MEDYADA EGE VAR
Ataberk bütün aklına gelenleri neredeyse tek nefeste anlatmıştı.Konuşması bittiğinde soluk soluğa kalmıştı.Bize dediklerini sindirebilmemiz için 1-2 dakika süre verdi.En sonunda sindirebildiğim de konuşmaya başladım.''O zaman biz 4 elementi simgeliyoruz ve bu dövmeler bizim işaretlerimiz.Peki neden benim işaretimin çıkması bu kadar geç sürüyor?'' diye aklımda açıklığa kavuşmamış son soruyu sordum.Sadece bu sorunun cevabı yoktu. Neyse ki diğer çoğu soruya cevap bulmuştuk.
........................................
Gitmek için çadırdaki eşyalarımı topluyordum.Açelya kendi eşyalarını çoktan toplamıştı.Herkes hazırlandıktan sonra yola çıkacaktık.Eşyalarımı çantama rastgele teperken çadırın bir anda üstüme yıkılması ve benim çığlık atmam eş zamanlı gerçekleşti.Dışarıdan Ataberk'in güldüğünü duyuyordum.''Mal mısın ya?Çabuk al şu çadırı üstümden Ataberk!''
''Tamam tamam kertenkele gibi böğürme Belinay.'' Kertenkele mi?Böğürmek mi? Ben mi? ''Şu çadırın altından bir çıkayım göstereceğim ben sana kertenkeleyi.'' Ataberk yalandan korkmuş gibi sesler çıkarıyordu ama aynı zamanda gülüyordu. Çadırdan çıktım ve çıktığım an onun o gülünce kısılan koyu kahve gözleriyle karşı karşıya geldim.Bu kadar yakınımda iken ne nefes alabiliyordum ne gözümü kırpabiliyordum. Sanki tutulmuştum. Ataberkin sesiyle kendime geldim.
''Beni kesmek istediğini bilseydim daha önce çadırın altında bırakırdım seni.'' dedi ve güldü.Hemen kendimi toparladım ve anlamamış gibi yapıp''Bıçak bulsaydım çoktan keserdim.''dedim ve göz kırptım.Son anda kurtarmıştım paçayı.Ah salak Belinay çocuğun gözlerinden sana ne ki. Ataberk kıkırdadı ama bir şey demedi.Aklıma o an dank etti.O beni çadırın altında bırakmıştı ben niye ona kızmıyordum ki. Ataberk'e döndüm ve bağırmaya başladım.''Salak mısın sen? Ya havasızlıktan ölseydim çadırda?Ya dışarı çıkamasaydım? Ya kalp krizi geçirseydim? Ya g..''Ataberk eliyle ağzımı kapattı ve cümlem yarım kaldı.''Tamam anladık bak ölmedin yaşıyorsun ne konuştun be kızım''
Aslında pek geveze sayılmam.Tamam belki birazcık olabilir.Of tamam itiraf ediyorum çok geveze biriyimdir ama okulda değil. Ataberk elini çektiğinde yine konuşmaya başladım.''Ayrıca bana 'kertenkele gibi böğürme' dediğini de unutmadım göstereceğim sana ben şimdi kertenkeleyi.'' dedim ve koluna vurdum. Ataberk kolunu ovuştururken bir yandan da söyleniyordu.''Kızım sen her gün 2 kilo demir falan mı içiyorsun.Elin çok ağır.''Bu dediğine kıkırdadım ve koluna baktım.Birazcık kızartmış olabilirim ama o bunu hak etmişti bence.
Çadırı toplama işi bitmişti Servisin gelmesine yaklaşık 45 dakika vardı.Bizde Açelya ile ağaçların birinin altına oturduk ve konuşmaya başladık.Daha doğrusu dedikodu yapmaya başladık diyebiliriz.Açelya''Kankaa bizim çadırımızın 3 çadır sonrasındaki çocuk çok tatlııı'' Kafamı çevirip baktığım zaman çocuğu gördüm.Sonra gülerek Açelya ya döndüm.
Ne Ne Ne çocuğa dönüp bir daha baktım.Bu çocuk bizim yan apartmanda oturuyordu.''Kanka bu çocuk bizim yan apartmanda oturuyor adı da Baran.'' Açelya'nın gözleri ışıldadı ve Baranı kesmeye devam etti.Bende elime bir dal alıp yere saçma sapan bir şeyler karalamaya başladım.O sırada yanımıza Ataberk ve Ege geldi.Ege ile şu 2 gün içerisinde baya samimi olmuştuk. Salak bana ''Belinay sonsuza kadar benim kankam olur musun?''diye teklif etmişti birde.Aklıma gelince gülmeden edemedim. Ataberk bunu fark etmiş olacaktı ki''Belinay deliriyorsun herhalde kendi kendine gülmeye başladın''dedi.Hemen gülmemi bastırdım.''Aklıma bir şey geldi sadece ona güldüm.'' dedim.
Daha sonra hava çok sıcak olduğu için üstümdeki hırkayı çıkardım ve çantaya koymak için fermuarı açarken gözüme bir şey takıldı.İşaretim çıkmıştı.Gözlerimi ovuşturup bir daha baktım.Evet evet cidden oradaydı.Sevinçle yerimden kalktım o heyecanla saçma saçma dans etmeye başladım.Sonra bir anda kafama dank etti.Durdum ve bizimkilere döndüm.Üçü de gözlerini bana dikmiş gülsem mi ağlasam mı modundaydılar. Omuz silkip kolumdaki işareti incelmeye başladım.
Sonunda benimde işaretim çıkmıştı.Peki ya şimdi ne olacaktı.Hepimizin işareti çıkmıştı.Şu anlık yapacağımız pek bir şey yok gibi duruyordu.
...................................................
''Hadi çocuklar geç kalıyoruz''diye bağırdı Tarık hoca.Hepimiz eşyalarımızı alarak otobüse yerleştik.Biz 4'ümüz direkt olarak en arka koltuklara yerleşmiştik bile.Otobüs hareket etti ve yola koyulduk.Bir süre sonra bir mola yerinde durduk.Ben lavaboya gideceğimi söyleyerek izin istedim.Açelya da benimle geldi.
İşlerimi bitirip lavabodan çıktım.Ellerimi yıkayıp peçetelikten bir peçete çektim.Ellerimi kurularken peçete birden alev aldı.Hemen yere fırlatıp üstüne basarak alevi söndürdüm.Açelya şok olmuş bir şekilde bana bakarken bende ne olduğunu anlamamıştım.Diğer anlamadığım şey ise peçete elimde alev almıştı ama elimde hiçbir türlü sıcaklık hissetmemiştim.Peçeteyi yerden alıp çöpe attım ve Açelya ile koşarak arabaya gittik .Ataberk ile Ege arabada yoktu.Onları aramaya başladık.1-2 dakika bir çabanın sonucunda onları bulmuştuk zaten.Bir şeyler atıştırıyorlardı.Nefes nefese onların yanına vardık.Bize birkaç dakika soluklanmamız için süre tanıdılar.Tam konuşmak için ağzımı açmıştım ki Ataberk''Ahh bizi bu kadar özleyeceğinizi bilmiyordum''diyerek sırıtmaya başladı.''Evet ya yokluğunuza dayanamadık koşa koşa geldik bizde''diyerek yapmacıktan gülümsedim.
Ataberk''Biliyorum canım bizi çok sevdiğinizi''dedi ve kahkaha patlattı.''Masalap'' dedim ve koluna vurdum.Elimin ağır olduğunu söylemişmiydim.Neyse söylemediysem eğer şimdi söylüyorum elim çok ağırdır. Ataberk bir yandan kolunu tutarken bir yandan da sen şaka mısın?der gibi bakıyordu.''Masalap?''diyerek ona söylediğim şeyi soruya çevirip bana tekrar söyledi.Sanırım bu kelimeyi hiç duymamıştı.Gerçi normal çünkü ben buldum.Ama yinede bunu ona belli etmeyecektim''Mal salak ve aptalın karışımı o canım çok cahilsin''diyip pis pis sırıtmaya başladım.Oda bana bakıp pis pis sırıtınca pot kırdığımı anlamam fazla uzun sürmemişti.Canım mı demiştim ben ona?Of diline düştüm işte. Avucumun içiyle alnıma bir tane vurdum.''eee siz neden geldiğinizi söylemeyecek misiniz CANIM''Birde canım kelimesini bastıra bastıra söylüyor ya.Daha fazla rezil olmamak için hemen konuya daldım.''Lavaboda elime aldığım peçete birden kendi kendine alev aldı ve peçete elimde alev almasına rağmen elimde hiç sıcaklık dahi hissetmedim''Ege what dedin gülüm bakışlarını atınca çok hızlı konuştuğumu anladım. Bir daha tekrar etmek için ağzımı açtığım sırada bu seferde Açelya sözümü ağzıma geri tıktı.''Belinay'ın elindeki peçete lavaboda iken aniden alev aldı.Peçetenin tamamı alev aldığı için kıvılcım bile olsa Belinay'ın elini yıkması falan lazımdı ama Belinay hiçbir şey hissetmemiş.''diye tane tane anlattı olanları Açelya.İkisi de birkaç dakika düşündükten sonra Ataberk ilk konuşan oldu.''Belinay o zaman elementin yavaş yavaş kendini göstermeye başlamış gibi duruyor.Ama bu her yerde tekrarlanırsa insanlar ya senden korkar ya da seni dışlarlar.''
''Ya da hepimizi öldürürler.''Egenin dediğine hepimiz şaşırdık ve ona bakmaya başladık.Fakat o gözlerini dikmiş bizim arkamızdaki bir yere odaklanmıştı.Kafamızı arkaya çevirdiğimizde 25 yaşlarında bir adam bize dönmüş ve işaretimizin çıktığı yeri gösterip sırıtıyordu.Daha sonra göz kırpıp arkasına döndü ve yürümeye başladı.Bir süre sonradan gözden kayboldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Element Uyumsuzluğu
FantasyAynı bedende iki zıt element.Ateş ve su.İmkansız diye bir şey yok.Tek bedende bu iki zıt elementin savaşı.Belinay bu elementleri kontrol edebilecek mi? Yoksa içindeki savaşta boğularak ölecek mi?