2. ɮöʟüʍ | Yeni Bir Hayat (✎)

422 159 303
                                    

Multi: Evren'in soğuk bakışları

Gözlerimi hafifçe aralayıp mahmur mahmur yataktan kalktığım an gözlerimi ovuşturarak nerde olduğumu anlamaya çalıştım. Evde olmadığım, kampa geldiğim gerçeği çarptı etrafa takılan gözlerime. Tam o ara aklıma Evren geldi. Ne demeye çalışmışsa bunu öğrenmeliydim.

Aşağı herkesle kahvaltı yapmaya indim. Boş yer kalmamıştı. Funda diyen birinin sesini işittim. Arakama dönüp bana seslenene baktım. Evren elini gelmem için sallıyordu.
"Funda, buraya gel!"

İşte bu! Hem yer bulmuştum hem de Evren'in dün ne demeye çalıştığını soracaktım. Ben de hevesle başımı sallayıp yanına gittim.
"Selaaaam"dedim cıvıldar gibi.
Evren bir şey demeden gözüyle yanına oturmamı işaret etti. Ne yani cevap verse ölürdü sanki. İlk görüştüğümüz gün hiç de böyle değildi, en azından konuşuyordu.

"Neden bana şimdi böyle soğuk davranıyorsun? Daha dün ne güzel konuşuyorduk." Dedim kaşlarım çatıp anlamaya çalışarak.
Bana dönüp sert bakışlarını gözlerime mimledi.
"Çünkü dün daha ilk günden bir arıza çıkarma da benden kaçma istedim. Şimdi yemeğini ye ve çeni kapa! Yemekten sonra sana anlatırım. Gözümün önünden de ayrılma." Bana bakmayıp yemeğini yerken söylediği bu sözler sinirlerimin gerilip içimde biriken merağın öfkeye dönüşmesine sebep oluyordu. Söylediği sözlerin altında kalıp kendimi ona ezdirmeyecektim!

Hemen kendimi toparlamaya çalışarak sinirden oynayıp birbirine geçirdiğim ellerimi kaldirip hiddetle masaya vurdum.
"Sen kendini ne zannediyorsun! Pis budala. Bana emirler yağdırmayı kesmezsen bir daha değil gözünün önünde etrafında bile bulamazsın beni. Bir daha sakın ama sakın bana emir verme!" Dedim ayağa kalkıp herkesin bizim tarafa bakmasına sebep olurken.

Karnımdaki kelebeklerin tekrar vücudumla savaşa girdiğini hissettiğimde dört bir yanımı korku sarmıştı. Herkesin içindeyken olamazdı, olmamalıydı.

Evren'in içime sinen bir yerlerimde ürperme sebep olan soğuk, ifadesiz ve öfke dolu gözlerinden gözlerimi kaçırıp bakışlarının ağırlığıyla yerime oturdum. Evet hala öfkeliydim ; ama herkesin bize bakması, Evren'in gözlerime mıhladığı soğuk, sert bakışları ve en önemlisi bana öyle bakınca karnımdaki kelebeklerin vücudumla savaşmayı bırakıp geri çekilmeleriyle kendimi oturmak zorunda hissetmiştim.

Hayatım boyunca asla ama asla durduramadığım o olayın Evren sayesinde durması aklımı kurcalarken bakışlarının ağırlığını iliklerime kadar hissettim. Beni ondan korktuğum için oturduğumu sanmasına izin vermeyerek ben de tekrar gözlerine çıkardım bakışlarımı. Ona meydan okurcasına, dimdik gözlerine bakıyordum.

"Bana bak Funda, sesini kesmezsen işi daha da zorlaştıracaksın. Zor kullanmak istemiyorum. Beni sinirlendirme! " Dedi bana yaklaşıp sesini kısarak. Sonra şeytani bir şekilde gülümseyip kafamı allak bullak edecek bir diğer cümleyi söyledi.
"Bu arada," dedi gülüşü yamuklaşıp gözleri parlarken.
"Hiçbir yere gidemezsin ufaklık; bu kampı ben ayarladım. Şimdi soru sormayı kes de kahvaltını yap. Yoksa benden daha fazlasını ögrenemezsin."
Önüne döndü ve kahvaltısını yapmaya devam etti.

Gerçekten de çok sinir bozucuydu. Ne demek oluyordu bu? Nasıl bu kampı o ayarlamış? Çıldıracağım ya. Meraklı olduğumu da çözmüştü hemencecik. Asla gitmeyeceğimi biliyordu. Yoksa hayatım boyunca ne demek istediğini anlamaya çalışıp kafayı yiyecektim. Tam ağzımı açıp konuşacaktım ki
"Sana soru sorma dedim. Kahvaltını yap, gücünü toplamalısın."
Ben de daha fazla uzatmayarak sustum ve kahvaltımı yaptım. Emir almaktan hoşlanmıyordum ama herşeyi
öğrenebilmemin tek çıkar yolu buydu.

