''Ya da hepimizi öldürürler.''Egenin dediğine hepimiz şaşırdık ve ona bakmaya başladık.Fakat o gözlerini dikmiş bizim arkamızdaki bir yere odaklanmıştı.Kafamızı arkaya çevirdiğimizde 25 yaşlarında bir adam bize dönmüş ve işaretimizin çıktığı yeri gösterip sırıtıyordu.Daha sonra göz kırpıp arkasına döndü ve yürümeye başladı.Bir süre sonrada gözden kayboldu.
...............................................
Biz şaşkınlık içinde adamın arkasından bir süre bakakaldık. Neler olduğunu ilk sindiren Ataberk olmuştu.Ürkütücü sessizliği bozan o oldu.''Sanırım başımız büyük belada''
Otobüs tekrardan yola koyuldu. Kulaklığımı takıp kendi dünyama çekilmiştim yine.Camdan dışarı bakıyordum ve şu üç gün içerisinde olanları düşünüyordum.Neydi bu şimdi? Bilim kurgu filmleri gibiydi.Kız özel gücünü fark eder.İnsanlar buna sahip olmak ister.En sonunda da kız hep ölürdü.Acaba aynı şey bizimde mi başımıza gelecekti?Biz de mi hikayenin sonunda ölecektik?Her hikaye mutsuz son ile bitmek zorunda mıydı? HAYIR!! Biz kendi hikayemizi yazacaktık.Sonunda ölen taraf biz olmayacaktık.Bu hikaye mutlu son ile bitmeliydi.Bitmek zorundaydı...
Derin düşüncelerimden Ege'nin beni dürtüklemesiyle sıyrıldım.Ona 'Ne var?' bakışı atmayı düşündüm ama bu konuda pek başarılı olduğum söylenemez.Koca bir of çekip Ege'ye döndüm.''Ne var? Nold...?'' Egenin elinde tuttuğu telefonda benim az önce derin düşüncelere dalarken çekilmiş bir fotoğrafım vardı.Ve fotoğrafta ciddi anlamda anormal çıkmıştım.Hepsi bana bakıp bütün dişleriyle sırıtıyordu.Ben ise hem şaşırmış hem kızmış hem de kendi halime içten içe gülüyordum.Ama bunu onlara söylemeye hiç niyetli değildim.Ani bir refleks ile Egenin elinden telefonunu aldım.Tam fotoğrafı silmek üzereyken otobüs ani fren yapınca öne doğru savruldum.Ve şuan neredeyim bilin bakalım? yine ve yine yerdeyim.
Her yerim acımıştı.Zaten ayak bileğim ağrıyordu şimdi daha çok artmıştı.Ayrıca da koltuğa kafamı çarpmıştım ve kafam zonkluyordu.Kafamı yerden kaldırıp etrafa baktığımda tek yere düşen kişini ben olduğunu anlamam fazla uzun sürmemişti.Çoğu kişi emniyet kemerlerini takmıştı.Çoğu kişide önündeki koltuğa tutunmuştu.Ve ben o ara ikisini de yapmadığım için yeri boylamıştım.
''İTİNA İLE REZİL OLMA DERSLERİ VERİLİR'' herkes kahkaha atmaya başlamıştı.Dışımdan düşünmüş olamam dimi? Daha sonra ayağa kalkıp baktığımda bana değil başka bir şeye güldüklerini anlayınca bir nebze de olsun rahatlamıştım.Neye güldüklerine bakmak için alt sınıflardan birinin elindeki telefonuna eğilip baktım.Bakmamla beraber kafamı Ege'ye çevirmem bir oldu.Onu paramparça yapacaktım.Düştüğüm zamanda fotoğrafımı çekmiş ve otobüsteki herkese yollamıştı.Çok kötü intikam alacaktım ondan.
Tekrar yerime oturdum ve Ege'ye ne yapacağımı düşünmeye başladım.Bir kaç dakikanın sonunda da yapacağım şeyi çoktan bulmuştum.Şimdi yandın Ege ULUBAY.
Düşmemin ardından yaklaşık 45 dakika geçmişti ve ben bizimkilerle tek kelime etmemiştim.Egenin konuşmasını bekliyordum yoksa planımı uygulayamazdım.45. dakikanın sonunda Ege pes etti ve konuşmaya başladı.''Belinay neden konuşmuyorsun yoksa küstün mü bana?''diyerek masum kedi bakışları atmaya çalıştı.Ama sadece çalıştı.O da gözleriyle iletişim kuramıyordu.''Pardon Belinay kim?Sizi bir yerden tanıyor muyum?Ayrıca burası neresi?''üst üste sorularım karşısında Ege ağzını sonuna kadar açtı.Yemek borusunu bile görüyordum neredeyse.Bu kıkırdama isteği oluştururken kendimi tutmayı başardım.
