Birisi uzun boylu, sarı saçlı ve renkli gözlü bir kadındı. Yüzünden okunan bir şehveti vardı. Bir o kadar da şeytani bakışları. Diğeri ise ona göre biraz daha masum duran kumral saçlı bir kızdı. Ondan biraz daha kısa gibi duruyordu ama muhtemelen buna sebep olan kadındaki topuklulardı. Arthur, kaşlarını çatıp arkasına baktı ve bir adım geri çekilip içeri girmesi için izin verdi. O sırada Angela oturduğu yerden kalkıp kapıya yürüdü. Kadını ve bakışlarını gördüğü an içini saran sinir ve kıskançlığa engel olamamıştı. Kollarını göğsünde birleştirip kaşlarını çattı.
Kadın tepeden tırnağa kızı süzdükten sonra yapmacık gülümsemesini yüzüne yerleştirdi. "Merhaba."
"Telefonum arabada kaldı." Diğer kız avucunu açıp kadına baktı. Anahtarların soğuk metali eline değdiği an avucunu kapattı ve arabaya yöneldi.
"Merhaba. Aa. Biz de gidiyorduk." Angela arkasını dönüp koltukta oturan ve kapıyı gözleyen Dimitri'ye baktı.
Kafasıyla kapıyı işaret edince Dimitri ayaklandı ve onlara doğru yürüdü. Kadını süzme sırası Dimitri'deydi. Kadına baştan aşağı bakıp kaşlarını kalırdı ve Arthur'a döndü.
"Güzel bir gün geçirdik dostum. Her şey için teşekkürler."
Angela ise hırkayı çıkarttı ve Arthur'un eline tutuşturdu. Önden yürürken tek kelime etmemişti. Adımları sert ve hızlıydı. Derin nefesler alıp kendini sakinleştirmeye çalışıyordu.
"Biraz sakin olur musun?" Dimitri, ona yetişmeye çalışırken arabanın çarpan kapısıyla kafasını döndürdü. Kızla bir anlığına göz göze gelmişlerdi. Mavi gözleri karanlıkta bile parlıyordu. Aldırış etmeden yürüyüşünü sürdürdü.
Evin kapısına geldiklerinde Angela'yı kolundan tuttu ve kendine çevirdi. "Ondan hoşlanıyorsun."
"Hayır. Saçmalama."
"Kıskandın."
"Benim sevgilim var Dimitri!"
"İyi, güzel. Çünkü o herif baban yaşında! Bu bir uyarıydı."
Angela sinirle içeri girdikten sonra koşar adımlarla odasına çıktı. Pencerenin kenarını oturup perdeyi araladı. Odası, yan evin kapısını rahatlıkla görüyordu. İşaret parmağını kemirirken eve bakmaya başladı. Yaptığı şey gerçekten de hoş değildi. Sevgilisi vardı. Yine de içinde hissettiklerine engel olamıyordu. Diğer elini boynundaki bir noktada gezdirdi. Arthur'un parmağı değdiği zaman bile içini saran ürpertiyi düşündü. Üç aydır Luke ile ilgili hiç böyle hissetmemişti. Onunla her yakınlaşması isteksizlikte sonuçlanıyordu. Bu sebeple öpüşmekten ileriye gitmemişlerdi. Zaten kavgalar da bundan sonra patlak vermişti ya. Zorlukla yutkundu. Tüm bunları kafasından atmayı deniyordu. Ama önemli olan kalbinden de atmasıydı. İçi tutkuyla kavrulurken önce Luke'u düşündü. Bunları düşünmek bile ona ihanet sayılırdı. Günlerdir onunla görüşmekten kaçıyordu zaten. Sonrasında o kadın geldi aklına. Birbirlerini uzun süredir tanıdıkları belliydi. Aslında, Wendy'e de benziyordu. Acaba yalan söylemiş olabilir miydi? Ya o kadın Wendy'nin annesiyse? Ve Arthur aslında Wendy'nin babasıysa? Sorulması gereken çok fazla soru vardı. Verilmesi gereken çok fazla cevap. Daha birkaç gündür tanıdığı bu adama güvenmemesi gerektiğini biliyordu. Böyle duygular hissetmemesi gerektiğini de. Dudağını ısırıp evi gözetlemeye çalıştı ama sadece kapıyı görebiliyordu.
***
Kadın, küçük kıza gülerek yaklaştı ve elini kızın saçlarında gezdirdi. Hafifçe yanağına öpücük kondurup çekildiğinde Wendy kadına dik dik bakıyordu. Eliyle yanağını sertçe sildi ve bir adım geri çekilip Arthur'un elini tuttu.
![](https://img.wattpad.com/cover/89302765-288-k153109.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Make It Right
General FictionYeğenine bakan genç ve bekar bir adam ile, hayatında sürekli yanlış kararlar alan sorunlu bir kız. Yolları kesişirse ne olur dersiniz?