Multimedia: Mor ve Ötesi - Kara Kutu
Müziği dinleyerek okumanızı tavsiye ederim. Keyifli okumalar.
***
Sedef' in kollarını sırtıma dolayıp kendine çekmesiyle yalvarmalarının devamını dinledim. Dengemi kaybedip yere oturunca Sedef kapıya koşup yardım istemeye çalıştı. O sinirle ayağa kalkıp saçından tuttuğum gibi yere fırlattım. Büyük bir çığlık tekrar ağzından çıkarken ''Neden, neden o sürtük anana çektin!'' diye bağırdım. Bahar' ın üstüne bu çok ağır gelmişti.
Kapıdan gelen '' Hadi kızım pastayı kesmek için seni bekliyoruz.'' sesiyle kafamı o tarafa çevirdim. O kızı görünce Sedef ' e '' Bu orospu arkadaşlarından mı öğreniyorsun fahişeliği!'' deyip bir daha yapıştırdım. Hıncımı alamıyordum, deliye dönmüştüm. Bir yandan Bahar' ın dedikleri diğer yandan Sedef' in yaptığı şey düşünebilme yetimi esir almıştı. O Eylül denen kız ona orospu dediğimi yedirememiş olacak ki kaşlarını kaldırmış bir şekilde üzerime yürümeye başladı. ''Sen benimle ne hakla böyle konuşursun?'' dedikten sonra üzerimdeki iş kıyafetini süzdü ve beni itti. Yerimden bir adım geri gittiğimde daha kuvvetli bir şekilde omzuma vurdu. Önlüğümü çıkarıp Eylül ' ün üzerine attım ve Sedef' i kolundan tutup çekiştirerek tuvaletten dışarı çıkardım.
Sedef' i alıp barın önündeki taksilerden birine bindirdim ve ben de yanına geçtim. Eve gidene kadar pataklamaya devam ettim ve o da sürekli ağladı.Taksici de şaşkın ifadelerle bizi izliyordu, benden korkmuş olacak ki başlarda sarf ettiği yazıktır nidaları ilerleyen zamanlarda sessizliğe dönüştü. Onun hayatı için çalışıp çabalamalarımın boşuna olduğunu bana en kötü yüzüyle göstermişti. Adama parasını verip arabadan indik.
Eve girdiğimizde Sedef' i kapıdan ittim ve kılık kıyafetini incelemeye başladım. Onlar gibi görünüyordu. Suratında iğrenç bir makyaj ve üzerinde hiç giymese de yadırganmayacak bir elbise vardı. Tam vuracakken çalan kapıya doğru gittim ve sinirle kapıyı açtım.
Gelen kişi Bahar'dı. ''Ne yaptın kıza?'' deyip beni itekleyerek yanımdan içeri geçti. Onu bir daha böyle yakından göreceğimi hiç tahmin etmezdim. Yere çökmüş Sedef' in yanına koştu. Bana dönüp '' Senin zorun ne!'' diye bağırdı. Anlaşılan o ki ondan bir daha asla uzak kalamayacağım. Onu gördükten sonra bir anlık tüm sinirim gitmişti sanki '' O kıza az bile!'' diye karşılık verdim. Parmağımla Sedef'in kafasını itekledim. Bahar elime yapıştırdı. Elime biraz daha dokunsa sanki tüm yaralarım kapanacaktı. Umut hep yanımda mıydı? Hayatım hep zorda mıydı? O kalbi elleri kadar sıcaksa niye beni istemedi? Ben onu çok severdim. O hariç tüm nefret ettiğim şeyler etrafımda dönüyordu.
Kendimden hiç taviz vermemiştim. ''Bekle burada.'' dedi ve Sedef'i de alıp banyoya geçti.
Ben de montumu çıkarıp çatıya çıktım. Bu çatıda çocukluğum geçmişti.Kenarları 4 sıra tuğlayla çevrili, düzenden uzak bir sıva vardı üzerinde. İlk bisikletimi buralarda sürmüş, küçük demirden arabalarımı burada yarıştırmıştım. Tabi ben büyüdükçe burada yapmaya cesaret edemediğim şeyler de azalmıştı. Gıcırdayan kapıyı aralayıp çatıda sokak lambasının en çok vurduğu kenara geçtim. Sigaramı yaktım ve öylece baktım yukarı. Saniyeler, dakikalar geçti, sadece düşündüm. Öyle sebepsizce. Elini omzumda hissettiğimde tekrar eskiye dönmüş gibiydim, kafamı çevirip siyah ojelerine baktım. Öyle güzel elleri vardı ki kendime yakıştıramamıştım. "Sedef'i yıkayıp uyuttum, neler oldu da bu kadar hırpaladın kızı?" Cevap veremedim. Aslında o da benim sebepsiz yere böyle bir şey yapmayacağımı tahmin ediyordu. Öylece gökyüzüne baktım ama gökyüzünü görmüyordu gözlerim, onlar aylar önce kaybetmişlerdi gökyüzünü. "Anneme özeniyor ne olacak başka." dedim kırık bir gülümsemeyle beraber. "Saçmalama lütfen Sedef yapmaz öyle şey." dedi telefonunu cebinden çıkarırken. Saate bakmış olacak ki eve gitmek istediğini ve bugünlük onu yalnız bırakmam gerektiğini söyledi. İkimizinde sakinleşmeye ihtiyacı varmış. "Merak etme öbür bacağıma da ben sıkmam." dedim merdivenlerden inerken. O ayakkabılarını giyerken, koltuğun üstünde duran hırkamı alıp üzerime geçirdim. "Ayrılmış olmamız kuralları değiştirmemeli, sen yine kendine iyi davranmalısın."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖZGÜR
Teen FictionHayata bakış şeklim, daha doğrusu hayatın beni ona nasıl bakmam gerektiği konusunda yönelttiği bakış açım, bu oldukça iç karartıcıydı. 25 yaşında bir genç olmama rağmen fazlasıyla şey görmüş ve geçirmiştim. Bunların arasında iyi sayılabilecek bir ka...