Sabah alarmın lanet sesiyle gözlerimi araladım. Bugün yeni okulumuzun ilk günüydü. Saattin 7.00 olduğunu farkettim. Dolabımdan siyah yüksek bel pantolon üstüne sırt dekoltesi olan bir bluz alıp banyoya girdim. Ilık suyla duş altıktan sonra elbiselerimi üzerime giydim. Saçlarımı kurutup yukarıdan topuz yaptıp dudak kremimi de sürdükten sonra hazırdım. Makyajla aram çok fazla iyi olmadığı için makyaj yapmazdım. Siyah bilekten botlarımı da giyip aşagıya indim.
"Günaydın"
"Günaydın ne zaman uyandın sen?" Diye sordum Ece'ye.
"Çok olmadı ya odana geldim ama duştaydın. Bende aşagıya inip kahvaltı hazırladım."
"Ooo Ece hanım bu kahvaltıyı neye borçluyuz" dedim ve güldüm.
"Çok konusma hadi kahvaltı yapıp okula gidelim" deyip omuzlarimdan tutarak mutfağa dogru ittirdi. Kahvaltı yapıp masayı topladıktan sonra çıktık evden.
Okulu daha önce fotograflar dışında görmemiştik. İnternetten gördügümüz adrese göre gittik. Yolda gördügümüz bir kaç kişinin de yardımıyla okula gelebilmiştik.
Okulun etrafında pek fazla ev falan yoktu. Olanlarda eski ve terk edilmiş gibi duruyordu. Bahçe kapısından içeriye girmemle fotograflarda gördüklerimden kat be kat daha büyük ve güzel olduğunu fark ettim.
Bahçedeki ögrencilere bakılırsa ders henüz başlamamıştı."Ne düşünüyorsun?" Dedim Ece'ye.
"Burası harika hadi sınıfimızı ögrenmeye gidelim" deyince okulun içine doğru yürüdük. Burası özel okul olduğu için istediğimiz gibi giyinip gelebiliyorduk. Eski okulumuz da forma giymek zorunluydu. Ayrıca bahçesi ve binası bu kadar büyük degildi. Bu okulun mimari yapısı cok iyiydi. Okul kusursuz gibiydi Ama sonuç olarak okulun dış görünüşü degil içindekiler daha önemliydi. Okulun labirent gibi koridoorunda müdürün odasını ararken yanlışlıkla bir kıza çarptım.
"Özür dilerim ya fark etmedim iyi misin? " dedim kıza.
"Önemli değil" deyip gülümsedi. Aklıma gelen düşünceyle kıza dönüp"Müdür beyin odası nerde acaba? " diye sordum.
"Siz yeni ögrencisiniz sanırım gelin göstereyim." Deyip ilerlemeye başladi. Bizde Ece'yle onu takip edip yürümeye devam ettik. Müdürün odasına gelince kapıyı iki kere tıklatıp içeriye girdik.Müdürle görüşmüş sınıflarımıza gidiyorduk. Ben 12/A sınıfındaydım Ece ise 12/C sınıfındaydı. Bunun için müdüre özel olarak içimizden küfürleri sıralamıştık. Dersler 08.00 de başlayıp 16.10 geçe bitiyormuş. Ögle molası 40 dakika. 4 ders ögleden önce 4 ders ögleden sonra olmak üzere toplam 8 ders yapacaktık.
3. Katta çıkıp sola döntükten sonra sınıflarımiz karşimıza çıkmıstı. Sınıflar alfabetik olarak sıralanmış olduğu için ben ve ece'nin sınıfı arasında B sınıfı vardı. Önce Ece'nin sınıfına girip Ece'yi bıraktım . Sonra kendi sınıfıma doğru ilerledim. Sınıfa girince birćok göz bana dönmüştü. Bense onlari dikkatte almadan boş sıra arıyordum. Insanların dikkatle bana bakmasından hiçbir zaman hoşlanmamıştım. Karşımda çarptıģım kızı görünce onun da bana baktıgını fark ettim. Yanıma gelip " bu sınıfta mısın?" Diye sordu.
