Bazı günler vardır. Belanın üzerinizde olacağını hissedersiniz. Tüm gün kara bulutların omuzlarınıza yüklediği ağırlıkla gezersiniz. İşte tam da o günlerden birindeydim. Perdeden içeri süzülen güneş ışıklarıyla birlikte gözlerimi hafifçe aralamaya çalıştım. İçimdeki huzursuzluk göz kapaklarımı ağırlaştırıyordu. Gözlerimi bir kaç kez kırpıştırdıktan sonra tekrar denedim ve bu defa gözlerimi aralama girişiminde başarılı oldum. İlk göz hapsime aldığım şey, karşı duvarda bulunan saatti.
Yeni uyandığım için bulanık gördüğüm görüntünün netleşmesi için bir kaç saniye bekledim. Saat on'u geçiyordu.
Kuruyan dudaklarımı ıslatmak için yatağın yanında bulunan komidin üzerindeki suyu aldım ve doğruldum. Suyumu hafif hafif yudumlarken üzerimdeki yorganı sertçe üzerimden çekip attım.
Geç kaldığımı fark ettiğimde çıplak ayaklarımı yataktan aşağı sallandırdım. Dün o kadar yorulmuştum ki, sabah alarma rağmen uyanamamıştım. Çıplak ayaklarımın zeminde bıraktığı komik seslerle birlikte gardolabıma ulaştım.
Ayaklarım üşüdüğü için ilk olarak bir çift çorap alarak ayaklarıma geçirdim. Sonrasında kıyafetlerime şöyle bir göz gezdirip, siyah dar pantolonuma göz diktim. Onuda aldıktan sonra bu defa tişört için gezindi gözlerim gardolabımda. Son olarak, beyaz ve mavi renkte, şerit şeklinde dolanan çizgileri olan bir tişört seçerek, seçtiklerimi üzerime giydim.
Deri montumu da üzerime geçirirken kapı tıklandı. ' Gir ' komutumdan sonra Adal'ın küçük bedeni kapıyı aralayarak içeri girdi.
" Günaydın. " dedi uykulu sesiyle. Henüz uyanamamış gibi gözüküyordu.
" Gün aymış , ama sen pekte öyle görünmüyorsun. " Hafifçe gülümsedi.
" Şey... Kahvaltı yapmaya iniyordum. Beraber yapsak daha iyi olur diye düşündüm. " Sanki utanılacak bir şey söylüyormuş gibi çekingen bir tavırla konuşuyordu. " Ama benimle yapmak istemezsen anlarım. Ben tekte yapabi- " Utangaç tavırları endişeye dönüşmeye başladığında onu kolundan tutarak dışarı çekiştirmeye başladım.
" Hadi gidip bir şeyler atıştıralım. " Cevap vermeden büyük adımlarıma yetişmek için koşmaya başladı. Otelin açık büfesine ulaştığımızda ona oturması için boş bir masa gösterdim ve bende bir şeyler almak üzere büfeye yöneldim.
Beş dakika içerisinde atıştırmalık bir şeyler almış ve tekrardan Adal'ın yanına dönmüştüm.
" Bugün nereye gideceğiz? " diye sordu içeceğimi yudumlarken.
" Heyecanlı mısın? "
" Elbette! Tüm gece bugün neler yaşayacağımızı düşündüm. " Dedikten hemen sonra yanlış bir şey söylemiş gibi ellerini ağzına götürüp kapadı. " Yani... Nereye gideceğimizi. " diye ekledi ardından. Ben ise yalnızca bu tatlı haline bakıp gülümsedim.
" Pekala... " dedim son harfini uzatarak. " Bugün akşam ki yolculuğumuz Çin'e! "
Elindeki çatalı masaya bırakıp ellerini çırptı. Küçük bir kız çocuğu gibi seviniyordu.
" Ama öncelikle... " Diye devam ettim. " Vermem gereken bir konser var. "
Başını anlayışla salladı. Kahvaltımızı yaparken bugün yüzünün solgun olduğu fark ettim.
" İyi misin? "
" İyiyim. " Kafasını sallayarak söylediklerini destekledi.
" Pekala. " diyerek tekrardan kahvaltıma döndüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yıldız Çarpması
Teen FictionÜlkesinin en popüler yıldızlarından biri olan Çağın Erez'in son zamanlarda ki tek derdi eski sevgilisi Cansu'dur. Ondan kurtulmak için her yolu deneyen Çağın, bu defa çareyi konser çıkışı çarpıştığı, sıradan bir kız olan Adal'da bulacaktır. İkilini...