Bu sabah uyandığımda kendime“Artık üzülmek yok ve hep hayatıma renk katmak var.” dedim.Gerçekten hayata yeniden doğmuş gibi herşeye fazlasıyla sahiptim. Yeni mutlu bir aile fotoğrafı, yeni arkadaşlar, yeni öğretmen ve yeni ortam. Huzurlu, mutluluk veren bir yerdeydim. Hiç yaşamadığım güzel anları yeni ailemle yaşıyordum. Eskiden bir ailem vardı ama sıkıcı, kavgalı, gürültülü, huzursuz bir aileydi. Babam benimle ve annemle hiç ilgilenmiyordu. Her hafta sonu babannemlere gidiyorduk. Hiç annanemlere gitmiyorduk. Pikniğe, parka ve denize bile. Kısacası aile olarak hiç güzel vakit geçirmiyorduk. Aile demek bu değildi ki. Tek gittiğimiz yer babannemlerdi. Tek gideceğimiz kapı orasıydı sanki. Aile demek birlikte güzel vakit geçirmek, eğlenmek, mutlu ve huzurlu olmaktı.
Babam halamlarla birlik olup annemi evden kovma planlarını konuşurlarken duymuştum. Babamın yanına giderken böyle konuştuklarını duyunca duvarın arkasına saklanıp onları dinledim. Konuşmaları bitince ayağa kalktılar. Babamlar eve doğru gelirken ben saklana saklana annemin yanına gelip olan biten her şeyi anlattım. Babamla bu konuyu konuşmak için beni parka gönderdi.
Parktan geldiğimde halamlar ve babannem bizim evde annemin üzerine gidiyorlardı. Sonra annemin yanına gittiğimde annem kıyafetlerini valize koyuyordu.
“Anne nereye gidiyorsun?” dediğimde“ Annanenlere gidiyorum kızım. Ama tekrar seni almaya geleceğim.” dedi ve bahçeye çıktı.
Bahçede ordu gibi annemin gitmesini bekliyorlardı. Babannem anneme sarılmama bile müsahade etmedi. Anneme sarılacağım ama o sım sıkı tutuyordu beni.Anneme sarılmam için beni tutmayı bıraktığında direkt anneme doğru koştum. Anneme son saniyeler kala sarıldığımda annemi almak için teyzemler gelmişti. Annem benimle sarılmayı bırakacaktı ki anneme daha çok sıkı sarılmaya çalıştım ama annem kollarını benden çoktan ayırmıştı.
Annem arabaya doğru ilerlerken ben gözlerimden yavaşça süzülen damlalarla birlikte sadece arkasından bakmıştım. Annem arabaya bindikten sonra camdan bana bakarken ayaklarımı sert ve acıtıcı bir şekilde yere vuruyordum. Çok canım yanmıştı çünkü. Tâ bu zamanlar 13 yaşındaydım.Sonra babam beni kucaklayarak odama götürüyordu ki ben babamın kucağındayken kolunu ısırdım. Aniden beni yere bıraktığında ben annemin arkasından koşmaya başladım. Sonra babam benim arkamdan koşarak beni tekrar kucağıma alıp odama götürdü. Ben babamın göğsüne vururken bir yandan ağlıyor bir yandan söyleniyordum.
Sonra ağlarken birden bayılıp yere düştüm. Babamın anlatışına göre ben bayıldıktan sonra hastahaneye götürmüş. Hastahaneye götürmüş olsaydı gözlerimi hastahanede açardım. Babam benim ateşim 39 dereceyken götürmedi, bayıldım diye mi götürcek. O öyle iyi biri olsaydı şuan benim annem yanımda ve bana sarılıyor olurdu. Bu kadar üzülüp ağlamaz, hiç bu kadar yetim gibi hissetmezdim.
Akşam olduğunda akşam yemeği yemek için sofraya oturduklarında ben salıncakta sallanacağım diye bahçeye çıkarken arkamdan “ Bir şeyler yeseydin bari.” dediklerini duydum ama umursamadım. Onlar doymayan ve yiyip yiyip sıçamayanlardan oldukları için bir buçuk saat sofradan kalkmadılar. Arka bahçeye gidip, salıncağa oturup, hıçkıra hıçkıra anne diye diye ağladım. Çok yüksek yerden atlayıp ölsem diye aklıma geldi. Sonra evden çıkıp sokağa fırladım. Beni umursamadıkları için merak etmezler diye düşündükten sonra geçerken gördüğüm inşaat yerine gittim.
Merdivenlerden çıktıktan sonra en tepeye vardım. Sonra uca doğru yaklaşırken bir yandan da gözlerimden damlalar yere süzülüyordu. En uca vardığımda uca yaklaşıp düşmem için bir adım atacakken biri arkamdan“ Sakın yapma. Anneni ve babanı düşün.” diye seslendi. Kim olduğunu merak ettim ama aldırmazdan gelerek düşmem için bir adımı daha attıktan sonra tam düşecekken belimden tutup beni kendine doğru çekince ben onun üzerine düştüm.O da benimle birlikte yere düştü.“ Sen niye egelledin beni? Bu sorumdan önce beni nasıl buldun?Aslında sen kimsin?” diye sorular sordum göz yaşlarımı silerken.
O da“ Öce son sorunu cevaplayayım. Adım Kayra Akpınar. İkinci sorunu cevaplayayım. Buranın önünden geçerken koşar adımlarla buraya gediğini ve merdivenlerden yukarı çıktığını gördüm. Kendini buradan aşağı atacağını anladım ve engellemek için seni takip ettim. İlk sorduğun sorunun cevabı ise ııııı.... bu sorunun cevabını düşünmedim.”dediğinde sadece ona odaklanmış bakıyordum. Tabi bunlar olurken biz hala düştüğümüz şekildeydik.
Sonra ani hareketle ben onun üzerinden kalkarken o hala bana bakıyordu. Bana“ Benim de sana sormam gereken sorularım var.” dediğinde çıkarsız hiç bir iş yapmayacağını anlamıştım. Bende “ Sor çok merak ettim ne soracağını. Zaten moralim allak bullak biraz da sen allak bullak et. Tam olsun. Beni düşünen kim var ki zaten.” derken sesim titrek ve ağlamaklı çıkmıştı.“ Anlatırmısın bana neler olduğunu?” dedi ve bende daha o sözünü bitirmeden “ Neden anlatacakmışım ki. Bana yardım edebilecekmişsin gibi konuşma.” dedim. Kayra’da“ Ya yardım dedersem.” dediğinde ona baktım. Öyle bir bakıyordu ki kendinden çok emindi sanki. Bende“ Hayır olmaz” dedim. “ Biraz ağlamak istiyorum.” dediğimde “ Tamam sen bilirsin.” dedi. Sonra kendimi atmak için yanaştığım uca oturdum. O da hemen yanıma geldi. “Sen evine gitmeyecem misin? ” diye sorduğumda“ Seni burada yalnız bırakmam.” dedi.
Ben ağlarken ceketini çıkarıp üzerimi örttü. Sonra ceketinin cebinden peçete çıkarıp bana verdi. Bende gözlerine baktım. O da “Merak etme pis değil.” dediğinde güldüm. Kayra’da “Gül şöyle işte ya.”dedi. Gülmem bittikten sonra beni yine ağlama tuttu.Çenemden tutup başımı kendine doğru çevirdikten sonra baş parmağıyla göz yaşlarımı silerken “Ne derdin var bilmiyorum ama sana gerçekten yardım etmek istiyorum.” dedi. Sonra kolunu omzuma atıp başımı göğsüne yasladı. Sonra da “Üzülme bunların hepsi geçecek. Şimdilik bilmediğim acılarını unutturmak için elimden gelen herşeyi yapacağıma sana söz veriyorum.” dedi. Onun gözlerine baktığımda tekrar söz veriyorum dedi.“Rahatladın mı ağlayınca?” diye sordu. Bende " Evet." dedim. Kayra ayağa kalkınca bana elini uzatıp" Geliyomusun?" dedikten sonra ona bakıp elimi uzattım. Kendimi aşağıya atmak için geldiğim yerden ayrıldık. Evimin önüne gelmiştik artık. Sonra beni eve bırakırken "Yarın seninle görüşmek istiyorum.” dediğinde bende “Olur da ama nerede?” dedim. Kayra’da “Okulda görüşürüz o zaman” diyince " Olur." dedim ve teşekkür ettim herşey için. O da “Önemli değil ve iyi geceler.” dediğinde bende “İnşallah iyi geçer.” dedim. Gerçekten bu kadarıyla rahatlamıştım. Kim bilir belkide derdimi anlatsam ne kadar rahatlayacaktım.
Eve girdiğimde direkt saate baktım. Saat 22.15 ti. Hiç geç kal- mamışım gibi ortamda merak, endişe, telaşlanma yoktu. Mutfağa girdiğimde tabakların hepsi boş ancak sofra olduğu yerde kalmıştı. Ben de başka bir tabak aldım. Yemeği tabağa azıcık çektikten sonra masada bir yer açıp tabağımı oraya koydum. Çekmeceden kaşık aldıktan sonra poşetten ekmeği çıkarıp önüme koydum. Tam yemeği ağzıma götürürken yemek miğdemi bulandırdı. İçimden“ Onların yapacağı anca kendileri gibi yemekleriyle de miğde bulandırmak.”dedim. Ama bunu biraz sesli söylemiştim galiba. Babannemin mutfağa girdiğini farketmediğim için babannem“ Birşey mi dedin kızım?” diyince “ Birincisi sana birşey diyen yok. İkincisi ise bana kızım deme.” dedikten sonra babanneme ters ters bakarak lavaboya gittim. Dişlerimi fırçaladıktan sonra mutfağa tekrar gidip bir bardak su içtim. Sonra odama gidip lambayı kapatıp yatağa yattım. Sonra annemin bana masal anlatışı aklıma gelidiğinde ise gözlerim yine doldu. Hıçkırarak ağlamaya başladım.
Babam odama girdi ve yanıma gelip sarılmaya çalıştı ama ben onu iktirdim.“ Böyle birşeyin olmasına nasıl izin verdin? Annemi istemiyor olabilirdin ama beni niye görmedin? Beni neden düşünmedin? Ben senin kızın değilmiyim? Tabi ya olsaydım anneme Derin Ahmet’in kızı değil demezdiniz.” dediğimde ben hala ağlarken babam“ Bak kızım. Sana olanları anlatmam için daha çok küçüksün.”dedi.“ Sizin söylediğinize göre ben senin kızın olmadığım için bana kızım deme. Madem o kadar küçüğüm neden bana bu yaşta aile acısı yaşattınız? Zaten dedemi kaybettim sonra da annemi. Ve şimdi de seni ben babalıktan reddediyorum.” dedim. Sonra babam bana tokat attı. Bende“ Senin gücün anca kızını üzüp, üzgünken de daha fazla üzersin zaten. Kızının gözüne girmeye çalışacağına daha düş sen. Başka işin olamaz senin. Şimdi defol git odamdan.” dedim. Sabaha kadar ağlarken uyuya kalmışım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
KADERİM
Teen Fiction12 yaşındaki Derin ailevi durumlarını yaşarken bir yandan okumaya çaba göstermektedir. Annesi ve babasının arasında geçen sorunlar kızın intihar etme teşebbüsüne neden olmuştur. Fakat intihar ederken onu engelleyen Kayra onun hayatını kurtarmıştır...