"Evet" dedim.
"Istersen yanıma oturabilirsin" deyip sırasını gösterdi. Gülümseyip gösterdigı sıraya oturdum. O da yanıma oturdu.
"Bu arada ben öykü" deyip bana döndü. Uzattıgı elini tutup "Alya" dedikten sonra "memnun oldum" dedim. Tam o sırada hoca girdi sınıfa.4 ders boyunca dersi dinlemiş zil calinca da Öykü' yle beraber Ece'nin yanına gitmiştik. Anladıgım kadarıyla öykü' nün yakın arkadası yoktu bu sınıfta. Sınıfta birçok kişiyle tanışmıstım. Diğerlerine nazaran öykü daha samimi gelmişti bana. Hem Ece' yle de aynı kafadaydılar.
Şimdi ise ögle molasındaydik. Yemek yedikten sonra öykü bize okulu gezdirmişti. Spor bölümü en alt kattaydı yani bodrum kattındaydı. Salonda ne arasanız vardı.
Sınıflarımıza gitmek için oturduğumuz banktan kalkıp sınıfa dogru yürümeye başladık. Ece' yi sınıfına bıraktıktan sonra öykü' yle beraber kendi sınıfımıza gittik. Tam sırama oturacakken arkamdan biri "Eniss" diyerek sınıfımıza girdi koluma çarptı ve hiçbir şey olmamiş gibi yanımdan geçti. Dangalak işte insan bi özür dilerdi. Kızın olduğu tarafa başımı çevirirken karşılaştıgım görüntü beni şaşırtmışı..
2 kere görüdügüm halde duşüncelerimi ele geçiren bu çocukla degil aynı sınıfta olmayı birdaha gormeyi dahi düşünmemiştim. Adı Enis miydi ki?
" Oturmayı düşünmuyor musun?" Diyen sesle başımı hızla Ece'ye çevirdim. Kendi kendime düşüp beynimi yormak yerine Öykü'ye sormayı tercih ettim.
"Öykü bu çocuğun adı ne? Enis mi?" Diyerek o çocuğu işaret ettim.
"Evet canım o çocuğun adı Enis aşık mı oldun yoksa" deyip pis pis sırıttı. Dirseğimle hafifce öykü'nün karnına vurup "Saçlama" dedim. Adı Enis'ti demek ki. Kendini beğenmiş ukala. Pencere kenarında ki en arka sırada oturuyordu. Bense yan tarafında önden üçüncü sırada ona dogru olan tarafta oturuyorum. Bir nevi çaprazındaydım yani. Gözüm bir kaç kere onun olduğu tarafa kaymıştı. Bana çarpan kızla samimi bir şekilde duruyorlardı. Beni hala görmemişti. Görseydi de konuşacagını yada şaşıracagını sanmıyordum. Yanında ki kızla Sevgilisi olma ihtimalini düşünmüştüm. O sırada onunla karşılaştıgım anlar geldi aklıma. Ece Enis'le tekel bayii de çarpıştıgımız sırada yanımdaydı zaten. Erkekler tuvaletin de karşılaştığımız gün Ece'ye anlatmamıştım ama Ece bu rahat bırakır mı beni? Oflaya puflaya o günü de anlatmıştım. Erkekler tuvaletine girdim diye benimle 1 saat boyunca dalga geçmişti. Enis'e çarptıģım günü düşününce yüzümde ki gülümsemeye engel olmadım.
Ben bile Enis'i neden düşündüğümü bilemezken bir başkasına nasıl anlatabilirdim ki?

ŞİMDİ OKUDUĞUN
GeceNiN KaraNLıĞı
Teen Fiction> Bazen hayatın sana getireceği mucizeleri bilemezsin. Aşık Oldugu Erkeğin Karşısındayken Ruhunun Kayboloşu. Kendinden bile daha çok sevdiği kızın Gözlerine bakınca derinliklerinde kendini kaybeden bir adam... Gece'nin KaranLığı