''Belinay benim Ege.Hani sonsuza kadar kankam olur musun? diye teklif ettiğimde evet dediğin çocuk.''Egenin bu korkmuş haline kahkaha atmamak için kendimi zor tutuyorum.''Valla çıkaramadım kardeş kusuruma bakma?Egenin gözleri çıkacakmış gibi pörtletmesi onu aynı kurbağaya benzetmeme neden olmuştu ama ifadesizce suratına bakmaya devam ettim.Dokunsan ağlayacaktı sanki o derece şaşırmış ve korkmuştu.Daha sonra kendi kendine söylenmeye başladı.
''Fotoğrafını çekeceğime neden kaldırmadım ki seni?Hafızan gitmiş kafanı çarpınca.Beni tamamen unutamazsın Belo.Bana bana biricik kankana bunu yapamazsın.'' gibi cümleler ile sitem ediyordu.Daha fazla uzatmamaya karar verdim ve zor tutuğum kahkahamı dışarıya çıkardım.Gülmekten karnıma ağrı girmişti.Egenin o yüz ifadesi görülmeye değerdi.Ki zaten gizlice videoya da almıştım kendisi de görecekti o halini.
Ege ilk başta anlamaz bakışlarla bana bakarken sonradan ne olduğunu anladı ve o üzgün suratı önce kızgın bir ifade aldı.Sonra kızmayı başaramayınca oda gülmeye başladı.
Yol böyle eğlenip şakalaşırken bitmek üzereydi ve sonunda şehir merkezine neredeyse varmıştık.Sadece 5 dakika için durduk ve arabadan indik.Her yerim tutulmuştu.Otobüsten fazla uzaklaşmadan ilerideki ufak bir marketten su almaya gittim.Suyu aldım kasaya parayı uzatıp çıktım.Suyu açtım ve tek dikişte bitirdim gerçekten susamıştım.Çöpü atmak için sağa döndüğümde karşılaştığım manzara beni olduğum yere çiviledi.
Mola yerinde gördüğümüz adam sadece 6 metre kadar ileride duruyordu.Elinde metal bir şey parlıyordu.Olduğum yerde kalakalmıştım.Ne kaçabiliyor ne bağırabiliyordum.Adam 3 adımla aramızdaki mesafeyi kapattı ve beni baştan aşağıya süzdü.Daha sonra hırkamın kolunu hafifçe sıyırdı ve bileğime baktı.Bakması ile arkasını dönüp kaçması bir oldu.Kendime gelebildiğim de bileğime bende baktım ve kendi işaretim dışında onun hemen üstünde belli belirsiz çizikler çıkıyordu.Adam bunu gördüğü için mi kaçmıştı?Ama bunu sadece bizler görebiliyorduk?Acaba adam da mı bizim gibi biriydi?
Aklımdaki düşünceleri kenara fırlatıp bütün gücümle otobüse koştum.Herkes binmişti.Son olarak bende bindiğimde otobüs çalıştı.Hemen bizimkilerin yanına geçtim.Kızarmış yüzümü,hızlı hızlı nefes alışverişimi ve korkmuş ifademi görünce onlarda telaşlanmıştı.Bana bir kaç dakika sakinleşmem içi süre tanıdılar.İlk konuşan Açelya oldu.''Belinay ne oldu kıpkırmızı olmuşsun?''Daha sonra hepsi tek tek sorular sıralamaya başladı.
''Neden nefes nefese kaldın?'' ''Neden koşturdun? ''Neden geç kaldın?''... Son bir kez derin bir nefes alıp konuşmaya başladım.
''Mola yerinde gördüğümüz o adam buradaydı.Markete su almaya gittim.Suyu alıp çıktığımda karşımdaydı.Olduğum yerden kıpırdayamadım.Adam yanıma gelip bileğime baktı ve bakar bakmaz arkasına bakmadan koşarak uzaklaştı''Hepsinin ağzı şaşkınlıktan aralanmıştı. Ataberk akıllı davranıp bileğimi açıp baktı.Oda yeni çıkan çizgileri anlam verememişti.
Adam aklımızda cevap bulunamayan sorulara bir yenisini daha eklemişti...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Element Uyumsuzluğu
FantasyAynı bedende iki zıt element.Ateş ve su.İmkansız diye bir şey yok.Tek bedende bu iki zıt elementin savaşı.Belinay bu elementleri kontrol edebilecek mi? Yoksa içindeki savaşta boğularak ölecek mi?