"O kimdi?"
"Kim?"
"Adam."
"Bilmiyorum. Yeni taşındılar herhalde."
"Ne konuşuyordunuz?" Angela derin bir nefes alıp kafasını pencereye doğru çevirdi ve yolu izlemeye başladı.
"Yanındaki küçük kız, sanırım kızı. Bana kurabiye ikram ediyordu. Onunla bir şey konuşmadık."
"Hah." Luke alaylı bir şekilde gülüp tek elini Angela'nın bacağına koydu ve kızı hafifçe kendine doğru çekti. "Millete asılmak için küçük kızları kullanan şerefsizin teki gibi geldi bana."
Angela kısa bir süre Luke'a döndükten sonra kafasını tekrar yola çevirdi. Söyleyecek bir şeyi olmadığı için susmuyordu, -yani tamam adamı tanıyor falan değildi ama Luke'un ön yargısı da hoş değildi.- susuyordu çünkü söylediği her kelimeden bir anlam çıkartan erkek arkadaşıyla başka bir kavgaya daha girmeye hazır değildi. Avucunu çenesine yaslayıp dışarıyı izlemeye devam etti. Havanın soğukluğu, arabanın sıcaklığı nedeniyle buğulanan camdan fazla bir şey görünmüyordu. Zaten amaç doğup büyüdüğü yerleri tekrar izlemek değil, konuyu kapatmaktı. Derin bir nefes alıp ciğerlerini tatlı kavun kokusuyla doldurdu. Bu, Luke'un en sevdiği araba kokusuydu ama o bundan hiç hoşlanmazdı. Hatta çoğu zaman bu koku midesini bulandırırdı ama onu dinlemeyeceğini bildiği için söyleme zahmetine girmemişti. Luke, bacağını sıkana kadar elinin orada durduğunu unutmuştu bile.
"Akşama partiye geliyorsun değil mi?"
"Gelemem. Noel'den sonraya yetiştirmem gereken projem var."
"Daha Noel'in bitmesine çok var. Halledersin."
"Sandığın kadar kolay değil." Angela, koltukta doğrulup bacağını kendine doğru çekti ve Luke'un elinin düşmesini sağladı. "Ayrıca buraya ailem ile vakit geçirmek için geldim, peşimden gelmek isteyen sendin. Sürekli seninle takılamadığım için beni suçlama."
Luke, derin bir nefes alıp sinirle yola baktı ama tek kelime etmedi. Bu sessizlik Angela için daha da korkutucuydu. Buraya ailesi ile olmaya falan gelmemişti, biraz nefes almak ve projelerini bitirmek istiyordu. İnsanların asla başaramaz gözüyle bakmasına rağmen, başarmış ve üniversiteyi kazanmıştı, şimdi sıra bitirmekteydi. Şu an ikinci sınıfta, Fransız Dili okuyordu ve bitirdikten sonra yüksek lisans için Fransa'ya yerleşmeyi düşünüyordu.
Geldikleri zaman arabadan indi ve bara doğru yürümeye başladı. Luke, peşinden geleceğim diye tutturunca çetesi de peşlerine takılmıştı. Aynı üniversitede olduğu gibi, yine her gün birliktelerdi. Angela o sahte ve uyuz insanlara sadece Luke için katlanıyordu. İçlerinde anlaşabildiği sadece Clara vardı. Diğerlerine göre Angela'ya biraz daha yakın ve samimi davranıyordu. Yurtta da aynı odayı paylaşıyorlardı. Hatta Luke ile tanışmaları biraz da onun sayesinde olmuştu. Koyu renk saçları ve renkli gözleri olan oldukça güzel biriydi. Vücudu da oldukça alımlıydı. Gülerek içeri girince ilk olarak ona sarıldı ve yanağından öptü.
"Bu gece geliyorsun değil mi? Çok eğleneceğiz." Gülerek kıza baktı.
"Üzg-"
"Gelmiyor. Ders çalışması lazım." Ancak Luke, Angela'nın lafını bitirmesine izin vermemişti. Bozulduğunu belli etmemek için de kendine çekip kızın dudaklarını uzunca öptü. "Gerçekten, bizim gibi sorumsuzlarla takılmaktan çok daha önemli bir olayı var."
"Ne kadar da tatlısınız." Clara zorla gülümseyerek bardağını havaya kaldırdı. "O zaman, güzel çiftimize."
Angela yapılan imanın farkındaydı. Bu grup için fazla usluydu ama bir şekilde içine sürüklenmişti ve çıkamıyordu. Sahte bir gülümsemeyle ayağa kalktı ve kotunu düzeltti.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Make It Right
General FictionYeğenine bakan genç ve bekar bir adam ile, hayatında sürekli yanlış kararlar alan sorunlu bir kız. Yolları kesişirse ne olur dersiniz?