Kahvaltımı yaptıktan sonra tam ağzımı açacakken boğazını temizleyip lafa girdi.
"Güzel. Şimdi peşime düş. Sakın emir vermememle ilgili vaazlar vermeye başlama, sadece yürü."

"Yeter artık be! Sıktın ama iyice. Merak etmesem asla senle muhattap bile olmazdım. Ve sanırım bunu sen de çözüp bana karşı kullanıyorsun. " Dedim sinir ve bıkkınlık taşan sesimle. Tam o an aklıma gelen soruyla duraksadım.

Kaşlarımı çatıp merakla ona baktım. Gülümseyip kibirle kaşlarını kaldırdı. Demek ki gercekten de doğru anlamıştım. Kuşkuyla ona bakıp cevabını almayı umduğum o tuhaf soruyu sordum
"Sen nasıl oluyor da ben bir şey söylemeden anlıyorsun, nasıl söyleyeceklerimi daha ağzımdan çıkmadan anlayabiliyorsun? "
Bunu gerçekten çok merak ediyordum.

Bana kibirle sırıtıp göz kırparak arkasını dönüp gitti. Gerçekten bu bir insan olamazdı. Katıksız ego! Ben de merakıma yenik düşüp arkasından gittim. Dışarda biraz ilerdeki büyük bir ağacın altındaki banka oturmuş öylece karşıya bakıyordu. Ben de peşinden gidip yanına oturdum.

"Hadi bakalım anlat herşeyi."
Hiç istifini bozmadan konuşmaya başladı.
"Buraya yaz kampı adı altında sorumluluklarını yapmak için geldin. Sorumluluktan kastım görevlerin olacak. Bunları yerine getirirken benim grubumda olucaksın." Dedi son kısmında homurdanıp göz devirerek.
"Normalde tekli çalışırım ama Fortest'in söylediğine göre sen özel güçlere sahipsin benim de öyle özel güçlerim var ama seninki çok farklıymış ve burda ben devreye girip sana özel güçlerini nasıl kullanacağını gösterip başını belaya sokmaman için liderin olacağım." Tekrar homurdanarak sert bir nefes verip ardından devam etti.
"Bunu asla istemezdim ama yapacak bir şey yok Fortest böyle olmasının gerkektiğini söyledi. Sen sormadan söyliyim Fortest bizim yani seçilmişlerin arasındaki en büyük kahindir." Diyip büyük bir nefes verdi ve gözlerini bana çevirdi.
"Hazırsan hemen gidebiliriz yanına birşey almana gerek yok istediğin her şeye istediğin an sahip olacaksın zaten." Dedi ve göz kırptı.

Sonunda herşeyi öğrenmiştim ama bu cevapların beynimi kemirip duran sorulara cevap olmaktan ziyade yepyeni sorulara gebe kalmıştı zihnim. Bu söylediği şeyler ne aklıma ne mantığıma sığmıyordu. Şaşkınlık tüm zihnimde hüküm sürüyor, idrak tamamen köşesine çekiliyordu. Ne yapacağımı, nasıl tepki vereceğimi, söylediği sözlere nasıl bir anlam yükleyebileceğimi bilmiyordum.

Bir süre öylece karşıyı izledim. Soruların beyninde şekil değiştirip bambaşka boyutlara ulaşmasını, sürekli büyüyen bir tufana dönüşmesini engelleyemeden o girdaba düşmüştüm. Ve en sonunda emin olduğum şeyi söyledim. Evrenle kalmaya devam edersem daha büyük sorunlar olacağını sezmeme de onun söylemesine de gerek yoktu. Bunu biliyordum.

Sesimi bulmaya çalışarak boğazımı temizledim.
"Ben seçilmiş olmak istemiyorum Evren. Bu saçmalığa artık bir son ver. Burdan gitmek istiyorum. Yeter artık!" burdan gitmem gerekiyordu. Ne beynim ne de ben daha fazlasını kaldıramazdık.

Hem ben seçilmişsem niye şimdi geldilerde önceden gelmediler anlamıyorum. Neden bu kadar beklediler?
"İstesen de istemesen de sen de seçildin ve gücünü tam anlamıyla ortaya çıkarabilirsen diğer liderlere karşı kendini savunabilirsin. Hatta bize yardım bile edebilirsin. Bizim bulunduğumuz grup başka küçük gruplarla birleşti. Biz seçilmişlere karşı gelen cadı grupları var. Sakın saçmalık diye düşünme çünkü bu gerçek. İnanılması zor olan bir gerçek. Senin için öyle ama zamanla alışacaksın."

Vote atmayi unutmayın 👉👈

(Düzenlecek)

ʄօʋռɨҡʟɛʀ| Ürkek Kahraman (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin