DÜŞ GÖZLEMCİSİ

4 0 0
                                    


Dünyada her kıvrım bir emâre, her şekil bir sembol

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Dünyada her kıvrım bir emâre, her şekil bir sembol... Etrafımda yüzüyor kalemimin avları. Bana da onları yakalamak düşüyor.

Sen, ben, o; biz, siz, onlar birer işaret. Benim şiirim de bu işaretlerin duygu deryasından damıtılan damlalar...

Soluduğum havadan, yollardan, yolculardan yakaladığım soyut ve somut düşlerin beyaz kâğıtla buluşmasıdır şiirim.

Akıl kayıklarım firâri yüzer, fikir deryasında. Bu yüzdendir: "Alın gölgelerinizi, verin Gün/Eşimi." diyen haykırışlarım.

Sevdâ ateşinde parıldayan şerâremin sıçrayışıdır, ayrılıkla kararan günlerimin tesellisi. Yaşanmamış dünlerimin, gerçekleşmeyen rüyâlarımın hakikatle buluştuğu merhâledir umutlarım. Zirvelere çıkan duygularımın dibe inişi veya dibe inmiş duygularımın yeniden zirvelere tırmanışıdır kelâmım.

Benden öte bir benin avuçlarına sığınmış bir düş gözlemcisiyim. Hayatın dişlileri arasından, saniyeleri kurtarmaktır ereğim. Ancak ne saniyeleri yakalayabilirim ne de saniyeler beni tutabilir. Akrep yelkovanın peşinden yüzyıllardır koşarken an gider, ben giderim; an bitmez, ben biterim.

Mânasız bir rüzgârı solumaktan ötedir nefes alıp vermelerim. Ebedi bir hayata duâdır her nefesim. Mısralar arası bir yakarıştır sesim. Arayışın doruklarında, "Aşktan öte ne var?" diyerek gezinmekteyim.

Renkli düşlerin izinde, karartılmış gerçeklerin yabancısı değilim. Yılların şamar izini görmekteyim aynalarda. Yanaklarım kırmızı, gözaltlarım mor, saçlarım kendi renginden uzak...

Harflerin yoldaşlığında arşınladım nice yolları. Ne yorulmayı bildim ne de yorulmak beni bildi. Kâh kalemin mürekkebiyle kâh klavyemdeki tuşların tıkırtısıyla düştüm beyaz sayfalara. Bazen yaralandım, yarılandım bazen kırılan kolumda yenim kaldı.

Yüreğimin dudağından düşen heceler birleştikçe mısra oldular şiirime. Mâna iklimindeki rahmetle sırılsıklam oldum gecelerce. Gözyaşlarımla yıkandı kirpiklerim. Yanaklarımda kurudu çöl yağmuru gizlerim.

Düşünmeden anlamaya çalışmak, hissetmeden yaşamak, yüreğini dinlememek, dokunulası şeylerle aşkı karıştırmak bana göre değil...

Kor bir ateşe düştü yüreğim, içim yanıyor bildiklerime. Bulutlara yaslanıyor gözlerim; cemreye uzanıyor ellerim. Tohumun ve köklerin canını ısıtıyor mavice hislerim. Karanlıktan gün yüzüne çıkıyor beklediğim günler. Gönül başaklarından, fikir dallarından sallanıyor kalemimdeki bereket. Nasip neyse o yazılıyor kırk satırlık kâğıda...

Ve akşamın hüznü çökünce üzerime, söndürüyor alevini güneş. Başımda dolaşıyor serin rüzgârlar. Körüklüyor geceyi yıldızlar. Aydınlığı teslim ediyorum geceye Cân niyetiyle...

Gece kisvesinde teslim oluyorum kendime. Hayâller kalıyor gidişlerin hüznünde...

Buram buram tütüyorum ocağında duyuşun, düşünüşün. Yakalamak istediğim sesler kaçtıkça ben kovalıyorum. Gönlüme yoldaş oluyorum müntehâ yamaçlarında, sırdaşım oluyor anlatılmaz bir akış. Ben düşündükçe yaklaşıyorum kendime ve yazıyor, yazıyor, yazıyorum...

Biliyorum ki; dünyada terk edişler bana göre değilse de, dünyayı terk edişler tam bana göre.


Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Nov 21, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

sızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin