmıştı.İyice yaklaşınca bu kişinin Ataberk olduğunu anlamam uzun sürmemişti.Beni görünce''Günaydın Belinay'' dedi.Bende günaydın diyerek karşılık verdim.Elimi yüzümü yıkamaya başladım.O öylece durmuş beni izliyordu. Kafamı kaldırıp baktığım da göz göze geldik. İkimiz de susuyor sadece bakıyorduk.En son sessizliği Ataberk bozdu ve''Bileğin nasıl oldu?''diye sordu.Bende ''Düne göre ağrısı hafifledi''diye belirttim.Daha sonra beraber kamp alanına doğru yürümeye başladık.Yürürken de bir yandan bulduğumuz taşlar ve belirsiz bir şekilde çıkan dövmeler hakkında konuşuyorduk.Şu ana kadar Ataberk ve Açelya da çıkmıştı. Egeyi bilmiyordum.Zaten bende de çıkmamıştı.Kamp alanına gidince Egeyi bulup bakacaktım ama merakımı bastıramayarak''Ataberk Ege'nin bileğinde dövme çıktımı peki?''diye Ataberk'e sordum. Nasıl olsa aynı çadırda kalıyorlardı belki bilirdi.''Dün baktığımda yoktu bu sabahta ondan önce uyandığım için görmedim ama uyandığı zaman sorarız''dedi.

Konuşurken çoktan kamp yerine gelmiştik bizden başka kişilerde uyanmıştı.Bazıları kahvaltı yapıyor.Bazıları konuşuyordu.Bazı kızlar ise yanlarında getirdikleri makyaj malzemeleri ile yüzlerini boyuyorlardı.Ormanda odunlara süsleniyorlar diye içimden geçirdim. Ataberk bir kahkaha patlatmıştı. Yoksa içimden söylememiş miydim? Ataberke baktığımda karnını tutarak gülüyordu.Dayanamayıp bende gülmeye başladım.Onlara güldüğümüzü anlayan kızlar boya kutularını nasıl saklayacaklarını bilemediler.Gülmemizi zar zor durdurduğumuz da Ege'nin bize doğru geldiğini fark ettik. Yanımıza geldiğinde günaydın kısmını es geçip direkt konuya balıklama atladım.''Ege bileğinde dövme çıktı mı?''Ege bir an uyku sersemliğine afalladı.Sorduğum soruyu idrak edince açıp bileğine baktı.Şuracıkta bayılacağım ama şimdi.Egenin bileğinde de çıkmıştı.Dikdörtgen kutu şekline benzeyen bir şey çıkmıştı.Dikdörtgen şeklin içinde de yuvarlak bir sarmal şekli vardı.

Dikdörtgen şeklin içinde de yuvarlak bir sarmal şekli vardı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Biz dövmeyi incelerken Açelya da uyanıp yanımıza gelmişti.Egenin dövmesine o da baktı ve şaşkınlığını gizleyemedi.Tekrardan kendi bileğime baktım bomboştu.Bu iş iyice sinirimi bozmaya başlamıştı. Sadece bende çıkmamıştı. 4'ümüz biraz daha az kişinin bulunduğu bir yer bulduk ve oturduk.Konuşmaya başladık.

''Sizce bu dövmeler kendiliğinden nasıl beliriyor?'' diye ilk soruyu Açelya sordu.''Bilmiyorum ama içimden bir ses bu dövmelerin bulduğumuz taşlarla bir ilgili olduğunu söylüyor''diye cevap verdi Ege de. Hemen ardından Ataberk ise''O zaman aynı taşı Belinay da buldu ama hala onda dövme çıkmadı''dedi.Ben konuşmayı sadece duyuyordum.Bir yere odaklanmış oraya bakıp düşünüyordum.Bu taşlar nereden geldi? Bu işaretler- dövmeler ne anlama geliyor? Neden bir tek bende çıkmadı? Neden sadece biz görebiliyoruz?Taşların rengi neden farklı? gibi aklımda milyon tane soru vardı.

Ve o an kafama dank etti. Hepimizin bulduğu taşların rengi farklıydı ve sadece biz farklı renk görebiliyorduk. Ayrıca bileğimizde çıkan dövmelerde farklıydı ve yine sadece biz görebiliyorduk.Bu durumda bu 4 kişide bir farklılık vardı.Bizde farklı olan bir şey vardı.Çünkü dövmelerin kendiliğinden belirmesi imkansızın ötesinde bir şeydi.Bu durum az da olsa bazı şeyleri açıklığa kavuşturuyordu. Tek anlamadığım neden herkeste farklı dövmeler çıkıyordu ve hepimizin taşının rengi farklıydı? Açıklık getiremediğim tek konu buydu sanırım.

Gözlerimin önünde bir aşağı bir yukarı sallanan el ile düşüncelerimden sıyrılıp kendime geldim.''Belinay sorun nedir kaç dakikadır aynı noktaya bakıp duruyorsun.''dedi Ataberk. Daha fazla beklemeden hemen konuşmaya başladım''Ataberk Açelya Ege şimdi beni iyi dinleyin.Biz farklıyız.Bizde diğer insanlarda olmayan bir şey var.Bu bulduğumuz renkli taşların rengini sadece biz görebiliyoruz veya kendiliğinden beliren dövmeleri. Bu da bizi farklı kılıyor.Yani ...'' Düşündüklerimin hepsini onlara da anlattım.Hiçbir tepki vermeden dinledi hepsi ve konuşmam bittiği zaman anlattıklarımı mantıklı buldular. Ama onlarında anlamadığı tek konu neden ben haricinde hepsinde farklı dövmeler çıktığıydı.Asıl kafa karıştıran konu buydu.Dövmeler neye göre farklı çıkıyordu.

Bir süre sessizlik oldu.Sanırım herkes bu soruyu kendi içinde tartışıyordu. 2-3 dakika sonra Ataberk bir şey bulmuş gibi kafasını yerden kaldırıp bize baktı.Sırıtıyordu. Sanırım bir şey bulmuştu.Sessizliği bozarak''Sanırım buldum''dedi.Biz merakla gözlerle ona bakarken hemen anlatmaya başladı.''Belinay bir yerde haklı biz farklıyız ve 4 kişiyiz.Bu da demek oluyor ki birbiri ile bağlantılı herhangi 4 şey. Farklı dövmelerin çıkmasının nedeni ise biz herkesten farklıyız ama biz birbirimizden de farklıyız.Mesela bende çıkan dövme su şeklini andırıyor.Su ne renktir? mavi.Benim bulduğum taşın rengi neydi? Mavi. O zaman bulduğumuz taşın rengine ait bir sembol ortaya çıkıyor.Egenin kolunda dikdörtgen bir şekil çıktı bulduğu taşın rengi de kahverengiydi yani bu toprak.Açelyanın ise sarmallar çıktı sanki bir rüzgar gibi bulduğu taş ise bembeyazdı bu da hava çünkü havanın bir rengi yok. O zaman bu 4 element oluyor. Su toprak hava ve ateş. Belinay da kırmızı taş bulduğuna göre o da ateş elementi sadece hala işareti çıkmadı o kadar.''

Ataberk bütün aklına gelenleri neredeyse tek nefeste anlatmıştı.Konuşması bittiğinde soluk soluğa kalmıştı.Bize dediklerini sindirebilmemiz için 1-2 dakika süre verdi.En sonunda sindirebildiğim de konuşmaya başladım.''O zaman biz 4 elementi simgeliyoruz ve bu dövmeler bizim işaretlerimiz.Peki neden benim işaretimin çıkması bu kadar geç sürüyor?'' diye aklımda açıklığa kavuşmamış son soruyu sordum.Sadece bu sorunun cevabı yoktu. Neyse ki diğer çoğu soruya cevap bulmuştuk.


Element UyumsuzluğuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin